Lojistikte ‘anlık fiyat’ dönemi başladı

Akaryakıt zamları, işçilik, sigorta, işletme giderlerinin artması lojistik sektörünü olumsuz etkiledi.

25 Ağustos 2023

Akaryakıt zamları, işçilik, sigorta, işletme giderlerinin artması lojistik sektörünü olumsuz etkiledi. Navlun bedeli içinde akaryakıt maliyetinin oranı yüzde 50'lere kadar yükseldi. Stabil fiyatlara erişmekte zorluk yaşayan lojistik şirketleri anlık fiyatlandırmaya yöneldi.

20 Ağustos - 02 Eylül 2023 tarihli sayıdan

Türkiye'de büyüklüğü yaklaşık 100 milyar dolara ulaşan lojistik sektörü; akaryakıt zamları, işçilik, sigorta, işletme giderlerindeki artış nedeniyle kan kaybetmeye başladı. Sektördeki taşıma maliyeti, son aylarda iki katından fazla yükseldi. 

Yılbaşından bu yana akaryakıt fiyatlarının yüzde 100'e varan oranlarda artmasıyla navlun bedeli içinde akaryakıt maliyetinin oranı yüzde 50'lere kadar çıktı. Stabil fiyatlara erişmekte zorluk yaşayan lojistik şirketleri 'anlık fiyatlandırma'yla ayakta kalmaya çalışıyor.

Motorinde son üç ayda yüzde 100'ün üzerinde bir artış meydana geldiğini söyleyen Dinçer Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Dinçer, "Bu artışın maliyetlere yansımasının yanı sıra artışların hafta 2 - 3 kez yaşanıyor olması iş süreçlerini olumsuz etkileyen bir hal aldı. 

Yine aynı şekilde, asgari ücretle birlikte personel maliyetlerinde yüzde 40'a yakın bir artış yaşanması, ciddi kira artışları, sigorta poliçelerinde yaşanan ciddi artışları da eklediğimizde lojistik maliyetleri her geçen gün artmaya devam etti ve ediyor" diyor. 

Öyle ki bir önceki hafta verilmiş olan bir teklifin güncelliğini ertesi gün yitirebildiğini dikkat çeken Dinçer, stabil fiyatlara erişmekte zorluk yaşanabildiğine dikkat çekiyor. Tüm bu artışların enflasyonun üzerinde gerçekleşiyor olması ve krediye eskisi kadar rahat ulaşamama sorunu da lojistik şirketlerini ciddi şekilde etkileyen faktörler arasında yer alıyor.

ÜRÜN FİYATINA YANSIYACAK

Bu artışların sektör üzerinde fiyat baskısı ve araç sahipleri üzerinde endişe yarattığını belirten Dinçer sözlerine şu şekilde devam ediyor: "Operasyonel ve finansal sürdürülebilirliği sağlayabilmek için yaşanan bu tip ciddi değişiklikleri müşterilere yansıtmak zorundasınız ancak bu durum lojistik servis sağlayıcılar için zor olduğu kadar, müşteriler için de oldukça zor. 

Bizim maliyetleri rakamlara yansıtmamız demek, üretimden çıkan bir ürünün üzerine bu artışın eklenmesi anlamına geliyor, bu da haliyle tüketimin pahalılaşması anlamına geliyor. Sektörün odaklanması gereken en önemli konu daha hızlı ve kaliteli hizmet olması gerekirken, maalesef sürekli artan fiyatları konuşmak durumunda kalıyoruz."

'YERLİ ŞİRKETLER SATILABİLİR'

Sektör temsilcileri, olumsuz gelişmelerin taşımacılıkta yüzde 15'e yakın daralmaya neden olduğunu belirtiyor. TIRPORT'un kurucusu Akın Arslan, özellikle kontratlı taşıma yapan şirketlerin fiyat tutturma konusunda sorun yaşadığına dikkat çekiyor. 

Kontratlar nedeniyle çoğu şirketin maliyet artışlarını taşıma ücretlerine yansıtamadığını belirten Arslan, "Normalde bu süreçte krediyle şirketler dönebilirdi. Ancak bankalar kredi musluklarını kapattı.

Yeterli öz kaynağı olmayan firma batmakla, yaşamak arasında mücadele veriyor" diye konuşuyor. Arslan'a göre sektörde önümüzdeki dönemde finansman sorunu yaşayan yerli şirketler global şirketler tarafından satın alınacak.

Akın Arslan'ın dikkat çektiği diğer bir konu da Türkiye'de kamyonların ağırlıklı olarak şahıslara ait olması. Türkiye'de 936 bin trafiğe kayıtlı kamyon var. Bunların 550 bini faturalı taşıma yapıyor. 450 bin kamyon ise şahıslara ait. Kamyon sahiplerinin ayda ortalama 200 bin TL fatura kestiğine dikkat çeken Akın Arslan, "Yani kamyon sahipleri yılda 2,5 milyon TL'ye yakın fatura kesiyor. 

