İyi hesap yapana 2016 da fırsat yılı

28 Şubat 2016
Mehmet Nane, 2015’te CarrefourSA ile yazdığı başarı hikayesiyle ikinci kez ‘Ekonomide Yılın Iş insanları’ çalışmasında ‘Yılın Profesyoneli’ seçildi. Kısa bir süre önce ise sürpriz bir kararla CarrefourSA’dan ayrılarak Pegasus’un genel müdürlük koltuğuna oturdu. Nane, “2015 fırsat yılı idi. Aynı şeyin bu yıl için de geçerli olacağını düşünüyorum. Önemli olan ölçülebilir risk almaktır” diyor.

Mehmet Nane, yaklaşık 2,5 yıl önce başına geçtiği CarrefourSA ile önemli bir başarı hikayesi yazdı. 2009’dan bu yana zarar eden CarrefourSA, yönetimde ağırlığı Fransız ortaktan Sabancı Holding’in almasıyla Mehmet Nane’nin genel müdürlük koltuğuna oturmasının ardından önemli bir değişim914
geçirdi.

Bu operasyonun ilk yılında kâra geçen CarrefourSA’da ekibiyle birlikte ciddi bir yeniden yapılanma ortaya koyan Nane, 2014’te gösterdiği performans ile Ekono-mist’in büyük jürisi tarafından Yılın İş İnsanları yarışmasında ‘Yılın Profesyoneli’ seçilmişti.
CarrefourSA’daki rüzgar 2015’te de olumlu yönden esmeyi sürdürdü. Şirket, ciddi bir yatırım ve satın alma süreci yaşandı. Hatta denilebilir ki, 2015’te satın alma planlamayan şirket ortakları, profesyonel ekibin raporları doğrultusunda 900 milyon TL’lik yatırıma onay verdi. Bu başarısı Nane’ye bu yıl da ‘Yılın Profesyoneli’ ödülünü getirdi.

Yakın zamanda CarrefourSA’dan ayrılarak Pegasus Hava Yolları’na geçen Mehmet Nane ile geçen yıla ve yeni döneme ilişkin öğretici bir söyleşi yaptık:

Size bu ödülü kazandıran CarrefourSA'daki başarılı stratejileriniz oldu. Bu açıdan baktığımızda siyasi ve ekonomik açıdan zor bir yıl olan 2015'te nasıl bir strateji izlediniz?
Türkiye’de orta ve uzun vadeli trend hep yukarı doğrudur. Trendin yukarı olduğunu hatırladığınızda, kriz bir Çin atasözünde olduğu gibi fırsata dönebilir. Biz de 2015 yılında krizin fırsat olduğunu gördük ve son beş yıldır yapamadığımız büyüme hamlesini son bir yılda yaptık. Yıla 333 mağazayla başlamıştık.

780 mağazayla bitirdik. 270 bin metrekare yeni satış alanı açtık. Bunu karşılaştırmak gerekirse 10 yılda bu şirket 155 bin metrekare yatırım yapmış. Biz bir yılda 270 bin metrekare yatırım yaptık. Bundan sonraki iki yıl bizim yaptığımız orta vadeli planda operasyonu toparlama yılıydı. Yılı 13 bin personelle kapattık. Bunun 8 bini bu yıl işe alındı.

Verimlilik anlamında nasıl bir büyüme yakaladınız?
Metrekare verimliliğinin en güzel göstergesi ‘like for like’ büyümedir. Biz ‘like for like’ büyümede pozitif ilerledik. Yani metrekaremizi artırdık. Bir de sepet değerini büyüterek ve yeni müşteri çekerek performansınızı artırırsınız. Biz her ikisinde de büyüdük.

2015'te önemli satın almalara imza attınız. Bu planlı bir stratejinin parçası mıydı?
Aslında öngörmedik. Bütçemiz bile yoktu bu satın almalar için. Bunlar tamamen bizim karşımıza fırsat alımı olarak çıktı. ‘Organik 200 mağaza açacağız’ diye girdik ve 250 mağaza açtık. 200 mağazayı ise satın almalarla bünyemize kattık. Bu noktada tamamen karşımıza çıkan fırsatları değerlendirdik.

Hızlı bir satın alma sürecinde iki patronu ikna ettiniz. Bir yönetici olarak bunu nasıl başardınız?
Her iki patrona da bunu münferiden anlattık ve her ikisinin onayını aldıktan sonra bu satın almaları yaptık. Onlara gösterdiğimiz en önemli şey, bu satın almanın bize getireceği artı pazar payı ve verimlilikti. Bizim mağazalarımız yüzde 60 daha verimliydi. Kiler ile birlikte pazar payımız 1,5 puan arttı.

