TALİP YILMAZ
tyilmaz@ekonomist.com.tr
2018'e olumlu bir havada giren global piyasalar ocak ayında yatırımcısının yüzünü güldürdü. Şubat ayı başında ise ABD Merkez Bankası'nın (FED) 2018 yılında dört kez 25 baz puan faiz artışı yapabileceği beklentisinin öne çıkmaya başlaması özellikle ABD piyasalarında dalgalanmaya yol açtı.
Gelişmekte olan piyasalar da bundan sınırlı da olsa etkilendi. Döviz kurları, faiz seviyeleri ve hisse senedi piyasaları arasındaki korelasyonun bozulduğu ve oynaklığın yükseldiği bir ortamda, uzmanlarca kısa vadeli tahmin yapmanın güçlüğüne değiniliyor. Jeopolitik riskleri büyük ölçüde fiyatlayan Türkiye piyasaları da dünyaya paralel bir seyir izliyor. TL'nin güçlenmesine ve faizlerin yükselmesine rağmen, Borsa İstanbul da yükselmeye çalışıyor.
PORTFÖYDE DEĞİŞİM
Piyasalardaki pozitif havada değişiklik eğilimi olan bu ortamda aracı kuruluş ve portföy yönetim şirketlerinin CEO'larının portföy önerilerini aldık, dolar/TL'deki beklentilerini sorduk. Öncelikle şunu belirtelim.
Ocak ayında da benzer bir çalışma yapmıştık ve bir ayda portföy önerilerinde önemli değişiklikler olduğunu gözlemledik. Son bir aydaki portföy önerisi değişiminden çıkan en kritik başlık, 'hisse azalt, TL mevduat artır' oldu.
Portföy dağılımı konusunda görüş veren 13 CEO'dan aldığımız yanıtlara göre hisse oranı yüzde 36,3'ten yüzde 29,2'ye çekilirken, TL mevduat oranı yüzde 20,4'ten yüzde 26,2 seviyesine çıkarıldı. Portföylerde dolar ve Euro'dan olan döviz sepeti yüzde 20 seviyelerinde öneriliyor. Devlet tahvili ve özel sektör tahvilinin payında ise küçük de olsa artış olduğu gözleniyor.
FİNANSÇI CEO'LAR NE DİYOR?
Yapılan değerlendirmelere bakıldığında, ankete katılan 13 CEO'nun tamamının portföyünde hisse önerisi bulunduğu görülüyor. 13 CEO'dan sadece Turkish Yatırım Genel Müdürü Dr. Berra Doğaner mevduat önerisi yapmıyor.
Doğaner, faiz tarafında ağırlığı tahvil ve ÖST'ye veriyor. Berra Doğaner, "Enflasyondaki baz etkili geri çekilmenin etkisinin faizlerde görülmesini beklediğimizden ve mevcut faiz seviyelerinin fırsat yarattığını düşündüğümüzden portföylerde yüzde 30'luk kısmın sabit getirili menkul kıymetlerde (SGMK) değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz" diyor. Yine Doğaner, yüzde 50 ile hisse ağırlığını en yüksek tutan isim.
Tabloları görmek için görsellere tıklayın.
"Çarpanların tarihi düşük seviyede olmasıyla bankacılık sektörü, havayolu taşımacılığı ve demir-çelik sektörüne yönelik olumlu görüşlerimiz sürüyor" diyen Doğaner, çimento sektörünü de beğeniyor.
Kapital FX Genel Müdürü İbrahim Ethem Eren, uzun vadeli hisse önerisi yaptıktan sonra, hisseleri dirençten almamak konusunda dikkatli olunması gerektiği uyarısını yapıyor.
Hisse bir düzeltme yapmış ve yukarı trendini bozmamışsa yeni alım yapılabileceği görüşünde olan Eren, "Dövizde Euro ve İngiliz Sterlini daha tercih edilir olabilir, eşit ağırlıklı olarak paylaşım yapılabilir. Bildiğimiz korelasyonların bozulduğu bir ortamda da nakit ve mevduatı yatırım aracı olarak değerlendirmenin daha faydalı olacağını düşünmekteyim" diye konuşuyor.
