TALAT YEŞİLOĞLU
tyesil@ekonomist.com.tr
Oysa Türkiye’deki hıza bir bakalım. Başarısız darbe girişimi yaşandı, 250 civarında şehidimiz oldu. İnsanlarımız tankın altında yattı. Dikkatinizi çekerim, tankın üzerine çıkmakla yetinmedi, altına yattı.
Demokratik dünyanın savunucularından gelen ‘yetersiz’, ‘mahcup’ kınamalara rağmen, Türkiye iç dinamiklerini harekete geçirme konusunda hızlı davrandı. Bunu hem dış politikada hem de ekonomide aldığı önlemlerle gerçekleştirdi. Kısaca özetleyecek olursak, varlık barışı getirildi, vergi borçlarına yeniden yapılandırma olanağı sağlandı.
Ekonominin lokomotiflerinden konut piyasasına hareketlilik getirecek kampanya başlatıldı, buna bankalar da mortgage faizlerini aşağı çekerek destek sağladılar. Merkez Bankası, zorunlu karşılıkları esnetti ve bankaların mevduat maliyetlerini düşürmeye katkı sağladı.
BDDK da, kredi kartı taksitlerini ve tüketici kredi vadesini uzatacak çalışmalar yapıyor. Bütün bunlara ek olarak, son iki haftadır Rusya’yla ekonomik ilişkilere yönelik hazırladığımız haberlerde yer verdiğimiz gibi kuzey komşumuzla dış ticareti canlandıracak adımlar atıldı.
İç politikada oluşan uzlaşma ortamı, iş dünyasına, sokaktaki vatandaşın kimyasını değiştirdi diyebiliriz. Başbakan Binali Yıldırım’ın, “Oluşan bu havaya gözümüz gibi bakacağız” ifadesi, gelecek için iyimserliğimizi artırıyor. Meclis’te muhalefetle birlikte atılan adımlar, pozitif havayı destekliyor.
Bu adımlarla yıllardan beri dile getirilen kronik sorunları çözebilir miyiz? Kahin değilim, ama iyimser olduğumu tekrarlamak istiyorum. Ayşegül’ün kapak haberinde okuyacağınız gibi perakendenin olduğu kadar sosyal yaşamın da kalbinin attığı AVM’lerde yatırımlar Anadolu’ya yayılıyor.
Sektörün duayen isimlerinden Avi Alkaş, “Anadolu’da açılan küçük çaplı bir alışveriş merkezi, 1.500-2.000 kişiye iş olanağı yaratıyor” diyor. Şu anda en büyük ihtiyaçlarımızdan birisi yeni istihdam alanları açabilmek.
Alışveriş merkezleriyle ekonomiyi yüzdürebilir miyiz? Tabii ki hayır. Fakat, hizmet sektöründeki büyümenin, yerli perakende zincirlerimizi Ortadoğu, Balkanlar, Türki Cumhuriyet’ler başta olmak üzere dünyanın farklı ülkelerine yayılma cesareti verdiğini de unutmamak gerekiyor.
Hafta içinde yemekte buluştuğumuz Defacto’nun tepe yöneticisi İhsan Ateş, bölge ülkelerinin yanı sıra, Mısır’dan Fas’a kadar olan Kuzey Afrika açılımını anlatırken, yüzünde büyük bir güven vardı. Oyunu değiştirme gücünün getirdiği güvenden bahsediyorum. Bunun kaynağı da ev ödevlerimizi iyi yapabilmek. Evinde güçlü olan, deplasmana da güçlü çıkar.
Son olarak Anadolu’da kazanan, bölge ülkelerinde de kazanacaktır...
İyi bir hafta dileklerimle...