İhracatı zorlamak yerine yurtdışında üreteceğiz

03 Nisan 2016
Orman ürünlerinde dünyanın 10 büyük üreticisinden biri olan Yıldızlar Yatırım Holding, yurtdışında üretim atağına geçiyor. Yıldızlar Yatırım Holding icra Kurulu Başkanı Hakkı Yıldız, hammadde sıkıntısı olan ürünlerde ihracatı zorlamak yerine yerinde üretime yönelmek gerektiğini söylüyor. Yıldız, “Rusya’da üç fabrika kuracağız. İran ve Afrika’da tesis için çalışmalara başladık” diyor.

ARAM EKİN DURAN
eduran@ekonomist.com.tr

Türkiye’nin en büyük ağaç sanayicilerinden biri olan Yıldız Entegre’yi bünyesinde bulunduran Yıldızlar Yatırım Holding, Türkiye’de faaliyette olan dört fabrikasının ardından yurtdışında üretim atağına geçiyor. Orman ürünleri alanında dünyanın 10 büyük üreticisinden biri olan ve geçen yıl 3,7 milyar TL ciroya ulaşan Yıldızlar, önümüzdeki beş yılda başta Romanya ve Rusya olmak üzere Hırvatistan, Iran ve Afrika’da 10’a yakın fabrika kuracak.

Ekonomist’e konuşan Yıldızlar Yatırım Holding İcra Kurulu Başkanı Hakkı Yıldız, Türk sanayicisinin hammadde sıkıntısı yaşadığı sektörlerde ihracat yapmak için ısrarcı olmaması gerektiğini söylüyor. Yıldız, “Yani hammaddeyi al, nakliye öde buraya getir, sonra işle ve tekrar nakliye ödeyerek bu ülkelere geri gönder. Bu durum sürdürülebilir değil. Bu nedenle hammadde sıkıntısı çeken sektörlerimizin yerinde üretim yapması lazım. Bu Afrika ise Afrika, Rusya ise Rusya” diyor. Hakkı Yıldız’a yönelttiğimiz sorular ve aldığımız yanıtlar şöyle:

Geçen yıl ekonomi açısından pek parlak bir yıl olmadı. Siz 2015’i nasıl geçirdiniz?
Biz 2015’i yüzde 15 büyüme ile tamamladık. Yıldızlar Grubu için kafi bir büyüme miydi? Hayır. Ama geçen yıl iki seçim olduğunu hesaba katarsanız, kendi grubumuz için bu sonuçtan memnunuz. 2016’da çıtayı bir miktar daha yukarı çıkarmayı planlıyoruz. 2014’te 3,3 milyar TL ciroya ulaşmıştık. 2015’te ise 3,7 milyar TL civarı bir sonuç çıkıyor.
2016 yılı için nasıl bir büyüme stratejisi izleyeceksiniz?

Biz 2016 ve sonrası için yurtdışı yatırımlarımıza ağırlık vermeyi planlıyoruz. ABD’de Kuzey Karolina’da bir tesisimiz var. Romanya’da bir fabrika kurmaya başladık. Grup için küçük bir ölçek ama coğrafi gelişmeye baktığımızda, öncelikle Romanya ve Rusya, ardından Hırvatistan, Afrika ve İran’a açılım yapacağız. Özellikle ağaç grubunda bu bölgelerde büyümek istiyoruz. Romanya’daki yatırımımız başladı. Şu an dünya üretiminde 10’uncu sırada yer alıyoruz. Bu yatırımlar tamamlandığında kapasite olarak yedinci sırada yer alacağız.

Peki Rusya ile siyasi ve ticari ilişkilerin koptuğu bu dönemde, bu ülkede nasıl yatırım yapacaksınız?
Biz uçak krizinden önce yatırım kararı almış ve harekete geçmiştik. Arazimiz ve makine parkımız hazır. Ancak uçak krizi ile birlikte biraz beklemeye aldık. Oradaki yerel yöneticiler bir süre beklememizi tavsiye ettiler. Ama ısrarlıyız, çünkü vazgeçemeyeceğimiz bir bölge ve pazar. Hammadde, ucuz ulaşım ve nüfus özelliklerini alt alta koyduğumuzda, Rusya kimsenin vazgeçemeyeceği bir lokasyon. Tabii eski Sovyet Cumhuriyetlerini de bu kapsamda değerlendiriyoruz. Bundan sonra ilişkilerin düzeleceğine dair dedikodu çıkması bile yatırımımızın yolunu açacaktır diye düşünüyorum.