RİSKLERİ DENGELEMELİ
Hisse senetlerinde mali sektörün ve temettü beklentisi yüksek hisselerin ağırlığını bir miktar düşüren Deniz Portföy, hisse oranını yüzde 25'e çekmiş durumda. Genel hisse oranının bileşik endeks yüzde 10 kaybederse tekrar yüzde 35-40 seviyelerine çıkarılmasını tavsiye eden Deniz Portföy Genel Müdürü Fatih Arabacıoğlu, "Dolar bazında 2013-2017 düşüş trendinin yüzde 50 düzeltme seviyesi referans noktamız ve temel olarak da şirketlerin bilanço hedefleriyle uyumlu bir fiyatlamaya karşılık geliyor.
Bu şu an BIST-100 için 130.000 civarı yıllık hedef anlamına gelir" diyor. Gedik Yatırım Genel Müdürü Metin Ayışık, hisse senedi piyasasında görülebilecek dalgalanmalarda portföy getirisini dengeli seviyelerde tutabilmek maksadıyla sabit getirili menkul kıymet tutulmasını tavsiye ediyor.
Ayışık, "Hisse senedi pozisyonu kaynaklı risklerin dağıtılabilmesi ile FED kaynaklı beklentilerin doları destekleme potansiyelini göz önünde bulundurarak portföy içinde yüzde 15 dolar/ TL ile yüzde 5 altın (TL) taşınması da yerinde olacaktır. Portföyün toplam getirisine ek katkı hedefiyle yüzde 5 civarında bir ağırlıkla yurtdışı menkul kıymet veya emtia taşınması da düşünülebilir" diye konuşuyor.
DÖVİZDE NE BEKLENİYOR?
Gelişmiş ülke tahvillerinde gözlenen yükseliş, jeopolitik konular, şubat ayı başında küresel piyasalarda artan oynaklık, yıla başlarken görece güçlü seyir izlemesi beklenen TL'nin kazanımlarını sınırlayan etkenler olarak öne çıktı. USD/TL kuru, yılın ilk iki ayında ağırlıklı olarak 3.73-3.83 bandında hareket etti. Dolar halen küresel piyasalarda zayıf. Ancak bir yandan da FED'in kritik FOMC toplantısının olduğu 20 Mart tarihi yaklaşıyor.
Bu tarihte olası faiz artırımları ve bu yıl kaç kez faiz artışı olabileceği yönündeki sinyaller yakından izlenecek. Finans şirketlerinin CEO'larının mayıs başına kadar olan sürede Dolar/TL için ağırlıklı beklentisi 3,70-3,90 bandında. Bu aralığın altına çekilme bekleyenler de var. dolar kurunun 3,90 TL üstünü hatta 4,00 seviyesini kırabileceğini
söyleyenler de bulunuyor.
Bugün gelinen noktada dolar/TL için en olumlu görüş bildiren CEO olan Garanti Yatırım Genel Müdürü Zeki Şen, dolar /TL kuru zirve seviyelerden gerilemiş olsa da G10/TL çaprazları, TL/GOÜ çaprazları ve reel efektif döviz kurunun bulunduğu seviyelerin TL'nin ne denli ucuz olduğunu gösterdiğini söylüyor.
Şen, "Manşet enflasyonda ocak ayında kaydedilen gerileme ve TCMB'nin sıkı likidite politikasını bir süre daha koruyacağına işaret eden iletişimi değerlendirilince, TL'nin kısa vadede hafif değer kazanabileceği beklentisindeyiz" diyor. Zeki Şen, bu çerçevede, USD/TL kurunun ilk çeyrekte 3,70'in altına gerileyebileceği yönündeki görüşünü koruyor.
Kurda yükseliş eğiliminin devamını bekleyen isimlerden IKON Menkul Genel Müdürü Engin Kuru enflasyonist görünümdeki bozulmaya dikkat çekerken, Prim Menkul Yönetim Kurulu Üyesi TunÇ Kertmen ise makro göstergelerdeki olumsuzluklar üzerinde duruyor.