En büyük alımı Kiler markasıyla yaptınız. Kiler size ne kattı?
196 mağaza kattı. 196 mağazayı kendimiz açabilirdik ama bunların bazıları çok önemli lokasyonlardaydı. Mesela Kavacık’ta bir Kiler mağazası vardı. O caddede yer yoktu, istesek de giremezdik. Almamızdaki diğer büyük motivasyon ise metrekare verimliliğinde bizden geri olmalarıydı. Bu açıdan 2015 hızlı büyüme ve krizi fırsata çevirme yılı oldu. 2016 ve 2017 ise tamamen operasyonel toparlanma yılı olacak.

Siz perakendeyle özdeşleşen bir isimsiniz. Oysa şimdi bir havacılık şirketine geçtiniz. Uyum sorunu yaşayacak mısınız?
Pegasus da CarrefourSA gibi müşterilerine mal ve hizmet satan bir kuruluş. Sadece iki şirketin sattığı mal ve hizmet farklı. Sonuçta muhatabınız müşteri. Müşterinin olduğu her yerde geçmişte benzer sektörlerde yaşanan deneyim artı değer yaratır. Müşterinin ne istediğini biliyorsanız, burada da aynı müşteri var. Biz esasında büyük bir
perakende şirketiyiz. Sadece aracı olarak uçağı kullanıyoruz. Bu arada gayet başarılı yönetilen bir şirket olduğunu söylemeliyim.

Yeni göreviniz için nasıl bir hazırlık yapıyorsunuz?
Onların bana vereceği havacılıkla ilgili birtakım zorunlu eğitimler var. Onları alıyorum. Onun dışında benimbir metodolojim var. Kendime göre yazdığım 7-8 sorum var. Bana rapor veren tüm yöneticiler bu soruları yanıtlayacak. Ardından bölüm bazlı çalışmalara başlayacağız. Personele kendimi tanıtmak için hepsiyle 10’ar kişilik gruplar halinde kahvaltı yapacağım. Burada ana resmi gördükten sonra sahaya çıkacağım.

2016'da Türkiye'deki yöneticileri neler bekliyor?
İç ve dış olarak ikiye ayırmak lazım. İçerideki en önemli konu, Doğu’daki olayların çözüme ulaşması. Anayasanın değişimiyle ilgili partilerin bir araya gelmesi ve nihai kararın oluşması konusunda beklentiler var. Çevremizde dışarıdan gelen çok değişken var. Ekonomik olarak Çin’in büyümesi beklenen seviyede değil. Diğer taraftan Amerika’nın faiz artırma tehdidi, emtia fiyatlarının düşüşünden dolayı ihracatı emtiaya bağlı olan ülkelerin dar boğaza girmesi, dolayısıyla talepte kısılma olması gibi sorunlar var.

2016'da yöneticilerin yapacağı manevralarla öne çıkacak sektörler hangileri olacak?
Rekabetin olduğu tüm sektörlerde liderlik ve yönetsel başarı kaçınılmazdır. Monopolistik sektörlere ne üretirsen insanlar kuyruğa girip alır. Şimdi hizmet ve servislerin rekabete açılması tercih şansının artmasına neden oldu ve pazar üretici pazarından müşteri bazlı pazara döndü.

'Başarının ilk şartı çalışmak"
Başarıyı nasıl yakaladınız, sırrınız neydi? En önemli birkaç maddeyi paylaşır mısınız?

Başarının sırrı çok basit. Birincisi çalışmak... Sonuç odaklı ve üretime yönelik olmalı yaptığınız iş. İkinci önemli konu ise kendinizi geliştirebilmek.

Çünkü kendini geliştiremezsen çok dar bir çerçevede kalıyorsun. Üçüncüsü ekibe inanmak, güvenmek ve ekibi motive etmek. Motive ettiğiniz vakit işi onlar yapıyor. Artık insanla yapılan iş kollarında insan değer yaratıyor. İnsanda farklılığı ve insan farkı yaratan başarılı olur.

Dördüncü olarak hata yapmaktan imtina etmemek gerekiyor. Ama önemli olan yapılan hatadan ders almak. İş yapmayan insan hata yapmaz. Ama iş yapıyorsanız mutlaka hata yaparsınız. Önemli olan o hatanın tekrar etmemesi için gerekli tedbirleri alıp ona göre hareket etmek.