Rusya’daki yatırımınızın ölçeği ne olacak?
Rusya’da ilk fabrikamız Moskova’nın 170 kilometre doğusunda olacak. 200 milyon Euro’ya mal olacak. Birkaç yıl içinde Rusya’daki fabrika sayımızı üçe çıkaracağız. İkinci fabrikamızı Doğu Rusya’ya, üçüncü fabrikamızı ise Güney Rusya’ya kurmayı planlıyoruz. Rusya, coğrafi olarak çok büyük olduğu için tek bir noktadan tüm ülkeye hitap etmek mümkün olmuyor. Dolayısıyla toplamda Rusya’ya yaklaşık 600 milyon Euro’yu geçen bir yatırım yapacağız.

Romanya’da fabrika sayısını artırmayı planlıyor musunuz?
Elbette orada da tek faz bir yatırım düşünmüyoruz. Hem kıta Avrupası hem de Kuzey Afrika pazarlarına hitap etmek amacıyla, oradaki altyapımızı zaman içinde yeni tesisler kurmak üzerine oluşturuyoruz. Romanya’da 450 bin metrekarelik bir alana sahibiz. Kapalı alanı birinci fazda 120 bin metrekarelik bir alana sahipken, ikinci fazda 80 bin metrekarelik bir alana sahibiz. Bizim için ikinci bir yatırım olacak. Birinci yatırımımız MDF, ikincisi ise 2018 yılının birinci yarısı başlayıp 2019 yılının birinci fazında tamamlanması düşünülen sunta olacak.

Büyüklüğü ne olacak?
Bu yatırım 200 bin metrekarelik bir alanı kapsıyor. Birinci faz yatırımımızın 150 milyon Euro, ikinci faz yatırımın ise 80-85 milyon Euro olduğunu söyleyebilirim. MDF üretildikten sonra diğer ürünlerimizin üretimi de başlayacaktır. O ürünlerin MDF ihtiyacını Türkiye’den getirerek parke altlarına denemeler gerçekleştireceğiz. Zamandan da tasarruf etmiş olacağız.

Yatırımların finansmanı nasıl olacak?
Yatırımların tamamını kendi paranızla gerçekleştirmenin çok doğru bir yöntem olduğu söylenemez. Biz de bütün yatırımcılar gibi ucuz finansman kaynağı sağladık. Alman Hermes sigorta şirketi bizim projemizin yüzde 95’ine çok düşük faizli kredi desteği sağlıyor. Firmanın asıl amacının aslında Alman yatırımcıları desteklemek olduğu söylenebilir. Bu yatırımımızda makinalarımızı Almanya'dan temin ettik. Ayrıca Türkiye'de çalıştığımız Yapı Kredi iyi bir banka, onların önderliğinde Unicredit ile çalışmaya başladık. Hermes de bu projeyi destekledi. Hermes, Unicredit'e “Yıldız bu projeyi ödemezse biz yüzde 95'ini ödeyeceğiz” garantisini veriyor.

2015 sonu itibariyle cironuzun ne kadarı ihracattan geliyor?
Bizim toplam ciro içerisinde ihracat rakamımız düşük. 3,7 milyar TL’lik ciro içinde 150 milyon TL gibi bir ihracat var. Lakin bizim ürünlerimiz mobilyanın hammaddesi. Dolayısıyla mobilya ihracatını da hesaba katarak baktığımızda, toplamda 250 milyonluk bir yurtdışı satışımız oluyor diyebilirim. Belki yanlış anlaşılacak ama ben hammadde kaynakları kısıtlı olan Türkiye gibi bir ülkede ihracatı çok zorlamanın anlamsız olduğunu düşünüyorum.

Neden?

Hammadde kaynaklarına lokalde ulaşmamız çok mümkün olmuyor. Miktarlar az. Biz de Rusya’dan, ABD’den hammadde ithal edip, sonra bu ülkelere bunları geri satmaya çalışıyoruz. Yani hammaddeyi al, nakliye öde buraya getir, sonra işle ve tekrar nakliye ödeyerek bu ülkelere geri gönder. Bu durum sürdürülebilir değil. Bu nedenle hammadde sıkıntısı çeken sektörlerimizin yerinde üretim yapması lazım. Bu Afrika ise Afrika, Rusya ise Rusya. Ürün gamına göre bakıp kime hangi ülke kaynakları uyuyorsa o yöne bakması lazım.


