ARAM EKİN DURAN
eduran@ekonomist.com.tr
Son iki ayda inşaat, demir-çelik ve otomotiv başta olmak üzere pek çok sektörde yaklaşık 4 bin ithal mala ek vergi getirildi. İlave gümrük vergisi 30 Eylül 2020'ye kadar yüzde 30, 1 Ekim 2020'den itibaren ise 10 puana kadar daha düşük oranlarda uygulanacak.
Ancak sanayiciler ithalata getirilen ek vergilerin maliyetleri artıracağı, bunun da hem iç piyasada hem de ihracatta fiyatlara kaçınılmaz olarak yansıyacağı görüşünde. Bu durum da pandemi sürecinde daha da önem kazanan ihracatta Türkiye'nin rekabet gücünü olumsuz etkileyecek. Bu nedenle ihracatçılar özellikle ara malı ithalatında daha dengeli bir vergi politikası ve iş dünyası ile istişare talep ediyor.
FİYATLAR NE KADAR ARTAR?
Yaklaşık 20 milyar dolarlık ihracata imza atan makine ve takım tezgahları sektörünü temsil eden Takım Tezgahları Sanayici ve İş İnsanları Derneği (TİAD) tarafından Ticaret Bakanlığı'na sunulan 'ek vergi' raporuna göre, İlave Gümrük Vergisi (İGV) nedeniyle tezgahların yurtiçi satış fiyatlarında ortalama yüzde 12,3'lük artış yaşanacak. Rapora göre, takım tezgahı ve tamamlayıcı ekipmanlarını daha pahalıya alacak olan ihracatçıların üretim maliyetleri de en az yüzde 15 artış gösterecek. Bu da ihraç edilen ürünlerin fiyatlarının yüzde 15 zamlanması anlamına gelecek.
AB VE RUSYA PAZARI TEHLİKEDE
TİAD Başkanı Fatih Varlık, Avrupa ve Rusya pazarlarında Türk ihracatçısının fiyat avantajıyla müşteri bulduğunu vurguluyor. Varlık, dış ticaret açığının azaltılması için ithalata ek vergi getirilmesini anlayışla karşıladıkları ama takım tezgahları ve tamamlayıcı ekipmanlarına getirilen ilave verginin dolaylı olarak ekonomimize ve ihracatımıza zarar getireceğini belirtiyor.
Ek vergiye tabi olan beş eksen işleme merkezleri, çok eksenli torna tezgahları, tel erozyon tezgahları ve bunlarda kullanılan değiştirilebilir kesici takımların Türkiye'de yerli üretiminin yok denecek kadar az olduğuna da işaret ediyor.
Bu makinelerin otomotiv, havacılık, savunma, beyaz eşya, medikal ve kalıpçılık gibi ihracatımızın lokomotif sektörlerinde üretim malı olarak kullanıldığını da belirtiyor. Varlık, "Türkiye'de bu komponentlerin üretimi yapılmadığı sürece ek verginin yerli üretime katkısı yok denecek düzeyde kalacak, dolayısıyla düzenleme amacına ulaşmayacak" diyor.
İTHALATA BAĞLI ÜRETİM VAR
Ek vergilerden etkilenen bir sektör de deri sektörü. Sektörde yarı işlenmiş ve bitmiş deri ürünleri ithalatına ilave gümrük vergisi getirildi. Deri ihracatçıları, yapılan vergi artışının sürekli olmasının uzun vadede ihracatı olumsuz etkileyeceğini söylüyor.
İstanbul Deri ve Mamülleri İhracatçıları Birliği (İDMİB) Başkanı Mustafa Şenocak, mamül üretiminde ithalata bağımlı olan şirketlerin maliyet artışlarına dikkat çekiyor. Şenocak, "Bu maliyetlerle global pazarda rekabetçi olmamız çok mümkün değil. Bununla birlikte yerli sanayimizin gelişmesi için ilave gümrük vergilerinin belli ölçüde korunması gerektiğini de düşünüyoruz" diyor.
