Enflasyon beklenenden de kötüye gidiyor

08 Ekim 2018
Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) enflasyonu eylül ayında yüzde 6,30 olarak gerçekleşti. Ekonomik kamuoyundaki yüzde 3,5 dolayındaki beklentileri neredeyse ikiye katlayan bu oran 2003=100 bazlı endeksin tarihindeki en yüksek aylık enflasyon olarak tarihe geçti.

DR. ORHAN KARACA
okaraca@ekonomist.com.tr

Bu endekste bundan önceki en yüksek aylık enflasyon Ekim 2011'de yüzde 3,27 ile görülmüştü. Bundan daha yüksek aylık enflasyon oranlarını en son 2001 krizi sırasında görmüştük.

Yıllık enflasyonun oldukça yüksek çift haneli seviyelerde seyrettiği 1990'lı yıllarda ise bu yükseklikteki aylık enflasyon oranlarına rastlamak sıradan bir şeydi.

Merkez Bankası'nın yıl sonu enflasyon hedefi uzun yıllardan bu yana yüzde 5 seviyesinde bulunuyor. Bir yılda ulaşılması hedeflenen enflasyondan daha fazlası bir ayda gerçekleşince yıllık enflasyonda da büyük bir sıçrama yaşandı. Ağustos ayında yüzde 17,90 düzeyinde olan yıllık tüketici enflasyonu eylül ayında yüzde 24,52'ye çıktı.

2003=100 bazlı endeksin tarihinde yıllık tüketici enflasyonu da daha önce hiç bu düzeylere çıkmamıştı. Yıllık tüketici enflasyonunun bundan daha yüksek olduğu son ay ise yüzde 25,3 ile 2003'ün aralık ayıydı.

Tüketici enflasyonunda işler böyleyken Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) enflasyonunda durum daha da kötü. Eylül ayında ÜFE enflasyonu yüzde 10,88'i buldu. Bu da ağustos ayında yüzde 32,13 seviyesinde bulunan yıllık ÜFE enflasyonunu eylül ayında yüzde 46,15'e taşıdı. ÜFE enflasyonu da bu seviyesiyle 1990'lı yılları hatırlatan bir görünüm sundu.

NEDEN BÖYLE OLDU?
Enflasyonda nisan ayından beri yükseliş var ama eylül ayında bu yükseliş iyice gemi azıya almış durumda. Bunun nedeni de malum. Döviz kurlarında ağustos ayında yaşanan büyük sıçramanın dalga dalga fiyatlara yansıması enflasyonu hızla yukarıya itiyor.

Üretimde çok fazla ithal girdi kullandığımız için döviz kurlarındaki sıçrama maliyetleri de zıplattı. Bu maliyet artışları da ister istemez fiyatlara yansıtılıyor. Bu yansıma üretici fiyatlarında daha hızlı olurken tüketici fiyatlarında biraz daha yavaş gerçekleşiyor.

Ancak döviz kurlarındaki ve dolayısıyla maliyetlerdeki artış o kadar yüksek ki işletmelerin bunu tüketiciye yansıtmadan ayakta kalması pek mümkün değil.

Bu nedenle de rekabetin en yoğun olduğu sektörlerde bile tüketici fiyatlarında da artış oluyor. Önce üretici fiyatlarında gerçekleşen artış bir süre sonra tüketici fiyatlarına da yansıyor.

İşte bu durum tüketici enflasyonundaki yükselişin hala sonuna gelmediğimizi düşündürüyor. Çünkü yıllık üretici enflasyonu ile tüketici enflasyonu arasında 21 puandan fazla fark var.

Elbette bu farkın tamamen kapanması yani yıllık tüketici enflasyonunun ille de üretici enflasyonunun bulunduğu seviyeye kadar yükselmesi şart değil. Ancak aradaki farkın azalması beklenebilir.

Yani hükümetin geçen ay yayınladığı Yeni Ekonomi Programı'ndaki (YEP) bu yıl sonuna ilişkin yüzde 20,8'lik tüketici enflasyonu tahmini şimdiden tarih oldu denilebilir. Bu arada üretici enflasyonundaki yükseliş durmazsa tüketici enflasyonunda işler çok daha kötüye de gidebilir.



GÖZLER YİNE MERKEZ'DE
Merkez Bankası, 13 Eylül'deki Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında politika faizini 625 baz puanlık büyük bir artışla yüzde 17,75'ten yüzde 24'e çıkarmıştı.

Bu faiz artışıyla da döviz kurlarındaki yükselişi frenlemeyi başarmıştı. Ancak yıllık tüketici enflasyonu eylül ayında yüzde 24,52'ye çıkınca para politikası faizi yine enflasyonun altında kalmış oldu.

Bu da Merkez Bankası'ndan yeni bir faiz artışı beklentisini gündeme getirdi. Gelecek PPK toplantısı 25 Ekim'de yapılacak.
O zamana kadar finansal piyasalar bu toplantıdan çıkacak karara ilişkin beklentilerle yön bulacak gibi görünüyor.

Tabii 12 Ekim'deki Rahip Brunson davasından çıkacak karar da finansal piyasalar açısından önem taşıyor.