Türkiye iş dünyasının 2024'teki en önemli beklentisinin enflasyonun düşürülmesi olduğunu vurgulayan TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Sönmez, "KOBİ'lerin yüksek enflasyonla mücadelesine yönelik politikalar daha etkin şekilde uygulanmalı" diyor.
24 Aralık 2023 - 06 Ocak 2024 tarihli sayıdan
Türkiye iş dünyası 2024 yılına enflasyonla mücadelede başarı kazanılması umuduyla giriyor. Özellikle Anadolu'da faaliyet gösteren KOBİ'ler için bir yandan son iki yılda yaşanan maliyet artışları diğer yandan finansmana ulaşamama sorunu, yakıcı bir hal almış durumda.
Çatısı altında 26 bölgesel, dört sektörel olmak üzere 30 federasyon, 331 üye dernek üzerinden 60 bini aşkın şirket bulunduran Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Başkanı Süleyman Sönmez ile iş dünyasının 2024 beklentilerini konuştuk. Sorularımız ve aldığımız yanılar şöyle:
Son iki yıldır Türkiye ekonomisi yüksek enflasyon sürecinden geçiyor. Ekonominin belkemiği olan KOBİ'ler bu süreçten nasıl etkileniyor? 2023 yılı KOBİ'ler açısından nasıl geçti?
Sadece KOBİ'lerimizin ve iş dünyamızın değil aynı zamanda ülkemizin de en önemli gündemi ve önceliği enflasyondur. İki yılı aşkın süredir devam eden yüksek enflasyon nedeniyle girdi maliyetleri artan KOBİ'ler, fiyat davranışlarını belirlerken zorlanıyor. İşletme sermayesi ihtiyacı iki-üç kat arttı. 2023 yılının 2022'den farkı ise işletme gelirlerinin ve ihracatın da yavaşlaması oldu.
Mevcut tablo, 2024'ün ikinci yarısından önce enflasyonda görece düşük seviyelere inilemeyeceğine işaret ediyor. KOBİ'lerin yüksek enflasyondan olumsuz etkilenmesini azaltmak için hiç vakit kaybetmeden enflasyonla mücadeleye yönelik politikalar daha etkin şekilde uygulanmalı, KOBİ'lere yönelik destek programları artırılmalı ve KOBİ'lerin maliyetlerini düşürecek önlemler alınmalı.
Ortaya çıkan veriler, son dönemde özellikle Anadolu'daki şirketlerin ihracatta ve istihdamda kan kaybı yaşadığını gösteriyor. Bu dönemde özsermayeleri ile ayakta durmakta zorlanan şirketler kredi olanaklarına ulaşabiliyorlar mı?
TÜRKONFED olarak her çeyrekte düzenlediğimiz Finansmana Erişim Anketimizin 2023 yılı üçüncü çeyrek sonuçlarına göre işletmelerin yüzde 70'i finansmana erişimde zorlanıyor. Kredi alma süreçlerinde yaşanan sorunlar ile başvuruların reddedilme veya geri çekilme oranları yükseldi; sorun yaşamayanların oranı yalnızca yüzde 14.
İşletmeler kendi kaynakları yerine tedarikçiler ve diğer finansman kaynaklarına daha fazla yönelse de finansman ihtiyaçlarını tam olarak karşılayamıyor. KGF kredileri ve ihracat kredi destekleri ise işletmeler için yeterli desteği sağlayamıyor. Önümüzdeki döneme ilişkin finansmana erişim beklentileri de genellikle zorlukların devam edeceği yönünde.
Yeni ekonomi yönetiminin enflasyonla mücadelede başarılı olup olmayacağı büyük merak konusu. Siz 2024'te Türkiye ekonomisinde ne tür gelişmeler bekliyorsunuz?
Enflasyonla mücadeledeki başarı sadece enflasyonun düşmesiyle değil, aynı zamanda sürdürülebilir bir ekonomik büyüme ve işsizlik oranının azalmasıyla da ölçülmeli ve bu konularda soru işaretleri devam ediyor. İç ve dış faktörler nedeniyle ekonomimiz son yıllarda çeşitli zorluklarla karşılaştı. Döviz kurlarındaki dalgalanmalar, yüksek enflasyon ve ekonomik belirsizlik gibi sorunlar devam ediyor.
Bu nedenle yeni ekonomi yönetiminin, güçlü ve tutarlı bir ekonomi politikası oluşturması ve bu politikaları uygulamada kararlı olması gerekiyor. Tek başına para ve maliye politikalarıyla enflasyon-faiz-döviz kuru sarmalından kurtulmamız zor.
Bunun için ekonomik ve yapısal reformları hayata geçirmek gerekiyor. 2024 yılında sıkı para politikası ve küresel ekonomik gelişmelere bağlı olarak büyümede yavaşlama öngörülüyor. Bu durum ihracatımızı ve turizm gelirlerimizi olumsuz etkileyebilir. Bu ortamda sağlam ekonomik politikaların ve yapısal reformların hayata geçirilmesi, enflasyonun kontrol altına alınması ve ekonomik istikrarın sağlanması için önem arz ediyor.
Başta KOBİ'ler olmak üzere şirketlerin 'yeşil dönüşüm' gündemi önemini koruyor mu? Devrimsel dönüşüm için sizce şirketlere ne tür destekler verilmeli?
