TALAT YEŞİLOĞLU
tyesil@ekonomist.com.tr
Hatta, poliçe sahibi şirketin genel müdürü, bunu anlattığımda “Seni reklam filmlerimizde oynatalım” demişti.
Bireysel Emeklilik Sistemi’nin (BES) fiilen devreye girdiği 2003’ten bu yana hem benim hem de eşimin emeklilik planı var. Hiçbir ayı aksatmadan ödemeye devam ediyorum. Sağlığım, işim ve gelirim elverdiği ölçüde 56 yaşıma kadar da ödemeye kararlıyım.
‘Gönüllü’ BES, ciddi bir büyüklüğe ulaştı. Yönetilen fon tutarı 67 milyar lirayı aştı. Şu anda ekonominin büyüklüğü içinde rakamlar yüzdesel olarak küçük gelebilir ama dört yıl içinde rakamın neredeyse üçe katlandığını anımsatmak isterim.
1 Ocak tarihinden bu yana da ‘Otomatik Katılım’ başladı. Belirli takvim doğrultusunda özel sektör ve kamu çalışanları, sistemin bir parçası haline geliyor. Ayrılmak isteyen de hemen ayrılık dilekçesini verebiliyor. Burada ezberci takılmadan analiz yapmakta fayda görüyorum.
Birincisi, tüm ücretlilerin tasarruf yapmaya ihtiyacı var. Gerçekçi olalım, ‘ben dahil’ emeklilere maaş ödeyen SGK’nın bu yıl hükümetten 115 milyar lira destek alacağı hesaplanıyor. Tabii hesap tutarsa! Hükümetin tüm kamu için yatırım bütçesinin toplam 123 milyar lira olduğunu düşünürsek, SGK açıklarına karşılık hükümet desteğinin ne kadar büyük bir önem taşıdığı ortaya çıkar. Gerçekçi olalım ve bu tablonun sürdürülebilir olmadığını kabul edelim.
İkincisi, BES fonlarının getiri düzeyleri büyük bir tartışma konusu. Anımsanacağı gibi, 2015’te Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, fon getirilerine karşılık portföy yönetim şirketlerine sert eleştiriler getirmişti.
Asgari 11 yıl üzerine yapılması gereken hesapların 6-8 aylık getiriler üzerine yapılması, doğal olarak eksik çıkarımların yolunu açar. Son beş yıllık getiri analizine bakıldığında getiri oranlarının fena olmadığı ortaya çıkar.
Getiriyle ilgili küçük bir notum var: BES portföyünün ciddi bir bölümü tahvil/bonoda. Getirisi belli olan bu enstrümana yatırım yaparak paranızı değil büyütmek, bazen enflasyon karşısında bile korumak mümkün olmuyor. Her yaş grubunun yüksek risk almasını önermek tabii ki mümkün değil. Ancak, 23 yaşındaki bir katılımcının bütün portföyünü tahvile yatırmasının da bir anlamı olmadığını paylaşmam gerekiyor.
Üçüncüsü, iletişim eksikliği. Hükümetin otomatik katılım için tarihte ısrar etmesi ve işveren katkı payının olmaması, sistemin eksik yanını oluşturuyor. Sistemden hemen çıkanların ciddi bir bölümünde “Hükümet paramıza el koyacak” inancı varsa, bunun temel nedeni iletişim eksikliğidir.
Ben kişisel olarak BES’in savunucusuyum ve gelecekte sosyal ve ekonomik olarak bize büyük bir katkı yapacağına inancımı koruyorum. Lütfen Talip’in hazırladığı kapak haberini okuyup sistemde kalıp kalmamaya karar verin.
Gençlerimizin 19 Mayıs Bayramı’m kutluyorum...