Türkiye ekonomisi 2017’nin üçüncü çeyreğinde adeta uçtu. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre, üçüncü çeyrekte reel gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 11,1 artış gösterdi.
DR. ORHAN KARACA
okaraca@ekonomist.com.tr
Ekonomide çok uzun süredir böyle çift haneli büyüme görmemiştik. TÜİK’in 2009 baz yıllı yeni milli gelir serisine bakılırsa, bundan önce en son 2011’in üçüncü çeyrek döneminde ekonomide çift haneli büyüme yaşanmıştı. Bu da tam altı yıl öncesine denk geliyor.
HIZLI BÜYÜMENİN NEDENLERİ
Ekonominin üçüncü çeyrekte bu kadar hızlı büyümesinin temelde üç nedeni var. Bunları da “baz etkisi”, aşırı doz devlet desteği ve dış talepteki toparlanma oluşturuyor. İsterseniz gelin şimdi bunları tek tek ayrıntılandıralım.
Hatırlarsanız geçen yılın üçüncü çeyrek dönemi Türkiye açısından çok kötü geçmişti. 15 Temmuz’daki askeri darbe girişimi tam da bu dönemin başlarına denk geliyor. Büyük ölçüde bu darbe girişiminden ve biraz da uzun bayram tatillerinin getirdiği işgünü kaybından kaynaklanan nedenlerle geçen yılın üçüncü çeyreğinde ekonomi yıllık bazda yüzde 0,8 küçülmüştü.
Bu küçülmenin getirdiği “baz etkisi” nedeniyle bu yılın üçüncü çeyreğinde ekonomide hızlı bir büyüme çıkması zaten bekleniyordu. Gerçi beklentiler daha ziyade tek haneli seviyelerdeydi ama büyümenin çift haneli çıkması da ihtimal dahilindeydi.
Biraz kaba bir hesapla da olsa üçüncü çeyrekteki büyümede baz etkisinin ne kadar rol oynamış olabileceğini görmek mümkün. Yandaki tabloda bu yapılıyor. Ekonomi geçen yılın ilk çeyreğinde yüzde 4,8 ve ikinci çeyreğinde yüzde 4,9 büyümüştü. Bu ikisinin ortalaması da yaklaşık olarak yüzde 4,9 ediyor.
Daha sonra yaşanan olumsuz gelişmeler olmasa ve ekonomi bu hızla büyümeye devam etseydi, geçen yılın üçüncü çeyreğindeki reel GSYH düzeyi 427,5 milyar TL olarak gerçekleşecekti.
Bu yılın üçüncü çeyreğindeki reel GSYH düzeyi ise 449 milyar TL oldu. Bu hesapla üçüncü çeyrekte olması gereken büyüme hızı yüzde 5 (449/427,5=1,05) olarak çıkıyor. Gerçekleşen büyüme ise yüzde 11,1 olduğuna göre, demek ki üçüncü çeyrekteki büyümenin yarısından fazlası baz etkisinden kaynaklanıyor.
Üçüncü çeyrekteki büyümenin ikinci önemli kaynağının biraz da aşırıyakaçan devlet desteği olduğunu düşünüyoruz. Ekonomideki büyümeyi desteklemek ve de nisan ayındaki Anayasa referandumunda hükümetin istediği yönde sonuç alabilmek için yılın başlarında vergi indirimlerini ve Kredi Garanti Fonu (KGF) kredilerini de içeren bazı önlemler alınmıştı.
Bu önlemler iç talebi canlandırarak ekonomiye hız verdi. Ancak bunun sonucu hem bütçe açığının hem de hükümetin borcunun rekor kırması oldu. Üçüncü çeyrekteki büyümenin üçüncü önemli kaynağını da dış talepteki toparlanma oluşturuyor.
Bu yıl küresel ekonomide işler beklenenden biraz daha iyi gitti ve dünya ticareti de biraz hareketlendi. Bu da Türkiye’nin ihracatına olumlu yansıdı. Bu durum ilk iki çeyrekte olduğu gibi üçüncü çeyrekte de ekonomideki büyümeye önemli katkı yaptı. Üçüncü çeyrekteki büyümenin 3,5 puanı mal ve hizmet ihracatından geldi.
DEVAMI GELİR Mİ?
Üçüncü çeyrekte büyümeyi hızlandıran üç faktörden en önemlisi olan baz etkisi yılın son çeyreğinde iyice zayıflayacak ve 2018’de ise özellikle üçüncü çeyrekte tersine dönecek. Aşırı doz devlet desteğinin bütçede yaptığı tahribata bakılırsa, önümüzdeki dönemde bunun da devam etmesi zor görünüyor.
Zaten vergi indirimleri ekim ayında sona erdi ve henüz yenileri de gelmedi. Bu durumda elimizde sadece dış talep kalıyor. Allah’tan küresel ekonomiye ilişkin 2018 beklentileri fena değil. Ancak ekonominin sadece dış talebe dayalı olarak hızlı büyümeye devam etmesi pek mümkün görünmüyor.