ARAM EKİN DURAN
eduran@ekonomist.com.tr
Yaklaşık 250 milyar TL’lik büyüklüğe sahip olan Türkiye lojistik sektörü Ortadoğu’daki iç savaşlar, Rusya ile yaşanan uçak krizi ve 28 AB ülkesinden 24’ünde uygulanan kısıtlamalar nedeniyle tarihinin en zorlu dönemini geçiriyor.
Tabloyu görmek için görsele tıklayın
Uluslararası Nakliyeciler Derneği’nin (UND) Ekonomist dergisi için özel olarak hazırladığı ‘Lojistik Engeller Haritası’na göre. 2016’ya girerken tam anlamıyla ne tarafa dönse engeller ile karşılaşan Türk TIR’ları için batıdan doğuya, kuzeyden güneye tüm çıkış kapıları sorunlarla dolu.
Bir yandan düşen ihracat, diğer yandan taşımacılık sektörünün Almanya, Fransa, İtalya, Irak, Suriye, Mısır, Libya ve Rusya gibi en önemli pazarlarda yaşadıkları sıkıntılar sektörü isyan noktasına getirmiş durumda. Bölgesel siyasi sorunlar 2016’da çözüm yoluna girse bile, karayolu taşımacılığı konusunda iyileştirici adımlar atılmazsa sektör günbegün kan kaybetmeye devam edecek.
YENİ KRİZLER KAPIDA
Son 10 yılda lojistikte bölgesel üs olma hedefini ortaya koyan Türkiye, Dünya Bankası Lojistik Performans Endeksi’ne göre, bu alanda 2007’den beri neredeyse yerinde sayıyor.
Endekse göre 2007 yılında 3,15 puanla 34’üncü sırada yer alan Türkiye, 2010 yılında 3,22 puanla 39’uncu, 2012’de 3,51 puanla 27’nci ve 2014’te ise 3,50 puanla 30’uncu sırada yer aldı. Türkiye’nin en kötü performans sergilediği alan ise 48’inci sırada yer aldığı ‘rekabetçi maliyetlerle taşıma organizasyonu kolaylığı’ oldu.
Bu kötü tablonun 2016 yılında da ağırlaşarak devam etmesi endişesi hakim. Zira 2015’in son döneminde patlak veren Rusya krizinin Türki Cumhuriyetlere yayılması tehlikesi var. Irak ile gerilen siyasi ilişkiler de bölgede taşımacılık yapmaya çalışan Türk TIR’ları için yeni krizlerin habercisi gibi görünüyor.
Öte yandan, Türk plakalı araçların çevre ülkelerde yaşadıkları sorunlar nedeniyle Türk mallarının taşınma-
sında yabancı plakalı araçların kullanılması da giderek yaygınlaşıyor.
Bu da başta güney ve doğu sınırlarına yakın kentlerde olmak üzere pek çok yerde yerli lojistik firmalarının ciddi pazar kayıpları ile birlikte iflaslarına neden oluyor. UND’nin verilerine göre, Türkiye ihracatında 2012’de yüzde 45 olan yabancı araç payı 2015’te yüzde 48’e ulaştı.
GÖZDE PAZARLAR ERİDİ
Lojistik sektörünün en fazla sıkıntı yaşadığı rotaların başında Irak ve Suriye geliyor. Düne kadar Türkiye’nin en önemli pazarları olan bu ülkelerdeki iç savaş, Türk TIR’larının bölgedeki etkinliğine ağır darbe vurdu.
Habur Sınır Kapısı’nın bölgede yaşanan terör olayları sonrası kapanması nedeniyle, Irak’a taşıma yapan binlerce TIR, taşıdıkları ihraç mallarıyla birlikte TIR parklarında bekletiliyor. Irak’a gitmek için bekleyen TIR’ların sayısı birkaç bin ile ifade ediliyor. Irak’ta yaşanan gelişmeler sonrasında ihracatta yüzde 18, taşımalarda ise yüzde 12 düşüş yaşandı.
Suriye ise yıllık yaklaşık 100 bin seferlik ikili taşımalar ve bu ülke üzerinden Körfez ülkelerine gerçekleşen 35 bin taşımayla Türkiye nakliye sektörü için kritik önemdeydi. Ancak savaş ile birlikte ikili ticaret sınır ticaretine dönüşmüş durumda. Taşıma sayıları yüzde 50 gerilemeyle 50 binlere düştü.
