Anadolu Grubu ve TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Tuncay Özilhan, Cumhuriyetin ikinci yüzyılında uzun vadeli öngörülebilirliği sağlayacak kurumlara ve kurallara ihtiyaç olduğunu belirterek, "İkinci yüzyılda eğitim en önemli meselemiz olmalı" diyor.
29 Ekim -11 Kasım 2023 tarihli sayıdan
İş dünyasının duayen ismi ve Cumhuriyetin ilk sanayi girişimlerinden biri olan Anadolu Grubu'nun yönetim kurulu başkanı ve aynı zamanda TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Tuncay Özilhan, 73 yıllık kurumun lideri olarak Cumhuriyetin ikinci yüzyılına dair beklentilerini Ekonomist'e anlattı.
Türkiye ekonomisinin güçlü bir şekilde geleceğe ilerleyebilmesi için makroeko-nomik istikrarın sağlanması gerektiğini söyleyen Tuncay Özilhan, bunun da yapısal reformların doğru yapılması ve yatırımı artırmak için uzun vadeli öngörülebilirliği sağlayacak kurumlara ve kurallara dayalı bir ekonomi yönetimi ve girişimci ekosistemi sağlamaktan geçtiğine vurgu yapıyor.
İkinci yüzyılda eğitimin en önemli meselemiz olması gerektiğini kaydeden Özilhan'a sorularımız ve aldığımız yanıtlar şöyle:
29 Ekim'de 100. yılını kutlamaya hazırlanan Türkiye Cumhuriyetinin sanayileşme ve üretim yolcuğunda bugün geldiği noktayı değerlendirir misiniz?
Türkiye Cumhuriyetinin ikinci yüzyılına girerken, geçen yüzyıllık dönemde yaşadığımız ekonomik ve sosyal dönüşümün ülkemize kazandırdıkları geleceğe daha güçlü bir şekilde bakabilmemizi sağlıyor.
Kaynak dağılımının piyasa ekonomisi ile düzenlenmesi, kurallara dayalı liberal dünya düzeninin bir parçası olmak bugün ülkemizin vazgeçilmez bir unsuru olarak dünyayla entegrasyonumuza katkı sağlıyor.
Demokratikleşme, hukukun üstünlüğü, toplumsal cinsiyet eşitliği ve eğitim reformu gibi kritik konular ikinci yüzyıla girerken hepimizin en önemli konuları arasında yer alıyor. Sorunları kolaylıkla aşabilmemizin yolu Türkiye'nin her alandaki çalışmalarında ve yönetim anlayışında bu temel değerler etrafında birlikte hareket edilebilmesinden geçiyor. Ülkemizin istikametinin daha da belirgin olmasını böylece sağlayabilir, bunu tüm dünyaya gösterebiliriz.
Cumhuriyetin Türkiye ekonomi ve ticaretine katkıları neler oldu?
Cumhuriyetimiz, 100. yılını geride bırakan yolculuğunda her alanda çok önemli bir yol kat ederken, kuruluş günlerinden başlayarak sanayileşme ve üretim alanında önemli adımlar attı. Biz, hem ülkemizin ilk nesil sanayicilerinden kurucularımız Kamil Yazıcı ve İzzet Özilhan'ın yaptığı girişimlerle hem de Cumhuriyetimizin 100 yılının 73 yılına tanıklık eden varlığımızla bu kazanımları yakından biliyoruz.
Geleceğe güvenle ilerlemek, her alanda istikrarı yakalamak, büyümeyi sürdürülebilir kılmak; üretmek ve üretken olmaktan geçiyor. Geleceğin dünyası; yeni teknolojilere ve inovasyona yatırımı olmazsa olmaz kabul edenlerin, en yaratıcı fikirleri, iş modellerini üretenlerin dünyası olacak.
Yerli ve milli üretimi hem üreticiler hem de devlet olarak her zaman desteklemeye devam etmeli, stratejik önceliklerimiz arasında yer vermeliyiz. Her alanda üretime önem vermek, sanayiye, tarıma ve ülke ekonomimizin sürdürülebilirliğini destekleyecek her alana yatırım yapmak durumundayız.
Sizce Türkiye yeni dönemde global ekonomide nasıl daha güçlü yer alır? İkinci yüzyıl vizyon ve stratejisi ne olmalı?