E-ticarette bile günlük hacim 132 milyon dolarken, sadece karayolları 176 milyon dolar iş hacmi yaratıyor. Bu sektörün daha dikkatli ele alınması gerekli" diyor. Özellikle üretimin fazla olmadığı şehirlere giden kamyonların dönüşte boş kaldığını belirten Arslan, kamyon sahiplerinin bu kadar artan maliyetleri kaldırmasının çok zor olduğunu söylüyor. 

Türkiye Nakliyeciler Derneği (TND) Başkanı Hakkı Başman ise son dönemdeki gelişmelerin nakliyede işleri durdurma noktasına getirdiğini belirterek, ÖTV'nin kaldırılması gerektiğine dikkat çekiyor.

STOK SORUNU BÜYÜYOR

Türkiye'deki enflasyonist ortam nedeniyle üreticilerin stok tutmaya yönelmesi de sektörde sorun olmaya başladı. Son altı ayda depolama maliyetleri yüzde 40'lara varan oranda arttı. Şirketler depo bulmakta zorlanmaya başladı. 

Şu an da İstanbul'da kiralık depo bulmanın neredeyse imkansız olduğunu söyleyen Mustafa Dinçer, "Bulunabilen depoların fiyatları da çok ciddi artmış durumda. Lojistik firmaları depo ihtiyaçlarını karşılayabilmek için Anadolu'nun çeşitli şehirlerinde depo aramaya başladılar" diyor.

Tüm bu gelişmeler lojistiğin ürün maliyetindeki rolünün artarak yüzde 20-25 arasında çıkmasına neden oldu. Üründen ürüne değişkenlik gösterse de artık bazı ürünlerde taşıma maliyetlerinin ürünün kendi maliyetini de geçtiğini söyleyen Navlungo Kurucu Ortağı ve CEO'su İsa Korkmaz, "Lojistik sektöründe yaşanan maliyet artışları nedeniyle bu rakamlar da önümüzdeki dönemde ciddi bir tabloyla bizi karşı karşıya bırakabilir. 

İsteğimiz bu maliyet artışlarının düştüğünü görmek. Sonuç olarak yine de maliyet artışlarının yüzde 30-35'lere varabileceğini öngörüyoruz" diyor.

İHRACAT ETKİSİ

Batu Logistics Genel Müdürü Efe Göktuna, stok sorununun ürün fiyatlarına olumsuz etkileyeceğine dikkat çekiyor. Arz ve talepler doğrultusunda, hızlı fiyat değişimlerinin yaşandığı bu dönemlerde stok anlayışının fiyatlara da etki ettiğine dikkat çeken Efe Göktuna, "Ürünün piyasaya yeterli arzının olmaması, fiyatı yukarı çekecektir. 

Stoklardaki ürünlerin yüksek fiyattan piyasaya arzı, stok yapma gayesindeki yapıların hedeflerinden olmakla birlikte, arzdaki değişimler homojen ve sürdürülebilir lojistik zincirinin verimliliğine etki ediyor. Atıl kapasiteye sebebiyet vererek maliyetlerde görünmeyen artışı tetikliyor" şeklinde konuşuyor.

Lojistik sektöründeki daralma ihracat da olumsuz yansıyor. Artan taşıma bedelleri, ihracat yapan işletmelerin ürünlerinin uluslararası pazarda rekabetçi fiyatlarla sunmasını zorlaştırıyor. Yüksek maliyetler, ürünlerin yurtdışında daha pahalı hale gelmesine neden olduğu gibi, bu da müşteri talebini azaltıyor. 

Artan maliyetlerin işletmelerin kar marjlarını sıkıştırırken bu durumun işletmelerin büyüme kapasitesini ve yeni pazarlara girişini zaman zaman kısıtladığını belirten İsa Korkmaz, "Aynı zamanda, işletmeler maliyetleri dengelemek için ürün fiyatlarını artırmak zorunda kalıyor. Ayrıca, yüksek taşıma maliyetleri, işletmeleri taşıma yöntemlerini yeniden değerlendirmeye yönlendirebilir" diyor.

AYŞEM ULUSOY / UTİKAD BAŞKANI

“UZUN VADELİ FİYATLAMA İMKANSIZ HALE GELDİ

"Seçim süreci ve navlun fiyatlarındaki değişim sonucunda kısmen Uzakdoğu'ya kaybettiğimiz Avrupa ihracatlarımız gibi başka birtakım olumsuzluklar ilk altı ayda sektörümüzü etkileyen konular arasında yer aldı. Yüksek enflasyon ve beraberinde gelen akaryakıt zamları da uzun vadeli yurt içi taşıma fiyatlandırmasını imkânsız hale getirdi. 

Personelini enflasyona ezdirmemeye çalışan sektörümüz aynı zamanda genel giderlerinde de artış yaşadı. Bu nedenle sektör, anlık fiyatlandırma ile yani spot çalışarak maliyet değişimlerinden olabildiğince kendini koruma çabası içinde diyebiliriz.”