ARAM EKİN DURAN
eduran@ekonomist.com.tr
Tiryaki Agro CEO’su Süleyman Tiryakioğlu, “Türkiye tarımda üretimden çok verimliliğe odaklanmalı. Biz de ihracatta katma değerli ürünlere yöneleceğiz” diyor. Gaziantep’te 1980’de açılan küçük bir mercimek işleme tesisiyle iş hayatına başlayan Tiryaki Agro, aradan geçen 36 yılda Türkiye’yi dünyada temsil eden dev bir gıda işletmesine dönüştü.
Bugün İstanbul, Trabzon, Mersin, Çorum, Gaziantep ve Bandırma’daki tesisleriyle tüm Türkiye’yi kapsayan şirket, yeni dönemde ihracatta da iddialı hedefler koydu. Tiryaki Agro, bu yıl 2015’teki performansıyla Anadolu 500 listesinde üst üste ikinci kez zirveye oturdu.
Biz de Tiryaki Agro CEO’su Süleyman Tiryakioğlu ile görüştük ve hem gıda sektörünün geleceğini hem de yatırım planlarını konuştuk. Tiryakioğlu’na sorularımız ve aldığımız yanıtlar şöyle:
1980’den bugüne şirketin kuruluş ve gelişim öyküsünü anlatabilir misiniz?
Tiryaki, 1980 yılında küçük bir mercimek işleme tesisiyle endüstriyel üretimin ve ticaretin temellerini attı. 1990 yılına kadar sektörel tecrübe kazanarak büyümenin gerektirdiği hazırlıklara devam ederken, ikinci kuşak aile üyelerinin işin içine girmesiyle büyüme daha da ivmelendi. Böylece Tiryaki’nin teknik altyapısı güçlenerek sermayesi arttı. 2000’li yıllarda ise Tiryaki Agro olarak sektörde itibar kazanarak adından söz ettirmeye başladı.
Özellikle 2000’den sonra şirkette hızlı bir gelişim süreci görüyoruz. Bu hızlı gelişim nasıl gerçekleşti?
Tiryaki Agro sonraki 10 yılda sürdürülebilir büyümeye odaklandı.Özellikle yeni iş kollarına odaklanarak uluslararası ticaret fırsatlarını değerlendirdi ve üretim kapasitesinin artırılmasına yönelik büyük yatırımlar yaptı.
Uluslararası güçlü firmaların etkin olduğu bir pazarda rekabet edebilmek için kurumsallaşma süreçlerine ağırlık veren Tiryaki Agro, bugün bakliyat, tahıl, kuruyemiş, organik gıda, yem ve yağlı tohumlar gibi tarımsal gıdaların üretimi, depolaması ve ticareti konularını da içeren tedarik zinciri yönetimde Türkiye’nin en büyük tarım şirketi haline geldi.
2015 ve 2016 yılı Tiryaki Agro açısından nasıl geçti?
Tiryaki Agro, yıl sonu haziran olan özel bir hesap dönemi kullanıyor. Bu nedenle 2016 yılı dediğimiz yıl bizim için Temmuz 2015-Haziran 2016 arası dönemi kapsıyor. Söz konusu dönem Türkiye’de ve dünyada yaşanan birçok olumsuzluğa rağmen iyi neticelerle sonuçlandı.
Özellikle gelişmiş pazarlardaki ürün satışlarımız önemli ölçüde arttı ve kârlılık oranlarımız yükseldi. İç piyasada da özellikle tahıl ürünlerinin ticaretinde hedeflenen rakamlara ulaşıldı. Ancak tüm sektörde konvansiyonel ürünlerde düşen fiyat piyasası devam ettiği için, bu ürünlerin bazılarında istenen satışlar ve kârlılık hedeflerine ulaşılamadı,
Türkiye’nin tarımsal potansiyelini yeteri kadar kullanamadığı söylenir. Sizce Türkiye tarımda nasıl bir performans sergiliyor?
İyi ve yeterli olduğu ürünler var. Yaş meyve sebze, bakliyat ve kuruyemiş ürünleri bunlardan bazıları. Ayrıca ihracatçı olduğumuz fındık, incir, üzüm, narenciye ve bazı buğday türleri bulunuyor. İthalatçı olduğumuz yağlı tohumlar, proteini yüksek hububat ve bazı bakliyat türleri de var.
Ama genel olarak şunu söylememiz gerekir ki, üretimden daha çok verimlilikle ilgili yapılması gerekenler mevcut. Özellikle tarımsal finansmandaki ürün yetersizliği ve ekonomik büyüklük yetersizlikleri gibi konular, iddialı olabileceğimiz birçok üretimde ülkemizin yeterli potansiyeli kullanamamasına neden oluyor.
Şu anda dünya genelinde hangi ülkelerde faaliyet yürütüyorsunuz? Özellikle odaklandığınız pazarlar hangileri?
Tiryaki Agro olarak beş kıtada 80’den fazla ülkede alım ve satım faaliyetleri yürütüyoruz. Özellikle odaklandığımız pazarlar Ortadoğu, Avrupa ve Kuzey Amerika.
Yurtdışı pazarlarda nasıl bir strateji izliyorsunuz?
Tüm ürün grupları için belirlenmiş orta ve uzun vadeli stratejilerimiz var. Bu stratejiler doğrultusunda kısa vadedeki aksiyonları da belirliyoruz. Yakın coğrafyamız olan Ortadoğu ve Kuzey Afrika mutlaka bulunmak istediğimiz yerler. Amerika ve Avrupa gibi katma değerli ürün talebi olan coğrafyalarda izlediğimiz stratejiler ile satışlarımız yıldan yıla artış gösteriyor.
Ancak biz firma olarak ne Türkiye’de ne de yurtdışında tarımsal üretim faaliyetinde bulunmuyoruz. Anlaşmalı çiftçilerimiz ile bunun eksikliğini çekmiyoruz. Özellikle eski Doğu Bloku ve eski Sovyet Cumhuriyetleri’nde anlaşmalı üretim yapan çiftlikler mevcut.
2010 yılından itibaren büyüme hamlesi ile birlikte EBRD, Invest-corp ve Ülker ile ortaklığa gittiniz. Bu ortaklıkların meyveleri neler oldu?
Her bir ortağımızdan büyük bilgi ve tecrübeler edindik. Bu bilgi ve tecrübeyi işimizle birleştirince büyük bir sinerji ve güç oluştu. Şirketimizin böyle önemli partnerler ile çalışıyor olması bizleri uluslararası piyasalarda tanınan bir oyuncu haline getirdi. Bu hem iş yapış şeklimizi geliştirdi hem de finansmana erişim açısından yurtdışı kaynaklara ulaşmamızı sağlayan bir kapı oldu. Uluslararası arenada çok büyük oyuncuların yer aldığı piyasalarda Tiryaki’nin yerini ve avantajlarını anlayıp anlatabilme olanağı sağladı.
Önümüzdeki dönemde yeni ortaklık ve işbirlikleri gündemde mi?
Bu dinamizm şirketimizi sürekli ileri götüren vizyonun bir parçası olduğu için hem yurtiçi hem de yurtdışı yatırımlarımıza devam edeceğiz.
Şirket olarak 2017 ve sonrası için yatırım hedefleriniz nelerdir?
Ürün tedarik zinciri içerisinde gerekli yatırımları yapmaya devam edeceğiz. Özellikle satışını yaptığımız ürünlerde işleme sonrası oluşan katma değerli ürünler konusunda yapılabilecek yatırımlar üzerinde çalışıyoruz.