Avrupa Yeşil Mutabakatı ve yeşil dönüşüm süreci orta ve uzun vadede Türkiye'nin üretimi ve ihracatını hem olumlu hem de olumsuz yönde etkileyebilir. Olumlu etkilere bakacak olursak, Türkiye'nin yeşil dönüşümde bir üretim ve ihracat üssü haline gelme potansiyeli bulunuyor. Öte yandan bu geçiş, bazı sektörlerde üretim maliyetlerini artırabilir ve rekabet gücünü azaltabilir.
KOBİ'lerin AYM çerçevesine uyum sağlamaları ve bu süreçte verimliliklerini artırabilmeleri ise dijitalleşme ve yeşil dönüşümü bir arada
götürmelerine bağlı. Ancak işletme sermayesi bulmakta zorlanan iş dünyasının yeşil veya dijital dönüşüm yatırımlarına kaynak ayırabilmesi, özellikle KOBİ'ler açısından oldukça zor. Bu nedenle başta imalat sanayisindeki firmalar olmak üzere KOBİ'lerin dijital teknoloji ve sistem uygulama yatırımları kapsamlı programlar çerçevesinde desteklenmeli.
Şirketler için bir diğer hayati konu da dijitalleşme süreci... Türkiye'deki KOBİ'ler dijitalleşme sürecinin neresinde? Eksikler ve fırsatlar neler?
Gerek bizim yaptığımız gerekse ulusal ve uluslararası düzeyde yapılan araştırmalar, KOBİ'lerimizin modern dijital teknolojiler bir yana henüz geleneksel dijital araçları kullanmaktan da uzak olduğunu gösteriyor. OECD ve AB ülkelerindeki KOBİ'lerin dijitalleşmesi ile kıyasladığımızda hep son sıralarda yer alıyoruz. Bu gelecek için çok kaygı verici çünkü dijitalleşmeye ayak uyduramayan şirketlerin yurt dışında rekabet etme potansiyeli giderek düşüyor.
Bu durum ülkemizin ihracat payını artırmasının, orta gelir tuzağını aşmasının, toplam faktör verimliliğine yönelik sorunların üstesinden gelmesinin önündeki en büyük engellerden biri. Bu nedenle KOBİ'lerin dijitalleşmesinin önündeki en büyük engeller olan teknik rehberlik ve finansman sorunlarına yönelik çözümler üretmeliyiz. Biz de TÜRKONFED olarak altı yıldır sürdürdüğümüz Dijital Anadolu projemiz ile KOBİ'lerin dijitalleşme yolculuğuna rehberlik ediyoruz.
Siz TÜRKONFED olarak 2024'te kendinize nasıl bir ajanda oluşturdunuz? En çok odaklanacağınız alanlar neler olacak?
Ülkemizin ikinci yüzyılın gerektirdiği, teknoloji ve verimlilik temelli, yüksek katma değerli üretimi gerçekleştirecek, iyi eğitilmiş iş gücünde geriye düşmemesi gerekiyor. Bunun için de özgürlükçü, yenilikçi, teknolojiyle bütünleşik bir eğitim sistemi reformuna ihtiyacımız var. Biz de TÜRKONFED olarak 2024 yılı için ana çalışma alanlarımızdan birini orta eğitim tuzağı olarak belirledik.
Orta gelir tuzağı ve orta demokrasi tuzağından sonra orta eğitim tuzağı raporumuzu da hazırlayarak, 2024 yılı içinde kamuoyuyla paylaşacağız. Bununla birlikte eğitimden kadına, KOBİ'lerimizden gençlere, ülkemizin ikinci yüzyıl kalkınmasına destek verecek ve değer yaratacak kapasite geliştirme programlarımızı, eğitimlerimizi ve teknik desteklerimizi sürdüreceğiz.
“TOKİ deprem bölgesinde fabrika da yapmalı”
“Deprem bölgesinin yeniden inşası için yapılacak harcamaların 2024 yılında yoğunlaşacağını görüyoruz. Deprem bölgesinin yeniden toparlanma sürecinde tarım, imalat ve inşaat sektörleri ön plana çıkacaktır. Bölgedeki firmaların ve bölge dışından gelecek yatırımları teşvik eden uygulamaların genişletilmesi doğru sonuçlar yaratabilir.
Diğer yandan iş gücünün bölgeye geri dönüşü için teşvik ve desteklerin yanı sıra barınma, sağlık ve eğitim olmak üzere üç temel hizmetin üzerine daha yoğun bir şekilde eğilmeliyiz. Bölgede kamu desteklerinin yanı sıra özel sektör yatırımları da çok önemli. Bankacılık ve finans sektörü, iş dünyasının işletme sermayesi ve yeni yatırımlar yapması için gerekli finansmanı yaratamıyor.
Böyle dönemlerde kapsamlı KGF kredilerinin önemi daha da net anlaşılıyor. Depremden en çok etkilenen bölgelerde üretim tesislerinin ve iş yerlerinin kaybedilmesi büyük bir sorun. Bu noktada TOKİ'nin sadece konut değil, doğrudan fabrika ve atölye inşaatını gündeme alması bir çözüm olabilir.”