Opet, kurumsal sosyal sorumluluk (KSS) projeleriyle öne çıkıyor. Şirketin yönetim kurulu üyesi Nurten Öztürk, “Her yıl KSS projeleri için ayırdığımız 3,5-5 milyon dolarlık bir bütçemiz var. Diliyorum bundan sonra da böyle devam eder" diyor.
TALAT YEŞİLOĞLU
tyesil@ekonomist.com.tr
İkinci büyük akaryakıt şirketi olan Opet, sadece ticari faaliyetleri ile değil, sosyal sorumluluk projeleriyle de öne çıkan bir şirket. Temiz Tuvalet, Yeşil Yol, Örnek Köy, Tarihe Saygı, Trafik Dedektifleri ve Kadın Gücü Projeleri'yle sosyal sorumluluk kavramına ciddi bir katkı yaptı.
Opet'te bu projeleri yöneten isim ise şirketin kurucularından Nurten Öztürk. Sosyal sorumluluk projelerine yıllık 3-5 milyon dolar arasında bütçe ayırdıklarını söyleyen yönetim kurulu üyesi Öztürk, bazı yıllar bu bütçeyi de aştıklarını anlattı. Opet, geçtiğimiz ay yeni bir projesiyle gündeme geldi.
O da Unesco'nun Dünya Miras Listesi'ne aldığı Troya Antik Kenti'nin yanındaki Tevfikiye Köyü. Köy, Troya dönemini yaşatacak şekilde rehabilite edilerek arkeoköye dönüştürüldü.
Nurten Öztürk ile hem Tevfikiye Köyü, hem de şirketin sosyal sorumluluk projelerini konuştuk.
Yönetim kurulu üyesi olarak, sorumluluklarınız var. Bunun yanında sosyal sorumluluk projelerine de liderlik yapıyorsunuz. Ne ölçüde bu işlere vakit ayırabiliyorsunuz?
Önem sırasına göre sıraya koyarsanız o zaman oluyor. Yaşamamızı gayet güzel planlıyoruz. Yetişmeye çalışıyoruz. Yarım kalmış hiçbir işimiz yoktur. Bu evlilik hayatımızda da, iş yaşamımızda böyle, sosyal sorumluluk projelerinde de böyle.
İstedikten sonra güzel bir planlama ile yapabiliyorsunuz. Benim öncelik sıralamam ailem, işim ve sosyal sorumluluk projelerimiz. Koç Grubu ile 2002 yılında yaptığımız ortaklıktan sonra sosyal sorumluluk işlerine daha fazla vakit ayırabildim. Sosyal sorumluluk projeleri ile ilgilenen yönetim kurulu üyesi olarak pozisyon aldım. Ağırlığım o yönde. Tabi diğer işlerle de çok ciddi ilgileniyoruz.
Sosyal sorumluluk projelerinde ne amaçlıyorsunuz?
Opet olarak 2000 yılında başladığımız 'Temiz Tuvalet Kampanyası' ile yaptığımız her projeyi, 'bilinçli toplum projeleri' adı altında topladık. Bilinçli toplum projeleriyle amaçladığımız çağdaş bir Türkiye, ayakları üzerinde duran bir toplum yaratmak, ülkemizin sorunlarına çözüm bulmak. Bu anlamda pek çok proje yaptık. Temiz Tuvalet Projesi'nin ardından Yeşil Yol, Örnek Köy, Tarihe Saygı, Trafik Dedektifleri ve Kadın Gücü Projeleri'ni hayata geçirdik.
Yaptığımız sosyal sorumluluk projelerinde nasıl bir yol haritası izliyorsunuz?
Yaptığımız projeleri bitirip bırakmıyoruz, devam ediyoruz. Çünkü elinizi çektiğinizde bir süre sonra proje geriye dönüyor. İnsanların, motivasyonu, ilgisi azalıyor.
Köy komiteleri kuruyoruz. Projeleri onlarla birlikte takip ediyoruz, geliştiriyoruz, kontrolünü de onlara veriyoruz. Hiçbir zaman elimizi projelerden çekmiyoruz. Eksiklikleri tamamlıyoruz. En önemlisi halkı yaşadığı toprakları sahip olmaya alıştırmaya çalışıyoruz, eğitimler veriyoruz. Bu şekilde devam edeceğiz.