Türkiye uzun süredir ihracata dayalı bir büyüme modeli uygulamaya çalışıyor. İhracatçılar bu sözlerinizden alınmaz mı?

Ben bir Türk yatırımcısıyım, Türk vatandaşıyım. Şirketimin merkezi Türkiye. Yurtdışında bir yatırım yapsam da elde edeceğim kârı getireceğim yer Türkiye. Dolayısıyla ihracatı yapabili-yorsak yapalım. Ama ülkedeki yatırım yurtdışındaki yatırıma göre daha az katma değer yaratacaksa, o zaman yurtdışına gitmek lazım.

Batı ambargosunun kalkması ile İran pazarı da dünyaya açılmış oldu. Sizin İran ile ilgili planlarınız var mı?
Biz İran’da şirketimizi ‘Yıldız Entegre İran’ adıyla yedi yıl önce kurduk, Kurduktan sonraki dönemde ambargonun şiddeti arttı. Rusya’da olduğu gibi İran tesisimiz için de makine siparişlerini verdik. Fakat bankacılık ve finanstaki kısıtlamalar bizi zorladı. Bu nedenle orada aldığımız siparişleri Türkiye’ye çevirdik. Dolayısıyla biz İran’da MDF tesisi kurmak için 2009’da harekete geçmiştik. O gün için nasip değilmiş, bugün kaldığımız yerden devam edeceğiz.

İran şu an çok ilgi gören ve hızla rekabetçiliği artacak bir pazar. Bu ülkede nasıl bir strateji izleyeceksiniz?
İran bizim sektör açısından hammaddede bizden daha da sıkıntılı bir ülke. Bu yüzden İran’daki talebi karşılamak için Afrika’nın doğu sahillerini kullanacağız. Bu bölge, aynı zamanda tüketimi de olabilecek bir lokasyon. Afrika’da bir açılım yaparak, hem Afrika’yı hem de İran’ı besleyebilir miyiz diye düşünüyoruz.

O  zaman yakın zamanda İran’da bir fabrika yatırımı yapmayacaksınız, öyle mi?
Şöyle söyleyeyim. Yakın zaman ile kastınız örneğin üç yıl ise bu sürede mutlaka o bölgede fabrika kuracağız. Ama fabrikayı İran’a mı kurmak lazım, yoksa hammadde sıkıntısı olmayan Afrika’ya kurup o hinterlandı beslemek mi lazım, şu an bu fizibiliteyi irdeliyoruz.

Afrika’da hangi ülkelere yatırım yapmayı planlıyorsunuz?
Afrika’da yatırım yapılabilecek ülkeler belli. Doğu sahiline kolay ulaşılabilecek Mozambik, Etiyopya var. Bu ülkeler üzerine çalışıyoruz. İran üzerine de çalışıyoruz. Tüm koşulları ve fırsatları ortaya koyup kararımızı ona göre vereceğiz.

Tüm bu yatırımlar sonrasında, önümüzdeki beş yılda cironuzda yurtdışı üretimin payını ne kadar artırmayı hedefliyorsunuz?
Hedefimiz yurtiçi üretim kadar yurtdışı üretime ulaşmak. Grubumuzun şu anda 3,7 milyar TL’lik cirosunun yaklaşık 2,2 milyar TL’si ağaç grubundan geliyor. Bir bu kadar da yurtdışında üretim yapmayı planlıyoruz. Bu da grup cirosunu yüzde 70 artırmak anlamına geliyor.


Hem Türkiye hem de çevre bölgeler ağır bir konjonktürden geçiyor. Sizin bu dönemde Ortadoğu satışlarında dramatik bir farklılık yaşandı mı?

Hayır, yaşandığını söyleyemem. Ama bu yaşanmayacağı anlamına gelmiyor. Zaten problem aslında daha batıda. Türkiye’yi de kapsayan ve Avrupa’ya sirayet eden bir terör var son zamanda. Türkiye’nin Ortadoğu’da, Kör-fez’de potansiyel olarak ihracat yapacağı ülkelerde bu problem yok. Dolayısıyla ben bu dönemde herkesin düşündüğünün aksine, Ortadoğu’ya daha çok ihracat yapılabileceğini düşünüyorum.