Kımılda, hareket zamanı!

10 Nisan 2016
tyesıl
Dürüstçe konuşalım. İş veya sosyal olsun, tanıdığımız birisiyle karşılaştığımızda sohbetin ilk konusu genellikle kilo oluyor! Genelde “Seni çok iyi gördüm, kilo mu verdin?” sorusuyla başlayan sohbetler ağırlıklıdır.

TALAT YEŞİLOĞLU
tyesil@ekonomist.com.tr

Kilo vermemiş olsak bile bu sözleri duymak hoşumuza gidiyor. Genellikle de “Kilo vermemiş olsam bile böyle bir algı olması yine de iyidir” deyip, hafiften memnun oluyoruz.

Sohbetin bu şekilde başlamış olmasından sıkılanı pek görmedim. Bu durum sadece kadınlar için değil, erkekler için de olağan hale geldi. Bir sohbet ortamında nasıl kilo verdiğini, zayıfladığını anlatan birisini can kulağıyla dinliyoruz. İşe yarayıp yaramayacağını bilmeden ‘zayıflama reçetesi’ni merak ediyor, not ediyoruz. Ne kadar uygulayacağımız kesin olmamakla birlikte, elimizin altında olması bizi rahatlatıyor.

Bizi bu duruma ne getirdi? Yanıt son derece basit; kilolanıyoruz da ondan bu kadar ilgi duyuyoruz. Kilomuzdan rahatsız durumdayız ve bulduğumuz çözümler genelde işe yaramıyor. Az hareket ediyoruz, vücuttaki yağ oranını yükseltecek cazip yiyecekler karşısında, dondurmanın güneş karşısındaki mücadelesi gibi bir pozisyon takılıyoruz! Hani derler ya, ‘kimse kızmasın kendimi yazdım’ diye. Bu resim ne kadar tanıdık değil mi?

Genç yaş ortalamasına sahip olmakla övünüyoruz. İyi de ‘obez’ sınıfına giren kişi sayısı sürekli artıyor. Nüfus içindeki payı yükseliyor. Hükümet, Milli Eğitim Bakanlığı, bana göre doğru bir hareketle, çocukları obezite sorunundan korumak için bazı düzenlemeler yaptı. Örneğin, okul kantinlerinde geçen yıl cips, gazlı içecek satışlarına getirilen sınırlamaya şimdi de şekerli yiyecekler eklendi. Bakanlık üzerine düşeni yaptı.

Yeterli mi? Bence değil. Fakat bu adımları da küçümsemiyorum. Okullarda kuru üzüm dağıtılmasını son derece önemsiyorum. Neden mi? Ülkemizde özellikle okul çağındaki çocuklarda ciddi bir şekilde ‘kansızlık’ rahatsızlığı vardır. Bu sıkıntı çocuklarda özellikle öğle yemekleri sonrasında halsizlik, uyku hali yaratıyor. Doğal olarak bu da dikkat bozukluğu, ders dinlemede dikkat sorunu yaratıyor. Doktora başvuru gerektiren bu rahatsızlığa karşılık önerilen en temel besin, kuru üzüm... Nereden mi biliyorum? Yaşadık ve öğrendik diyebilirim.

Obezite sorununa geçmişte Sağlık Bakanlığı yapmış Dr. Recep Akdağ dikkat çekmiş ve “Toplumu kımıldatacağız” demişti. Toplum ne kadar kımıldadı bilemiyorum ama rakamlar bu söylemin yerine gelmediğini gösteriyor. Sağlık yönünden risk getiren bu durum, iş anlamında ise ciddi fırsatları yanında getiriyor. Fatoş ve Özlem, yaklaşık 1,5 aydan beri bu konu üzerine çalışıyor. Hem rakamları konuşturdular hem de ‘obezite’nin yarattığı ekonomik büyüklüğü, iş fırsatlarını araştırdılar.

Bu kapak çalışmasıyla insanlarımızı ne kadar kımıldatacağımızı, harekete geçireceğimizi merak ediyorum!

İyi bir hafta dileklerimle.