TALAT YEŞİLOĞLU
tyesil@ekonomist.com.tr
Satın alma gücü paritesine göre şu anda en büyük ekonomi konumunda. Türkiye ile ciddi bir ticaret hacmine sahip. Ancak bu hacmin yüzde 90’ı ithalat maalesef! İhracatımız bir türlü arzulanan büyüme temposuna ulaşamıyor. Hafta içinde gelen bir basın bülteni, bu tablonun acı tarafını gösteriyor.
O da şu: Otomotiv yan sanayinin Çin’e yaptığı ihracat 10 ayda 38 milyon dolara ulaştı! Yıl sonunda rakamın 50 milyon doları bulacağı ifade ediliyor. Oysa Çin’in yıllık otomotiv yan sanayi ithalatının tutarı 72 milyar dolar.
Konuya hakim birileri hemen “İyi de bazı otomotiv şirketlerinin Çin’de fabrikaları var, bunu da unutmayalım” diyebilir. Bunu biliyoruz. Lakin, 72 milyar doların içindeki payımız yüzde 1 olsa, toplam rakamın 720 milyon dolar olacağını anımsatmak isterim.
Çin’deki fabrikalar vasıtasıyla bu rakama ulaşıldığını iddia edecek kimse yoktur diye düşünüyorum. Yanılıyor muyum?
Fiziki uzaklık, lojistik maliyetlerinin yüksekliği gibi faktörler, arzu edilen ihracat rakamlarından neden uzak olduğumuz konusunda en çok öne çıkan gerekçeler. Bu gerekçelere sığınmaya devam edecek miyiz? Açıkçası, Türk iş dünyasının girişimci karakterinin buna uygun olmadığı görüşündeyim.
Özetle, çözüm nedir? Ortak kanı, Türk şirketlerinin Çin’de daha çok yatırım yapması ve pazara direkt olarak hitap etmesi. Nitekim bunu yapan şirketlerin sayısı artıyor. Arçelik, Aksa, Tab Gıda ile bu ülkeye giren Ata Holding gibi. Bunlarla da yetinmeyeceğiz. Çok sayıda yeni şirketin Çin’i yakından analiz ettiğini biliyoruz.
Bu yüzden Aram, yaklaşık bir aydan beri kapak haberimiz üzerine çalıştı ve okuyacağınız haber ortaya çıktı. Amacımız dünya ekonomisinin yaklaşık iki katı bir hızla büyüyen bir ekonomiden daha fazla pay alabilmek. Nüfus zenginleşiyor ve tüketim alışkanlıkları da hızlı bir değişim içinde.
TÜSİAD gibi kurumlar Çin’de kurdukları oluşumlarla, iş insanlarına yardımcı olacak iletişim sistemleri kurdu. TÜSİAD, Garanti Bankası, İş Bankası gibi kuruluşların kurdukları temsilcilikler de bu kapının aralanmasına katkıda bulunuyor.
Pazar inanılmaz bir potansiyel taşıyor. Ama durun acele etmeyin! Geçmişte olduğu gibi lütfen kervanı yolda düzmeye çalışmayalım.
Türk atasözlerine büyük bir saygım var. Fakat bu yöntem bugüne kadar çalışmadığı gibi, Türk şirketleri için çok büyük kaynak israfının yolunu açtığını da anımsatmak isterim.
Aydınlık bir hafta diliyorum.