Başlık tanıdık gelebilir. Çünkü, geçen yıl da özel Almanak sayısının editör köşesinde bu başlığı kullanmıştım. 2019 yılı, 2018 gibi mali piyasaların çalkalandığı, kasvetli günlerin yaşandığı bir yıl olmadı. Fakat parlak olduğu da söylenemez.
TALAT YEŞİLOĞLU
tyesil@ekonomist.com.tr
Birincisi hukuk… Hukuk alanında maalesef ne Türkiye’de yaşayanları, ne de yatırım için gelmek isteyenlerin gönlünü rahatlatan, “Yetersiz de olsa iyi gelişmeler var” dedirtecek pek bir gelişme olduğu söylenemez.
Bu da hem yerli hem de yabancı yatırımcı için olumlu bir izlenim bırakmadı. Yılın üçüncü çeyreğine ilişkin büyüme rakamlarının ayrıntılarında görüleceği gibi, özel yatırımlar küçülmeye devam ediyor.
Küçülmede, sadece iç pazardaki daralmanın değil, hukuk alanındaki gelişmelerin önemli bir yer tuttuğu yadsınamaz. AKP’den kopup yeni parti kurma hazırlıkları yürüten, ekonomi yönetiminin eski patronu Ali Babacan’ın da hukuk alanındaki yetersizliği ifade edenler arasına katıldığını anımsatmak isterim.
İkincisi insan kaynağı… Farkında mısınız bilemiyorum ama sadece kamu kesiminde değil artık özel sektörde de insan kaynağındaki kalite düşüklüğü ciddi bir şekilde fark edilmeye başlandı.
İnsan kaynaklarındaki zayıflama, şirketlerin hizmet kalitesine, mali performanslarına da yansıyor. Üniversiteleri temsilen televizyon ekranlarına çıkan, yurtdışında bir tane bile bilimsel yayını olmayan akademisyenlerin konuşma içerikleri, “Bizim üniversitedeki gençlerimiz kime emanet?” sorusunun daha sıkça sorulmasına yol açıyor.
Yetişmiş insan gücümüzü kaybetmeye devam ediyoruz. Geçen yıl yine bu köşede, bu kaybı engellemenin yolunu bulmamız gerektiğini ifade etmiştim. Aynen tekrarlıyorum. Entelektüel sermaye, en değerlisidir.
Dünyada da en büyük ihtiyaçtır. Yemeksepeti’nin kurucusu sevgili Nevzat Aydın’a zamanını en çok neye ayırdığı sorulduğunda, tereddütsüz bir şekilde “insan kaynaklarına” yanıtını duyacaksınız. Yeteneklerinizin farkına varın ve iyi koruyun. Yarın geç olmadan…
Umut…
Umut olmadan yaşam olmaz. Tabii ki, umutluyum, iyimserim ve oyunda kalma stratejisinin yılmaz bir savunucusuyum. Dünyada Türkiye’yi yoracak çok sayıda gelişme sayabiliriz.
ABD başkanlık seçimi, ambargo tehdidi, AB ile Suriyeli göçmenlere yardım fonuna indirgenen ilişkiler, Çin ile ABD’nin ticaret savaşı, Brexit, korumacılık gibi çok sayıda gelişmeyi sayabiliriz. Ama bu durum bizi yıldırmamalı.
Bence tehditlere değil, fırsat olabilecek çok sayıda gelişmeye odaklanmak gerekiyor. Yeni yıl ile birlikte bu gelişmeleri daha çok sizleri aktarıyor olacağız…
Yeni yılınızı kutluyor, pozitif enerjinin yükseldiği bir yıl olmasını diliyorum…