DR. ORHAN KARACA
okaraca@ekonomist.com.tr
12 aylık ya da bir başka deyişle yıllık enflasyon hesabından bu negatif oran çıkıp da yerine çok büyük bir pozitif oran girince doğal olarak orada da bir sıçrama yaşandı. Mayıs ayında yüzde 12,15 düzeyinde olan yıllık tüketici enflasyonu haziran ayında yüzde 15,39'u buldu.
KUR ARTTI BÖYLE OLDU
Esasında "mevsim normalleri"ne (son 10 yılın ortalaması) bakılırsa haziran ayında negatif enflasyonla karşılaşmamız gerekirdi. Tüketici enflasyonunda haziran ayı mevsim normalleri yüzde -0,24 olarak hesaplanıyor.
Geçen yıl haziran ayı enflasyonu bu mevsim normallerine çok yakın gerçekleşmişti. Tabii mart ayında döviz kurlarında başlayan yükseliş nedeniyle bu yıl haziran ayında yine negatif enflasyon bekleyen hiç kimse yoktu.
Bu kur etkisi yüzünden nisan ve mayıs aylarından sonra haziran ayında da enflasyonda ciddi bir yükseliş yaşanacağı önceden belliydi. Ancak ekonomik kamuoyundaki haziran ayı tüketici enflasyonu beklentisi yine de nispeten ılımlı bir düzeyde ve yüzde 1,3 dolayında bulunuyordu. Oysa gerçekleşme bunun iki katını buldu.
Bu da döviz kurlarındaki artışın fiyatlama davranışlarında yarattığı bozulmanın sanılandan da vahim olduğunu gösteriyor. Fiyatlama davranışlarındaki bozulma enflasyonun genele yayılmasına neden oluyor. Nitekim haziran ayında TÜFE'deki 12 temel harcama grubundan dokuzunda fiyat artışlarının hem geçen yılın aynı ayındaki seviyesini hem de mevsim normallerini çok aştığı görülüyor.
Yıllık tüketici enflasyonu daha mart ayında yüzde 10,23 düzeyindeydi. Son kur artışı enflasyona öyle bir darbe vurdu ki yıllık tüketici enflasyonu üç ayda yüzde 50 yükseldi. Bu yükseliş nisan ayında 0,61 puanla başlamıştı.
Mayıs ayındaki yükseliş 1,30 puan olurken, haziran ayındaki yükseliş ise 3,24 puanı buldu. Böylece yıllık tüketici enflasyonu 2003=100 bazlı endeksin tarihindeki en yüksek seviyeyi gördü.
Yıllık tüketici enflasyonunun bundan önceki en yüksek seviyesi ise 1994=100 bazlı endekse göre ölçülmüş olan Aralık 2003'teki yüzde 18,4'tü. Yani son yükselişle enflasyonda 15 yıl öncesine geri dönmüş olduk.
İşin kötüsü, enflasyondaki yükseliş önümüzdeki aylarda da sürecek gibi görünüyor. İşler böyle gitmeye devam ederse yıllık tüketici enflasyonu birkaç ay içinde yüzde 17'yi bulabilir. 2018 yılını da bu civarlarda bir yerlerde kapatabilir.
Üstelik, önümüzdeki aylarda kötüye gidişin durması ve aylık enflasyon oranlarının hep mevsim normalleri dolayında çıkması bile fazla bir iyileştirme getirmiyor. Yaptığımız hesaplar, böyle bir durumda dahi 2018 yılının yüzde 14 dolayı gibi yüksek bir tüketici enflasyonuyla kapanacağını gösteriyor.
İŞ İŞTEN GEÇTİ Mİ?
Açıkçası, son yıllarda enflasyonla mücadelede öyle bir boşvermişlik durumu vardı ki bir gün işlerin bu noktaya geleceği belliydi. Yüzde 5'lik hedefi zaten çoktan unutan Merkez Bankası, son dönemde enflasyonun çift haneye yükselmesine bile tepki vermemeye başlamıştı.
Bu köşenin sürekli okurları, bu nedenle son dönemde sık sık enflasyonda ipin ucunun elden kaçması tehlikesine dikkat çektiğimizi bilir. Maalesef şimdi bu tehlike gerçekleşiyor gibi görünüyor.
Enflasyonu buradan yeniden tek haneye düşürmek de pek kolay olmayacağa benziyor. Bunun için ya çok ciddi bir resesyon yaşanması ya da artık para politikasının tavizsiz bir şekilde uygulanması gerekiyor.