Sosyal sorumluluk için ayırdığınız yıllık bütçe tutarı nedir?
Bizim her yıl sosyal sorumluluk projeleri için ayırdığımız ortalama 3,5 ila 5 milyon dolar bütçemiz var. Diliyorum bundan sonra da böyle devam eder. Burslarımız var. Bazen bütçenin üstüne de çıkabiliyoruz. Mesala Çanakkale'de 5 milyon bütçe planlamıştık ama 10 milyon doları geçti.
Ama yapılacak daha bir sürü işimiz de var. Bunun da üzerine çıkacağız. Bir bütçe koyuyorsunuz ama ihtiyaçlar bazen üstüne çıkıyor. Yaptığımız işlerde, insanlarımız kendileri için yapılan şeyi çok iyi görüyor. Sevgi yumağı olarak geri dönüşler oluyor. Bundan da büyük mutluluk duyuyoruz.
Kadın istihdamına yönelik 'Kadın Gücü' projesini yürütüyorsunuz. Burada ne hedefliyorsunuz?
Kadının yapamayacağı şey yoktur. Kadınlarımıza hep cesaret vermeye çalışıyoruz. Kadının çalışmayacağı düşünülen benzin istasyonlarında kadın çalışanları destekliyoruz. Bayiler için kadın çalışan bulmak kolay değil. Toplumun tepkisinden de çekiniyorlar.
Ama istasyonlarda çalışmaya başlayanların mutlu olması, yeni geleceklere de cesaret veriyor. Müşterilerden de olumlu karşılık alıyoruz. Böylece istasyonlarda kadın çalışan sayısı daha da artacak ve diğer markalar da bu yönde adım atacaktır.
Son projeniz Troya ve Tevfikiye Köyü ile ilgili ne söylemek istersiniz? Neler yaptınız?
2018 Uluslararası Troya Yılı'nda; Troya ören yerine en yakın yerleşim yeri olan Tevfikiye Köyü'nün fiziksel ve sosyal değişimini içeren çalışmaları tamamladık. Çanakkale Valiliği ile 21 Kasım 2017 tarihinde imzalanan protokolle başlayan proje ile Tevfikiye Köyü, Troya dönemini yaşatan atmosferi, binaları, figürleri, tarihi ve mitolojik değerleri ile açık hava müzesi niteliğinde arkeo-köye dönüştürüldü.
Antik Troya'nın Dünya Kültür Mirası'na katılması ve kentin yakınındaki Tevfikiye köyünün OPET tarafından yenilenmesi projesini Paris'te UNESCO'da düzenlenen bir toplantıda tarih ve arkeoloji meraklısı bir davetli topluluğuna anlattık.
Türkiye'de neler yaptınız?
Troya çok köklü bir tarihe dayanan, çok özel bir yer. Bütün dünya Troya'yı tanıyor. Bütün çocuklar Troya atını bilerek büyüyorlar. Ama biz kendi ülkemizde burayı yeteri kadar bilmiyoruz, tanımıyoruz ve tanıtamıyoruz. Dolayısıyla buraya bir şeyler yapmak ne kadar yeterli olur düşüncesindeydik.
Ama Unesco, 20'inci yıl nedeniyle bir takım etkinlikler yaptı. Bir Troya müzesi yapılmaya başlandı. Biz de ören yerinin etrafındaki yerleri destekledik. Yörede ciddi bir peyzaj çalışması yaptık. Müzeye gelen ziyaretçilerin orada gördüklerini tamamlayacak, kafalarında Troya'yı yaşatacak bir tema park yapalım, dedik.
Size örnek köy anlamında çok fazla başvuru geliyordur. Onları nasıl bir sıralamaya sokuyorsunuz?
Örnek köy projesine başlarken, tarihi doğal zenginlikleri olacak ve yaşayan köyler olacak, diye başladık. Yapar ve sahiplenilmezse boşa yapmış olursunuz. İnsanların tarih ile kucak kucağa yaşayacağı köyleri arıyoruz.
Bunları sıraya koyuyoruz. İzin alamadığımız yerler de oluyor. Örnek köy projelerinde amacımızı, kırsaldan kente göçü önlemek ve ekonomik katkı sağlayacak işler yapmak. Bu köylerde kentten geri dönüşler de görüyoruz.