İHTİYAÇ ANALİZİ YAPILMALI
Buna karşın vergiye tabi ürünlerde ithalat ihtiyacının kısa vadede tamamen sona ermesi pek mümkün değil. İDMİB Başkanı Şenocak, "Tüm sektörler göz önünde bulundurularak yarı mamul ithalatı konusunda detaylı bir ihtiyaç analizi yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Ülkemizde üretimi yapılmayan yarı mamul ürünler için yerli üretimin teşvik edilmesi bu noktada önem arz ediyor" diye konuşuyor.
Hırdavat Sanayici ve İş Adamları Derneği (HISİAD) Başkanı Çetin Tecdelioğlu da ek vergilerin yakın gelecekte yerli üretimi teşvik edeceği görüşünde. Bu konuda olumlu gelişmelerin şimdiden başladığını da dile getiriyor. Tecdelioğlu, "Pek çok firmamızın ürün geliştirme konusunda çalışmaları var. Özellikle mobilya aksesuarları, el aletleri ve kesici takımlar ürün gruplarını üreten firmalar bu yönde çalışmalara başladı" diyor.
İHRACATÇI İÇ PİYASAYA DÖNER Mİ?
Ek vergilerden etkilenecek bir diğer sektör olan ev ve mutfak eşyaları sektöründe, ihracatın ithalatı karşılama oranında ciddi bir gelişme yaşanması yerli üretim açısından umutları artırıyor. Ev ve Mutfak Eşyaları Sanayicileri
ve İhracatçıları Derneği (EVSİD) Başkanı Burak Önder'in paylaştığı verilere göre, 2016 yılında sektör ithalatının ihracata oranı yüzde 42 iken, bu oran 2019 yılında yüzde 15'lere kadar düşmüş durumda.
Burak Önder, nihai ürün ithalatına getirilen her ilave verginin yurtiçindeki üreticileri güçlendireceğini vurguluyor. Önder, "Burada denge gözetilmesi, vergilerin suni bir konfor alanı oluşturup üretici firmaların ihracat yerine iç piyasaya yönelmelerini engelleyici şekilde kurgulanması yerinde olacaktır" diyor.
"İŞ DÜNYASIYLA ELE ALINMALI"
Nihai ürünlere gelen ek vergilerin şirketleri iç piyasada daha korumacı hale getireceğini kaydeden Burak Önder, Türk firmalarının ihracat yerine iç piyasaya yönelebilieceğini ve bunun da ilk aşamada ihracatımızı az da olsa aşağı yönlü etkileyebileceğini söylüyor. İthalata vergi uygulamalarının iş dünyası ile birlikte ele alınmasının daha doğru bir yol olacağını da dile getiriyor.
Önder, şöyle konuşuyor: "Önümüzdeki 10 ve 20 yıllık dönemlerde ülkemizde elektrikli ürünlerin üretimine destek olacak mıyız yoksa bu uygulamada geçici ve kısa bir süre sonra çok farklı adımlar atılabilir mi? Artık yerli yatırımcımıza da tıpkı yurtdışındaki yatırımcıya uygulandığı gibi uzun vadeli politikaları sunmak gerekiyor. Çünkü yatırımcı uzun vadede önünü görmek istiyor."
"ARA MADDE ÜRETİMİ DESTEKLENMELİ"
"Bizim ithalatta hammadde konusunda sıkıntılarımız var. Hammaddeyi ithal ettiğimizde, bir de bu hammaddeye ilave vergi konulursa bu olumsuz etki yaratacaktır. Üretim, işsizlik, ihracat gibi makroekonomik göstergeler ile ithalat arasında bir ilişki bulunduğunu biliyoruz.
Bunun ana nedeni ithalata konu ürünlerimizin yüzde 80'inin ara malı ve hammadde olması. İthalattaki azalışın bitmiş ürünlerle sınırlı olması belki sevindirici bir gelişme olabilir. Devletimiz tarafından özellikle ithal ara maddelerin Türkiye'de üretilmesinin desteklenmesi önemlidir. Sektör analizlerinin yapılması, hangi ürünler üretilmeli, neler yapılmalı gibi başlıkların belirlenmesi gereklidir."