Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2017 yılının ikinci çeyrek dönemine ilişkin milli gelir verilerini 12 Eylül’de açıklayacak. Bu sayfalarda uzun süredir TÜİK’in milli gelir verilerini açıklamasından önce öncü göstergelere bakarak ekonomik büyümenin kaç çıkabileceği konusundaki tahminlerimizi paylaşıyoruz.
DR. ORHAN KARACA
okaraca@ekonomist.com.tr
Aynı şeyi yine yapacağız ama bu konuda işimizin eskisi kadar kolay olmadığını belirtelim. Çünkü öncü göstergeler ile TÜİK’in aralık ayında yayınlamaya başladığı 2009 baz yıllı yeni milli gelir serisindeki büyüme arasındaki korelasyon, 1998 baz yıllı eski milli gelir serisindeki büyüme ile olduğu kadar güçlü değil.
Bu durum ilk çeyrekte büyümenin tahmin ettiğimizden yüksek çıkmasına neden olmuştu. Tahminimiz ilk çeyrekte büyümenin yüzde 2-3 arasında çıkacağı yönündeyken gerçekleşme yüzde 5’i bulmuştu.
TÜKETİM DAHA İYİ
Esasında ilk çeyrekte dış talebin, kamu harcamalarının ve yatırımların büyümeye katkısı aşağı yukarı düşündüğümüz gibi çıkmıştı. Ancak öncü göstergelerin oldukça zayıfladığını düşündürdüğü hanehalkı tüketim harcamalarındaki durum öyle çıkmamıştı. Bu da büyük ölçüde öncü göstergelerden takip edemediğimiz dayanıksız tüketim malı harcamalarındaki artıştan kaynaklanmıştı.
İkinci çeyrek döneme ilişkin öncü göstergeler hanehalkı tüketimi açısından daha iyi bir tabloya işaret ediyor. İlk çeyrekte yüzde 9,2 gerileyen reel tüketim malı ithalatında bu kez yüzde 4,6 artış var. Üç çeyrek dönemdir düşüşte olan reel perakende satışlarda da bu kez yüzde 0,5 gibi düşük bir oranda da olsa artış yaşandı.
Sadece kartlı alışverişlere da-yanan bir gösterge olan reel ETTE tüketim endeksinde kötüye gidiş gözleniyor. Bu tablo ikinci çeyrekte hane halkı tüketiminden büyümeye yine önemli bir katkı gelmiş olabileceği sinyalini veriyor.
İhracatın ilk çeyrekte yeniden yükselişe geçmesi büyümeye önemli katkıda bulunmuştu. İhracatta ikinci çeyrekteki durum daha da iyi görünüyor. İlk çeyrekte yüzde 7,2 olan reel mal ve hizmet ihracatındaki artış ikinci çeyrekte yüzde 9,2’yi buldu. İhracat ikinci çeyrekte büyümeye ilk çeyrektekinden biraz daha fazla katkıda bulunmuş olabilir.
Öte yandan ikinci çeyrekte kamu tüketiminin de ekonomik büyümeye yine destek vermiş olabileceğini düşünüyoruz. Her ne kadar kamu tüketimindeki gelişmeleri takip edebileceğimiz iyi bir gösterge yoksa da bütçedeki dev açığın devam etmesi bu yönde sinyal veriyor.
YATIRIM DAHA KÖTÜ
Yatırımlarda ise ikinci çeyrekteki durum ilk çeyrektekinden daha kötü gibi görünüyor. Makine ve teçhizat yatırımlarında durum zaten uzun süredir kötü ama inşaat yatırımları durumu kurtarıyordu. İlk çeyrekte yüzde 16,3 düşüş gösteren reel yatırım malı ithalatının ikinci çeyrekte de yüzde 22,9 düşmesi, bu dönemde makine ve teçhizat yatırımlarındadurumun daha da kötüleştiğine işaret ediyor.
Üstelik bu kez inşaat yatırımları da teklemişe benziyor. İlk çeyrekte yüzde 18,2 olan iskana açılan daire sayısındaki artışın ikinci çeyrekte yüzde 0,9’a gerilemesi bu yönde sinyal veriyor.
Esasında elimizde öncü gösterge olarak bir de sanayi üretimi var. Daha geçen yıla kadar en önemli öncü göstergemiz buydu. Eski milli gelir serisindeki büyümeyle sanayi üretimindeki değişim arasındaki korelasyon oldukça güçlüydü. Ancak yeni milli gelir serisindeki büyümeyle olan korelasyon o kadar güçlü değil.
Nitekim ilk çeyrekte sanayi üretimi sadece yüzde 1,7 artarken ekonomideki büyüme yüzde 5’i buldu. Sanayi üretimindeki artış ikinci çeyrekte de çok zayıf oldu ve yüzde 2,1’de kaldı. Ancak yukarıda bahsettiğimiz diğer öncü göstergelere bakılırsa, ikinci çeyrekte de ekonomideki büyümenin sanayi üretimindeki artışın üzerinde çıkması ihtimali var.
Bütün bu bilgileri bir arada değerlendirdiğimizde ikinci çeyrekte ekonomik büyümenin yüzde 4-5 arasında çıkması makul görünüyor. Ancak yine de yanılma payının yüksek olduğunu belirtmek gerekiyor. TÜİK, başta sanayi üretimi olmak üzere, öncü göstergeleri yeni milli gelir serisiyle uyumlu hale getirene kadar da böyle olacak.