Yeni dönemde başarı arayanlara ilk öneriniz nedir?
Her zaman farklı sektörlerde fırsatlar var. Önemli olan bu fırsatların sizin aradığınız fırsat olup olmadığını ölçümlemektir. Ölçülebilir risk burada çok önem kazanıyor. İster simit sat, ister holding yönet. İşle ilgili verileri doğru kaynaktan alıp objektif olarak analiz etmek gerekiyor. En birinci sıkıntı bu, benim gördüğüm. Bir de fırsatı değerlendirme iştahı ve kaynağının olup olmaması önemli.

915YILIN KADIN GİRİŞİMCİSİ
CAROLINE KOÇ

BANU YENTÜR
Türkiye'nin kahvesini dünyaya taşıyorlar
Türkiye’nin değerlerini, kültürünü yansıtacak, yüksek kaliteli bir tekstil markası oluşturma hedefiyle yola çıkan Caroline Koç ve Banu Yentür, 2007 yılında ev tekstili markası ‘Haremlique’in temellerini attı. İstanbul Akaretler’deki ilk mağazalarında müşterilerine ikram etmek için ürettirmeye başladıkları Türk kahveleri o kadar ilgi gördü ki, yaklaşık iki yıl sonra ‘Selamlique’ markası doğdu.

Koç ve Yentür’ün hedefi bu kez Türk kahvesini dünyaya tanıtmaktı. Önce Türkiye’de İstanbul, Ankara ve Bodrum’da açılan mağaza ve satış noktalarıyla büyüyen Haremlique, kısa sürede yurtdışında adından söz ettiren bir marka haline geldi.

Yurtiçinde, Akmerkez’deki amiral mağazasının yanı sıra Kanyon, Zorlu Center-Eataly ve City’s Mahalle’de kendi satış noktalarında tüketiciyle buluşan Selamlique ise 12 ülkede altı mağaza ve 20’nin üzerinde satış noktasına ulaştı. Yarattıkları özgün iki markayla dünyaya açılan iki girişimcinin yazdıkları başarı öyküsü onlara “Ekonomide Yılın İş İnsanları” anketinde ‘Yılın Kadın Girişimcisi’ ödülünü getirdi.

Haremlique ve Selamlique’ın başarısında, ortakların farklı özelliklere sahip olması, bu farklılıkların bir araya gelmesiyle bir bütünü oluşturmaları ve birbirlerini tamamlamalarıçok etkili oldu.

İlk günden itibaren işin her aşamasını Caroline Koç ve Ba-nu Yentür birlikte planladı.

Beraber, keyif alarak, üreterek yol alan iki kurucu ortaktan Banu Yentür, marka konsepti ve imajını oluşturan ürün ve malzemelerin tasarımsal ve yaratıcı süreçlerine yoğunlaşırken, Caroline Koçise marka tanıtımı, markanın pazarlanması ve yeni pazarlara açılımıyla ilgilendi.

KAPSÜL TÜRK KAHVESİ

Haremlique ve Selamlique markaları önümüzdeki dönemde de büyümesine devam edecek. Selamlique için 2016 yılında Suudi Arabistan Riyad’da bir mağaza ve Khobar’da bir kiosk açılışı planlanıyor. Yine Katar Doha’da mağazalaşmaya hazırlanan markanın, Miami’deki Haremlique mağazası içinde de kiosk açılışı yapması planlanıyor.

Selamlique’ın diğer hedeflerinden biri de Londra. Kısa vadede Londra’da Selamlique İstanbul mağazası açılması hedefleniyor. Haremlique için ise Mia-mi’de bir mağaza açılması planlanıyor.

Ayrıca bu yıl yine İstanbul Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Termi-nali’nde Selamlique’ın ilk kez yiyecek servisi de yapacağı özel bir ‘Selamlique Cafe’ açılacak. Yiyecek içecek sektörünün önemli firmalarından BTA ortaklığı ile hayata geçen ‘Selamlique Cafe’nin açılışı da mart ayı içinde gerçekleşecek.

Türk kahvesini dünyaya tanıtmak için çalışmalara devam eden girişimciler, Selamlique ve Arçelik işbirliği ile dünyada ilk kez Türk Kahvesi kapsülü ve makinesini geliştirdi. 2014 Eylül ayından bu yana üzerinde çalışılan projenin lansmanı çok yakında yapılacak.

