Merkez Bankası'nın Para Politikası Kurulu (PPK), 2019 yılının üçüncü toplantısını geçen hafta yaptı. Bu toplantıdan para politikası faizinin sabit tutulması kararı çıktı. Böylece Merkez Bankası'nın bir hafta vadeli repo borç verme faizi yüzde 24 seviyesinde kaldı.
DR. ORHAN KARACA
okaraca@ekonomist.com.tr
Esasında PPK toplantısından çıkan faiz kararı beklentilere uygun. Son zamanlarda faiz indirimi gündemde olmasına rağmen ekonomik kamuoyunda pek kimsenin bu toplantıdan bu yönde bir karar çıkması gibi bir beklentisi yoktu.
Faizde artış olasılığı ise zaten hiç gündemde değil. Ancak buna rağmen PPK kararının açıklanmasından sonra döviz kurlarında bir miktar yükseliş oldu. Karar öncesinde 5,90 TL'nin altında olan dolar kuru karar sonrasında bu seviyenin üzerine çıktı.
Yapılan değerlendirmeler bunun önceki faiz kararı metinlerinde yer alan "ihtiyaç duyulması halinde ilave parasal sıkılaştırma yapılabilecektir" ibaresinin bu kez metinden çıkarılmasından kaynaklandığı yönünde. Bu ibarenin metinden çıkarılmasının bir sonraki PPK toplantısında faiz indirimi yapılmasına hazırlık olduğu ve bunun da piyasalar tarafından pek hoş karşılanmadığı ifade ediliyor.
FAİZ VE ENFLASYON
Bize kalırsa bu görüş çok da temelsiz gibi görünmüyor. PPK'nın bir sonraki toplantısı 12 Haziran'da yapılacak. O zamana kadar nisan ve mayıs aylarının enflasyon verileri belli olacak ve kağıt üzerinde bu aylarda enflasyonda düşüş yaşanması ihtimali var.
Bu olasılığın kağıt üzerinde kalmayıp hayata geçmesi halinde 12 Haziran'daki PPK toplantısından gerçekten faiz indirimi kararı çıkabilir. Ancak bu olasılığın hayata geçmesi bize biraz zor gibi görünüyor.
Nisan ve mayıs aylarında enflasyonda düşüş yaşanması ihtimali "baz etkisi "nden kaynaklanıyor. Geçen yıl nisan ve mayıs aylarında enflasyon oranları "mevsim normalleri"nin (son 10 yılın ortalaması) epey üzerindeydi.
Eğer bu yıl bu aylarda mevsim normallerine yakın enflasyon oranları çıkarsa, mart ayı sonu itibariyle halen yüzde 19,7 düzeyinde bulunan yıllık tüketici enflasyonu mayıs ayı sonunda yüzde 18'in altına inebilir. Bu da faiz indirimine dünden hazır gibi görünen Merkez Bankası'na bunu yapma fırsatını verebilir.
Esasında kağıt üzerinde haziran ayında enflasyonda çok daha büyük bir düşüş yaşanması ihtimali var. Bizim yılbaşında yaptığımız hesaplar, aylık enflasyon oranlarının hep mevsim normalleri dolayında çıkması halinde haziran ayında yıllık tüketici enflasyonunun yüzde 15 dolayına inebileceğini gösteriyordu.
Çünkü geçen yıl haziran ayında kur etkisiyle enflasyonda sıçrama yaşanmıştı. İş sadece baz etkisine kalsa, eylül ayında yıllık tüketici enflasyonunun yüzde 10'un altına inmesi bile mümkün görünüyor. Geçen yıl eylül ayında kur etkisiyle yaşanan sıçrama bu yıl böyle bir olasılığa kapı açıyor.
BİRAZ SABIR LAZIM
Bu olasılık gerçekten hayata geçerse Merkez Bankası önümüzdeki aylarda çok daha sert faiz indirimleri yapabilir. Aslına bakılırsa enflasyon gerçekten bu kadar düşerse bunun hiçbir sakıncası da olmaz.
Ancak maalesef gerçek hayatta işler kağıt üzerinde olduğu gibi gitmiyor. Üstelik Merkez Bankası'nın daha dereyi görmeden paçaları sıvaması işlerin kağıt üzerindeki gibi gitmemesinin önemli nedenlerinden birini oluşturuyor.
Hem iç siyasette hem de yurtdışı ilişkilerde gerginlikler bir türlü sona ermediğinden para politikasındaki her zamansız gevşeme döviz kurlarında yükselişe yol açıyor. Bu kur artışları da fiyatlara yansıyarak enflasyonun düşmesine engel oluyor. Bu nedenle Merkez Bankası'nın sabırlı davranıp para politikasını sıkı tutması gerekiyor.