DR. ORHAN KARACA
okaraca@ekonomist.com.tr
Bu yıl nisan ayındaki tüketici enflasyonu geçen yılki seviyesinin yarısında kalınca aynı ayda yıllık enflasyonda da önemli bir düşüş yaşandı.
Mart ayında yüzde 11,86 düzeyinde bulunan yıllık tüketici enflasyonu nisan ayında yüzde 10,94 seviyesine indi.
ROTANIN NERESİNDEYİZ?
Aylık enflasyon oranlarındaki "mevsim normalleri"ne (son 10 yılın ortalaması) dayanarak yılbaşında çizdiğimiz rota nisan ayında yüzde 11,8 dolayında yıllık tüketici enflasyonuna işaret ediyordu. Gerçekleşme bundan 0,9 puan daha düşük bir seviyede oldu.
Ocak ayında tam yılbaşında çizdiğimiz rotaya uygun çıkan yıllık tüketici enflasyonu, şubat ayında bu rotadan 0,3, mart ayında ise 0,5 puan aşağıya doğru sapmıştı. Yıllık tüketici enflasyonu nisan ayında rotadan biraz daha aşağıya doğru sapınca tek haneli yıllık enflasyon da menzile girmiş oldu.
Yılbaşında çizdiğimiz rota yıllık tüketici enflasyonunun temmuz ayında yüzde 10 dolayına gerileyeceğine ve yılın ikinci yarısında da bu civarda seyredeceğine işaret ediyordu.
Mevsim normallerine dayanan o rotaya göre yıllık tüketici enflasyonu bu yıl tek haneyi görmeyecek ve 2020'yi yüzde 10 dolayında kapatacak gibiydi. Ancak son üç ayda rotada yaşanan sapmadan sonra artık bu yıl tek haneli enflasyona ulaşmak mümkün görünüyor.
Yılın kalan döneminde aylık enflasyon oranları hep mevsim normalleri dolayında çıkarsa, yıllık tüketici enflasyonu temmuz ayında yüzde 10'un altına inebilir. Bu durumda 2020 yılı ise yüzde 9 dolayında yıllık tüketici enflasyonuyla kapanabilir.
Bizim yılbaşında yıllık tüketici enflasyonuna çizdiğimiz rota bu yıl ekonomide enflasyonu etkileyen faktörler
açısından olağanüstü gelişmeler olmayacağı varsayımına dayanıyordu. Oysa herhalde sizin de farkında olduğunuz gibi son birkaç aydır hiç de normal bir dönemde değiliz.
Geçen yılın sonlarında Çin'de ortaya çıkan ve bu yılın başlarında dünyaya yayılmaya başlayan koronavirüs salgını küresel ekonomiyi olduğu gibi Türkiye ekonomisini de derinden etkiliyor. Bu etkiler şu anda enflasyonu aşağı çekecek yönde çalışıyor.
Ocak ayında 63,65 dolar olan Brent petrolün ortalama varil fiyatı, koronavirüs salgınının küresel ekonomiyi resesyona sokması ve petrole olan talebi aşağı çekmesiyle, mart ayında 32,01 dolara ve nisan ayında 18,38 dolara indi. Petrol fiyatlarındaki bu düşüş ise akaryakıt fiyatlarını aşağı çekerek Türkiye'de son iki ayda enflasyonun düşmesinde büyük rol oynadı.
Öte yandan koronavirüs krizinin iç talebi aşağı çekmesi de enflasyonu düşürücü yönde etki yapıyor. Bu dönemde döviz kurlarının hızla yükselmesi ise enflasyonu olumsuz etkileyen bir gelişme oldu. Ancak döviz kurlarındaki bu yükseliş şimdilik petrol fiyatlarındaki düşüşün enflasyon üzerindeki olumlu etkisini ortadan kaldıracak boyutta değil gibi görünüyor.
GELECEĞE BAKIŞ
Bu olağanüstü gelişmelerin yılın geri kalanında nasıl seyredeceğini tam olarak bilmiyoruz. Şimdilik enflasyonu düşürücü etkilerin ağır basmaya devam etmesi ihtimali daha yüksek gibi görünüyor.
Ancak döviz kurlarındaki yükseliş sürerse durum değişebilir. Ayrıca Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) son dönemde kontrolsüz bir şekilde parasal genişlemeye gittiğinin gözlenmesi de enflasyonun geleceği açısından pek iyiye işaret etmiyor.
Ancak TCMB bu konuda iyimser gibi. TCMB, 2020'nin ikinci Enflasyon Raporu'nu 30 Nisan'da yayınladı. Bu raporda 2020 yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 8,2'den yüzde 7,4'e indirdi. 2021 yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 5,4'te tutarken, 2022 yılında enflasyonda yüzde 5'lik hedefe ulaşılacağı öngörüsünü de yineledi.