İhracatçılar, dört ülkeyi yakın markaja aldı. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı İsmail Gülle, Meksika, Çin, Rusya ve Hindistan'a odaklandıklarını söylüyor. Gülle, dört yılda Türkiye'nin dünyada en çok ihracat yapan 30 ülke içinde yer alacağını belirtiyor.
SİBEL ATİK
satik@ekonomist.com.tr
Son dönemde iç talepte yaşanan zayıflama ihracatı daha fazla ön plana çıkarıyor. Geçen yıl 168 milyar dolar olan ihracat için bu yıl 182 milyar dolarlık hedef var. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı İsmail Gülle, ekonomi yönetiminin odak noktasında ihracatın yer aldığını aktarıyor.
Bu noktada Ticaret Bakanlığı'nın işaret ettiği yeni rotalara odaklandıklarını söyleyen Gülle, Meksika, Çin, Rusya ve Hindistan'ın yer aldığı dört ülkeyi yakın markaja aldıklarını ifade ediyor.
Gülle, bu ülkelerin pazar büyüklüğü, kişi başına düşen milli gelir ve talepte önemli potansiyele sahip olduklarını kaydediyor. Bu ülkelere yönelik girişimlerle dört yıllık süreçte dünyada en çok ihracat yapan 30 ülke içinde yer almayı istediklerini de belirtiyor.
Türkiye ekonomisinin bugünkü zorlu koşullarında gözler ihracatta. Bu yıl ihracatta nasıl bir gelir beklentisi var? Yıl sonu öngörünüz nedir?
2019 hem küresel ekonomide hem de ülkemizin ekonomi gündeminde odak noktasına ihracatın ve ihracat politikalarının alındığı bir yıl olarak geçiyor.
Ekonomi yönetimimizce açıklanan Yeni Ekonomi Programı ve 11'inci Kalkınma Planı'nda, ihracatın sürdürülebilir kalkınma açısından önemine vurgu yapılarak, üretimden hizmetlere kadar ihracat temelli bir senaryo oluşturulmuş durumda. Bu doğrultuda yıl sonu hedefimizi 182 milyar dolar olarak belirledik. Bu hedefe ulaşmak ve 2023 için belirlediğimiz 226,6 milyar doları geçmek en kritik önceliğimiz.
Peki ekonomideki küçülme ve ithalattaki düşüşle gelen dış ticaret fazlası var. Bu durum büyüme sürecinde nasıl korunacak?
Haziran ayında aylık bazda 548 milyon dolar olarak gerçekleşen cari işlemler fazlası söz konusu. Son 17 yılda ilk kez fazla verdiğimizi görüyoruz. Bu fazlada ihracatın da ciddi payı bulunuyor.
Nitekim, birinci çeyrek büyümede ihracatın sağladığı 9,4 puanlık katkı bunun en net göstergesidir. 2001'de küresel ticaretten aldığı binde 51'lik oranla en çok ihracat yapan 35'inci ülke olan, 2018'de binde 87 ile sırasını 31'inciliğe yükselten ülkemizi 2023'te binde 96 ile ilk 30 ülke arasına yükseltmek en büyük gayemiz. Şu anki seyirde bu hedefleri tutturmamız gayet makul görünüyor.
İhracatçıların gündeminde hangi yeni rotalar olacak?
Biz bu süreçte açıklanan İhracat Ana Planı ve TİM çatısı altında hazırladığımız hedef pazar ve sektörel analizlerle, Ticaret Bakanlığı koordinasyonunda ihracatçılara yeni kanallar açmaya, ihracatın kılavuzluğunu üstlenmeye devam edeceğiz.
TİM olarak bizler artık hedef ülkelerimizi belirlerken, tüm teknik ve akademik verileri bir araya getirerek ihracatçılarımızı potansiyeli olan pazarlara yöneltebilecek raporlarla yön çiziyoruz. Elbette bu hafta Ticaret Bakanlığı'nın açıkladığı İhracat Ana Planı'nın çıktılarını vakit kaybetmeden değerlendireceğiz. 27 sektörle bir araya gelerek yaptığımız ortak akıl toplantıları ve çalıştaylarının sonuçlarıyla bakanlığın açıkladığı plan doğrultusunda sektör bazlı strateji ve eylem planları oluşturacağız.
Bir yandan AB'ye ihracat devam ederken, diğer yandan alternatif pazarlarda büyümek için nasıl bir strateji sunacaksınız?
Somut veriler üzerinden çizilmiş bir projeksiyonla ihracat stratejimizi uzun vadede de ileriye taşıyacak bir omurga üzerinde yoğun bir şekilde çalışıyoruz.