Körfez ülkelerine geçiş ise İskenderun’dan direkt Suudi Arabistan’a ulaşan Ro-Pax gemileriyle yapılmaya çalışılıyor. Ancak bu noktada da Suudi Arabistan’daki vize sorunu nedeniyle maliyetler hayli artmış durumda.
RUSYA DARBESİ
Suriye pazarını kaybeden özellikle meyve ve sebze taşıyan birçok taşımacı Rusya’ya yönelmişti. Rusya’nın Türkiye’den aldığı sebze ve meyveye ambargo getirmesi sonrasında ise bu şirketler bir pazarlarını daha kaybetmiş oldu.
Rusya şu anda Türk ihraç mallarına bekletme, kontrol ve engelleme gibi tüm zorlukları uyguluyor. İç gümrüklerde hiçbir alıcı şirket mallarını gümrükten çekemiyor. Uçak krizinin ardından kasım ayından itibaren çıkış yapan 2 bin civarında ihracat yüklü Türk ve yabancı araç Rusya sınır kapılarından ülke içine sokulmadı ve geri dönmeye zorlandı.
Rusya’ya yapılan 5 milyar dolarlık ihracat ve 14 bin yerli taşıma yüzde 30 gerilemiş durumda. Üstelik Rus makamları 2016 itibariyle verilen 9 bin geçiş belgesinin 2 bine düşürüleceğini açıkladı.
HAZAR KORİDORU ÇARE Mİ?
Bu olumsuz gelişmelere çare olarak son günlerde Hazar Transit Yolu ortaya atıldı. Ancak Orta Asya ve Tür-ki Cumhuriyetlere yapılacak taşımalarda stratejik öneme sahip olsa da, bu rotanın Rusya ve İran’a göre çok daha maliyetli olması, sektörün yaralarını sarmakta yeterli olamayacağını gösteriyor.
Sektörün tek tesellisi son dönemdeki diplomatik girişimlerle Azerbaycan transit geçiş maliyetlerinde yüzde 56, Türkmenistan Ro-Ro fiyatlarında yüzde 24 ve Kazakistan Ro-Ro fiyatlarında ise yüzde 37 indirim sağlanmış olması. Sektör, bu sayede Orta Asya’ya gerçekleştiren yılda 60 bin taşımanın 25 binini Hazar Koridoru’na kaydırmayı planlıyor.
Yaklaşık 400 bin kişinin istihdam edildiği lojistik sektörü, turizmden sonra en büyük ikinci hizmet ihracatçısı konumunda. Sektörün en acil beklentisini, 10’uncu Kalkınma Planı’nda yer alan ancak seçimler ve hükümet kurma çalışmaları nedeniyle ertelenen ‘Taşımacılıktan Lojistiğe Dönüşüm Programı ve Eylem Planı’nın bir an önce hayata geçirilmesi oluşturuyor.
"Lojistik üs ideali büyük yara aldı"
Lojistik sektörünün durumunu Ekonomist'e değerlendiren UND Başkanı Çetin Nuhoğlu, bölgedeki siyasi krizler nedeniyle Türkiye'nin lojistik üs olma idealinin büyük yara aldığını söylüyor.
Türkiye'nin hem coğrafi hem üretim anlamında avantajlarını korusa da batıdan doğuya, kuzeyden güneye çevre ülkelerin kısıtlama ve engellemeleri nedeniyle çok zor bir dönemden geçtiğini vurgulayan Nuhoğlu, şu değerlendirmeyi yapıyor: "Son dönemlerde siyasi krizlerde Türkiye'yi frenletmek isteyen ülkelerin aklına gelen ilk engel maalesef taşımacılık oluyor.
Biz özellikle 2016 yılında devlet desteğini de alarak sektörün yaralarının sarılmasını umuyoruz. Birtakım destekler ile bu sıkıntıları atlatmamız gerekiyor. 2016 yılında Batı'daki taşımalarımız ile ilgili transit serbestisi konusunda artık iyileşmeler olmasını bekliyoruz.
Haksız rekabet unsurlarının 2016 yılında artık kaldırılmasını istiyoruz. Aksi halde 2016 yılında da sektörün durumunun çok iyi olmayacağını düşünüyoruz.”