Türkiye ekonomisinin güçlü bir şekilde geleceğe ilerleyebilmesi makroekonomik istikrarın sağlanmasından, yapısal reformların doğru yapılmasından ve yatırımı artırmak için uzun vadeli öngörülebilirliği sağlayacak kurumlara ve kurallara dayalı bir ekonomi yönetimi ve girişimci ekosistemi sağlamaktan geçiyor.
Yaşadığımız küreselleşme çağında ekonomik büyüme ve refah artışı, dünya ekonomisi ile nasıl entegre olduğumuzla da yakından ilişkilidir. Türkiye'nin küresel politikada ne şekilde yer aldığı da ekonomik performansını etkiliyor. Ülkelerin dış politikası ve yer aldıkları uluslararası ittifaklar, benimsedikleri ekonomik çerçeve ve iç politikada geçerli olan norm ve değerlerle uyum içinde olmalıdır.
Türkiye dış politikasını hiç şüphesiz kendi menfaatleri doğrultusunda belirlemeli, hem bölge ülkeleriyle hem de küresel güçlerle ilişkilerini ilkeler ve kurumsal yapılar üzerinde geliştirmelidir. Jeopolitik gerilimlerin arttığı, küresel dengelerin hassas olduğu günümüzde, Türkiye açısından demokratik ülkeler arasında yer almak önemlidir.
Türkiye Cumhuriyetinin ikinci yüzyılı için sizce ekonomik ve sosyal anlamda hangi adımlar atılmalı?
Dünya, özellikle teknoloji, dijitalleşme ve sürdürülebilirlik konuları ekseninde çok büyük bir dönüşümyaşıyor. İnovasyonlar iş yapış ve yaşam şekillerimizi değiştirip geliştirirken, çevresel sürdürülebilirlik, sosyal fayda, kurumsal yönetişim gibi konular en büyük önceliğimiz olmaya başladı. Dünyayı geleceğe taşıyan dijitalleşme ve yeşil dönüşüm projelerinin içinde her zaman yer almalı ve stratejilerimizi bu yönde geliştirmeliyiz.
Eğitim en önemli meselemiz olmalı. Değişim, dönüşüm, gelişim ve üretken olmak dediğimizde geleceğimizi belirleyecek etkenlerin arasında eğitim öne çıkıyor. Eğitim sistemlerini geliştirmek ve hem mevcut hem de gelecek nesillere her türlü yeniliğe ve gelişime adapte olmalarını sağlayacak yetkinlikler kazandırmak, her geçen gün büyük önem kazanıyor.
Cumhuriyet döneminde doğup gelişen Anadolu Grubu'nun ikinci yüzyıl hedefleri nedir?
Temelleri 1950 yılında atılan Anadolu Grubu, Cumhuriyetin 100 yıllık tarihinin dörtte üçüne şahitlik etmiş, Cumhuriyet'le birlikte büyümüş dev bir yapı. Bugün 19 ülkede 80'e yakın şirket, 86 üretim tesisi, altı AR-GE merkezi ve 95 bin çalışan ile yedi farklı sektörde faaliyet gösteriyoruz.
Rakamsal verilerimiz, üretim gücümüz, geliştirdiğimiz ve içinde yer aldığımız projelerle Türkiye Cumhuriyetinin ve ekonomisinin en büyük itici güçlerinden biri konumundayız. AB InBev, The Coca-Cola Company, Faber-Castell, Isuzu, Kia, Honda, Honda Marine, Kohler, Johns Hopkins Medicine gibi alanlarında dünyanın önde gelen isimleri olan markalar ve şirketler tarafından tercih edilen uluslararası bir iş ortağı olarak ülkemizi uluslararası alanda en iyi şekilde temsil etmeye çalışıyoruz.
Bizleri bugüne taşıyan süreçte, Atatürk'ün Cumhurbaşkanlığı'na da tanıklık etmiş olan kurucularımız Kamil Yazıcı ve İzzet Özilhan, Cumhuriyet ilkelerini her daim kendilerine yol haritası olarak belirlediler. Ulu önder Atatürk'ün "en büyük hazine" olarak adlandırdığı Anadolu'yu odağımıza alarak toplumumuza, Anadolu insanına daha iyisini sunma hedefleri, bugün bizlere yol gösteren kurucu felsefe ve değerlerimize şekil verdi.
Cumhuriyet ilkeleri ile aynı çizgide şekillenen değerlerimiz bizler için her zaman bir kılavuz görevi gördü ve görmeye devam edecek.