Kamuoyuna duyurduğumuz "İhracat 2019 Raporu" ile dünyada en çok ithalatı yapılan ilk 200 ürün üzerinden yaptığımız araştırmada, Türkiye'nin karşılaştırmalı üstünlüğe sahip olduğu 47 ürünü saptadık. Bu ürünlerin pazar payı sahibi olmadığı ülkeler üzerine çalıştık. Toplam bin 472 üründe Türk ihraç ürünlerinin karşılaştırmalı üstünlüğe sahip olduğunu ortaya çıkardık.
Türkiye ihracatta hangi alanlarda üstün?
Sektörel bazda baktığımızda, kimyevi maddelerde 38, otomotivde 33, hazır giyimde 31 ve çelik sektöründe 27 kalem üründe karşılaştırmalı üstünlüğe sahibiz. Avantajlı olduğumuz ürünlerin sahip olduğu potansiyeli incelediğimizde ise 200 ürün için yaptığımız çalışmada 62 farklı ülkede karşılaştırmalı üstünlüğe sahip olduğumuzu gördük. Bu araştırmamız ülke bazlı araştırmalar konusunda bizlere yeni yollar gösterdi.
Önümüzdeki dönemde Türkiye ihracatçıları AB dışındaki hangi pazarlara yoğunlaşacak?
Küresel ticarette son dönemde yaşanan konjonktürel değişim AB'nin ihracatımızın geleceği anlamında bazı risklere işaret ettiğini gösterdi. Gümrük Birliği'ne taraf olmamız nedeniyle, bugün AB'nin üçüncü ülkelerle yaptığı ikili ve bölgesel anlaşmalar, bu ülkelerle ticaretimizde gümrük tarifeleri anlamında dezavantajlı konuma düşmemize yol açtı.
AB iç pazarında ise Gümrük Birliği'nin ilk kurgulanan yapısı gereği halen lojistik sorunlar, hizmetler ve vize gibi konularda Türkiye'nin tüm sorumluluklarını yerine getirmesine rağmen, AB tarafının adım atmadığını görüyoruz.
Diğer taraftan Gümrük Birliği'nin güncellenmesi konusundaki girişimlerimiz de AB tarafından sürüncemede bırakılmış durumda. Dolayısıyla pazar çeşitliliğimizi arttırma ihtiyacımız her geçen gün daha çok önem kazanıyor.
Bu anlamda da Ticaret Bakanlığı'nın belirlediği dört hedef ülkeyi TİM olarak bizler de öncelikli hedef pazarlarımız olarak ele alıyoruz. Bu ülkeler Meksika, Çin, Rusya ve Hindistan.
Bu pazarlarda nasıl bir stratejiyle ilerlenecek?
Bu ülkeler hem ikili ticarette açık verdiğimiz hem de pazar büyüklüğü, kişi başına düşen milli gelir ve talep anlamında potansiyel barındıran ülkeler. Bu yüzden bu ülkelere yönelik çalışmalarımızı daha da arttırdık. Örneğin Çin, Hindistan ve Meksika nezdinde bu yılın ilk altı ayında ticaret heyetleri, alım heyetleri ve fuar katılımları faaliyetlerimizi yoğunlaştırdık.
Rusya ile ticaretimizde basitleştirilmiş gümrük hattı kuruldu. Böylece ikili ticaretimizde ihracat işlemleri anlamında ihracatçılarımıza ciddi kolaylıklar sağlıyoruz. Diğer taraftan, Çin'in başlattığı Türkiye'yi de kapsayan Kuşak Yol projesi, ticaretin gelecekte şekillenmesi adına büyük bir potansiyel taşıyor.
"SAVUNMA VE HAVACILIKTA POTANSİYEL YÜKSEK"
"Sektörel bazda baktığımızda, 2018 yılında 46 dolarlık birim fiyatıyla öne çıkan savunma ve havacılık sektörü ihracatında büyük bir potansiyel görüyoruz. Sektörün 6,7 milyar dolar seviyelerinde olan cirosunun 2023 yılına kadar 27 milyar dolara, 2 milyar dolar seviyelerinde olan ihracatının ise 10 milyar dolar seviyelerine çıkmasını bekliyoruz.
Bu artış aynı zamanda toplam ihracatımızdaki katma değer ve teknoloji yoğunluğunu da pozitif etkileyecektir. Hazır giyimde ise kilogram başına 14,4 olan değeri de yükseltmek gerekiyor. Amacımız, otomotiv, elektrik-elektronik ve makine sektörlerinde de ihracatımızın teknolojik yoğunluğunu arttırarak bunun sonucunu katma değer olarak alabilmek olmalı."