2017 - 2018 eğitim öğretim yılında eğitim hayatına başlayan İde Okulları, önümüzdeki yıl İstanbul'da bir kampüs, beş yıl içerisinde de Ankara ve İzmir gibi bazı büyük şehirlerde kampüsler açmayı planlıyor.
Ayşegül Sakarya Pehlivan
asakarya@ekonomist.com.tr
Kaliteyi koruma konusunda hiçbir taviz vermeyeceklerini söyleyen İde Okulları Kurucu Genel Müdürü Bünyamin Çelikten, "En önemli gündemimiz olan kadromuzun kalitesi ve deneyimi, en temel kriterimiz olacak" diye konuşuyor.
İde Okulları 2017 - 2018 eğitim öğretim yılında eğitim hayatına başladı. ŞU anda İstanbul Çamlıca Kampüsü'nde, 8 bin metrekare alan içerisinde anaokulu, ilkokul, ortaokul düzeyinde eğitim veriyor. İde Okulları, önümüzdeki yıl İstanbul'da bir kampüs daha açmayı planlıyor. Beş yıllık planda ise Ankara ve İzmir gibi bazı büyük şehirlerde kampüsler açmak var.
Öğretim modelinde Amerika'da saygın eğitim kurumlarında kullanılan PASS yaklaşımını temel aldıklarını söyleyen İde Okulları Kurucu Genel Müdürü Bünyamin Çelikten, ile kurumun markalaşma yolculuğunu ve sektörde yarattığı farklılığı konuştuk.
İde'nin markalaşma yolculuğunu anlatır mısınız?
İde Okulları, 2017 - 2018 eğitim öğretim yılında, eğitim hayatına başladı. "Nasıl bir okul? Nasıl bir eğitim?” sorularına cevap ararken bir fıkır, bir ide olarak İde Okulları doğdu. Biliyorsunuz ıde fıkır, düşünce demektir. BİZ eğitimle öğrencilere aslında bır ıde veririz. Onu hayatı boyunca takıp edip destekleyecek altyapıyı veririz. BİZ de iyi bır eğitimle, kaliteli bır eğitimle bunu sağlamaya çalışıyoruz.
Eğitim sektöründe son yıllarda nitelikten daha çok nicelik konuşmaya başladı. Eğitimden çok ŞU kadar kampüs bu kadar öğrenci konuşuluyor. BİZ bunun doğru olmadığını düşünüyoruz. BİZ nitelikli eğitim kadrosuyla eğıtımın kalitesine ve gelecek vizyonuna vurgu yapan bır okulun eksikliğini gördük ve bunun daha doğru olacağını düşündük. Sonuçta Türkiye'nin en nitelikli eğitimini veren kurumlardan biri ortaya çıktı.
Şu an kaç okulda nasıl bir istihdama ulaştınız?
Şu anda, İde Okulları olarak İstanbul Çamlıca Kampüsü'nde, 8 bin metrekare alan içerisinde anaokulu, ilkokul, ortaokul düzeyinde eğitim veriyoruz. Çamlıca Kampüsü'nde 59 öğretmenimiz ve toplam 90 çalışanımızla öğrencilerimize her konuda en iyi eğitim sağlamak için çalışıyor.
Markanın bugünkü konumuyla ilgili bilgi verir misiniz? En güçlü olduğunuz kaslarınız nelerdir?
İde Okulları modern eğitim yaklaşımı, deneyimli öğretmen kadrosu ve eğitim teknolojileri alanındaki güçlü altyapısı ile eğitim sektöründe kendine güçlü bir yer edindi. Biz burada en önemli farkın okulun ortaya koyduğu eğitim yaklaşımı ve eğitim kadrosu olduğunu düşünüyoruz. Öğrenciye sadece kuru kuruya bilgi yüklemeye odaklı değil, beceri kazandırmaya odaklı bir eğitim yaklaşımımız var.
Dünyadaki eğitimde başarılı ülkelerin de okulların da elde ettikleri sonuçlara bu çerçevede hareket ederek ulaştıklarını gördük. Biz de öğrencilerimize modern eğitim yaklaşımlarıyla ve bu çerçevede hareket ederek en iyi eğitimi vermeye çalışıyoruz.
Son yıllarda önem teşkil eden teknoloji konusunda okulunuzda nasıl bir altyapı sağlıyorsunuz?
Artık eğitim konusunu da teknolojiden bağımsız düşünmemiz mümkün değil. Öğrencilerin teknoloji ile iç içe olması için gerekli altyapıyı sağlamanın yanı sıra, öğrencilerin sadece günümüz teknolojisini kullanma konusunda değil, onu üretme konusunda da beceriye kavuşmasını sağlayacak bir eğitim anlayışı benimsiyoruz. Biliyorsunuz bir dönem hep akıllı tahtalar ön plandaydı, ancak biz bir adım daha ileri giderek dijital etkileşimli sınıf kavramına geçmiş bulunuyoruz. Eğitim teknolojileri konusunda da oldukça iddialı olduğumuzu vurgulamak isterim.