'Başarının sırrı özgün olmak"
Haremlique ve Selamlique'ın kurucularından Banu Yentür'e göre markanın başarısının sırrı özgün tasarımlar ve kaliteden ödün vermemek. Yentür, önümüzdeki dönemde yatırım yapacak girişimcilere ise şu önerilerde bulunuyor: "Ülkemizde çok büyük bir know-how var.

Bu nedenle de Türkiye'nin kendi özelliklerini daha çok öne çıkarması gerektiğine inanıyorum. Bu açıdan, girişimcilerin, içinde bulundukları kültürün değerini ve bunların üzerine neler ekleyebileceklerini bilmeleri çok önemli. Bunun farkındalığında bir yaratıcı süreç başlatmaları ve 'Made in Turkey' kavramına önem vermeleri gerektiğini düşünüyorum."

916YILIN SİVİL TOPLUM ÖNDERİ
CANSEN BAŞARAN SYMES
"Değer yaratmadan başarı yakalanamaz"
Türk Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSIAD) Başkanı Cansen Başaran Symes, ‘Yılın Sivil Toplum Önderi’ seçildi.

İki seçimin yaşandığı 2015 yılında Ankara ziyaretlerini artıran TÜSIAD’ın yeni yönetimine kaptanlık eden Symes.
iş dünyası ve ekonomiyi gündeme taşımayı başardı.

Bakanlıklarla yakın çalışmalar yürüttü ve yapısal reformlar konusunda uzman ekiple destek sundu. Reformların kağıt üzerinde kalmaması için takipçisi olmayı sürdüreceklerini aktaran Symes, anketten birinci çıkması ve başarının sırrını yaptığı her işte değer yaratmaya odaklanmaya bağlıyor.

Çalışma tarzını ise şu sözlerle özetliyor: “Değer yaratmadan başarının yakalanamayacağını düşünüyorum. Aslında değer yaratmaya odaklandığınız takdirde başarı da kendiliğinden geliyor. Ayrıca, başarının hiçbir zaman tek ba-
şına elde edilemeyeceğini düşünüyorum.

Yaptığınız iş ne olursa olsun, yaratmak istenilen değer ancak elinizdeki yetenek havuzunu doğru yöneterek elde edilebiliyor. Aynı zamanda çalıştığım bütün ekiplerle açık ve dürüst bir iletişimin önemine inanırım. Hiçbir projenin bitmesini beklemeden, pozitif ve negatif geri bildirimleri anında paylaşırım. Bu şekilde işlerin daha verimli sonuçlandığına inanıyorum.”

917YILIN BÜROKRATI
ERDEM BAŞÇI
Üst üste dördüncü kez ödül aldı
Merkez Bankası Başkanı Doç. Dr. Erdem Başçı, bu yıl da iş dünyasının en beğendiği bürokrat oldu. Başçı, ilk yılı hariç, görev yaptığı her yıl ‘Yılın Bürokratı’ kategorisinde seçildi.

Ödül törenlerinde ‘ödül heykelciği’ni ise hiç almadı! Başçı, gerekçe olarak da enflasyonu gösteriyor ve “Enflasyon yüzde 5’e inene kadar sizde kalsın. O zaman bu ödülleri sizden istiyoruz” diyordu.

Peki İş dünyasına nasıl bir mesaj vermek istiyor?

Kendisine yönelttiğimiz bu soruya, şu yanıtı veriyor: “2015 yılına geldiğimizde ekonomimizde çok önemli sayılabilecek bir gelişme yaşandığını ve cari açığın GSYH’ye oranının 2011 yılındaki yüzde 10 seviyelerinden yönetilebilir bir seviye olan yüzde 4,4 civarına gerilediğini görüyoruz.

Enflasyonu geçtiğimiz beş yıllık dönemde yüzde 6,2'ye düşürebildiysek, cari açık engelinin ortadan kalktığı önümüzdeki beş yıllık dönemde yüzde 5 hedefine yakın seviyelere çekebileceğimize ilişkin kuvvetli bir kanaate sahibim. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, bunun için gerçekten çok iyi bir hazırlık yaptı. Şoklara karşı yeni araçlar ve yöntemler geliştirdik. Dolayısıyla enflasyonun kademeli olarak hükümetimizin ve ilgili bakanlıkların da vereceği destek ile yeniden düşüş trendine girmesi mümkün ve muhtemeldir.”