İde Okulları olarak teknolojinin eğitimdeki önemine ve zenginleştirici gücüne inanıyoruz ve bütünsel bir bakış açısıyla teknolojiyi kullanmaya yönelik bir sistem oluşturuyoruz. Birbirinden kopuk, farklı bileşenlerin yerine uçtan uca ve entegre bir teknolojik altyapı ile eğitim kalitemizi destekliyoruz. İde Okullarında etkileşimli sınıf bu entegre yapı üzerinden hem öğretmen hem de öğrenci için zenginleştirilmiş, detaylı ve etkileşimli bir deneyim ortamı oluşturuyor.
Özellikle sürdürülebilirlik ve sosyal sorumluluk ile ilgili neler düşünüyorsunuz?
Bu projelerden ve etkilerinden bahseder misiniz?
Ben eğitimde sosyal sorumluluk kavramının yeterince anlaşıldığından emin değilim. Çocuklar, modern dünyada birçok tehlikeyle karşı karşıya kalıyor. Bunlardan en ciddi olanlardan birisi ise sevgisizliğin sebep olduğu birçok toplumsal hastalık.
Bu konuda yapılması gerekenlerden biri ise öğrencileri küçük yaştan itibaren sosyal sorumluluk çalışmaları ile tanıştırmak. Çünkü sosyal sorumluluk çalışmalarına katılan öğrenciler hem hayatları boyunca kullanacakları organizasyon düzenleme, planlama, koordinasyon gibi becerileri hem de fedakarlık ve yardımlaşma gibi toplumsal hayatta takdir edilen davranışları kazanırlar.
Hepsinden daha önemlisi ise sevgi kazanırlar. Bu da onları psikolojik ve toplumsal bazı hastalıklardan korur. Bu yüzden her öğrenci eğitim hayatı boyunca olabildiğince çok sosyal sorumluluk projesine katılmalıdır. Hangi konuyla ilgili olursa olsun bu projeler öğrencilere müthiş değerler kazandıracaktır.
Biz ide'de sosyal sorumluluk projelerini eğitimin olmazsa olmaz bir parçası olarak görüyoruz. Bu sayede hem kurumsal manada hem de öğrencilerimizin gelişimine katkıda bulunarak topluma katkıda bulunuyoruz.
Başlattığınız projelerden bahsedebilir misiniz?
Sokaktaki can dostlarımız için sevgi ve sorumluluk projesini başlattık ve her yıl öğrencilerimizle birlikte sokakta barınan minik dostlarımıza yardım etmek için çalışmalar yürütüyoruz. Çocuklarımızın daha iyi bir dünyada yaşayabilmesi için doğayı birlikte paylaştığımız dostlarımızı da korumamız gerekiyor. ide öğrencileri, "Sevgi ve Sorumluluk Projesi” kapsamında, önce 3D yazıcıdan sokaktaki dostlarımızın sevebileceği kemik şeklinde hamur kalıpları çıkardılar.
Bu kemik şeklindeki kalıplarla, glutensız organik un, kemık suyu, elma ve havuçtan oluşan malzemelere şekil vererek, sağlıklı ve bır o kadar da lezzetli köpek kurabiyeleri hazırladılar. Bugüne kadar hazırlanan 3 bın 800 adet köpek kurabiyesi, 850 kilo kuru mama, sokaktaki hayvanları besleyen gruplar aracılığıyla minik dostlarımıza ulaştırıldı.
2019 Yılı Yatırım planlarınızdan bahsedebilir misiniz?
Öncelikle şunu söylemek isterim, ide Okulları'nın önceliği büyümek değil, kaliteli eğitimdir. Bugün eğıtım sektöründe okulların trende uygun olarak ciddi büyüme düşünceleri ve hedefleri var. Ben her şeyın yönetılebıldığı ölçüde başarılı olduğuna inanıyorum. Bir kurum, büyümenin özellikle de hızlı büyümenin, başta nitelikli kadro kurma gıbı yan etkilerini çözülebılıyorsa bunu göze alabilir.
Çünkü eğitimde en önemli konu kadronuzun tecrübesi ve donanımı. Bu kadar çok okulun açıldığı bır dönemde bunu sağlamak eskiye göre daha da zor. Bu kurumlar doğal olarak çoğunlukla fiyatlarıyla rekabet yolunu seçiyor. Bu kesinlikle bizim stratejimiz değil. Biz, kalitemizle rekabet eden bır kurumuz. ide Okulları olarak, orta vadede Türkiye'nin, uzun vadede de dünyanın en önemli eğitim kurumlarından bırı olmak için yola çıktık.
Bu çerçevede kısa vadede olmasa da orta ve uzun vadede verdiğimiz nitelikli eğitimi, nokta atışı bazı kampüsler açarak daha çok öğrenciye ulaştırmak istiyoruz. Buna göre önümüzdeki yıl İstanbul'da bır kampüs, 5 yıl içerisinde de Ankara ve izmır gıbı bazı büyük şehirlerde kampüsler açma düşüncemiz var. Fakat net olan şu ki: Kalitemizi koruma konusunda hiçbir şeyden tavız vermeyeceğiz. Bizim en önemli gündemimiz olan kadromuzun kalitesi ve tecrübesi, bizim en temel kriterimiz olacak.
Eklemek istediğiniz farklı bir konu var mıdır?
Eğitim değişim demektir. Süreç demektir. Doğal olarak orta veya uzun vadeli bir ıştır. Eğitime yatırımı kısa vadeli maddi bir yatırımdan ziyade, uzun vadeli topluma ve kişilere değer katan bir kavram olarak düşünmek gerekir.