Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), ikinci çeyrek döneme ilişkin milli gelir verilerini geçen hafta açıkladı. Buna göre ikinci çeyrekte reel gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 3,1 artış gösterdi.
DR. ORHAN KARACA
okaraca@ekonomist.com.tr
Aynı dönemde takvim etkisinden arındırılmış yani işgünü sayısına göre düzeltilmiş büyüme yüzde 3 olarak gerçekleşti. İkinci çeyrekte takvim ve mevsim etkisinden arındırılmış GSYH ise önceki çeyrek döneme göre yüzde 0,3 büyüdü.
Bir ay kadar önce bu sayfalarda öncü göstergelere dayanarak yaptığımız değerlendirmede, ikinci çeyrekte büyümenin yüzde 3 dolayında çıkmasını beklediğimizi yazmıştık (bkz. İkinci çeyrekte büyüme kaç çıkar?, Ekonomist, Sayı 2016/33, 14 Ağustos 2016). Gerçekleşme tam da beklediğimiz gibi oldu. Oysa ekonomi geçen yılın son çeyreğinde yüzde 5,7, bu yılın ilk çeyreğinde ise yüzde 4,7 büyümüştü. Buna göre ilk çeyrekte yeniden yavaşlamaya başlayan ekonomi ikinci çeyrekte biraz daha ivme kaybetmiş bulunuyor.
KAMU ÖNLEYEMEDİ
İkinci çeyrekte ekonominin biraz daha yavaşlaması, hem iç talebin hem de dış talebin bir miktar daha zayıflamasından kaynaklandı. Hükümet yine kamu harcamalarına yüklenerek ekonomideki yavaşlamayı önlemeye çalışsa da bunu tam olarak başaramadı.
Harcamalar yöntemiyle hesaplanan milli gelir verileri, ilk çeyrekte yüzde 7,1 olan hanehalkı tüketimindeki yıllık artışın ikinci çeyrekte yüzde 5,2’ye indiğini gösteriyor. İlk çeyrekte yüzde 0,8 gerileyen özel yatırımların ise ikinci çeyrekte yüzde 1,6 daha gerilediği dikkati çekiyor.
Buna karşılık ilk çeyrekte zaten çok yüksek ve yüzde 10,9 olan kamu tüketimindeki yıllık artış ikinci çeyrekte yüzde 15,9’a ulaşarak olağanüstü bir düzeye çıkmış bulunuyor. İlk çeyrekte yüzde 4,3 artış gösteren kamu yatırımlarının da ikinci çeyrekte yüzde 4,7 daha arttığı görülüyor.
Ote yandan ilk çeyrekte yıllık bazda yüzde 2,4 artış gösteren reel mal ve hizmet ihracatı ise ikinci çeyrekte sadece yüzde 0,2 büyüyebildi. Esasında bu dönemde mal ihracatında durum çok da fena değildi ama turizmdeki kötü tablo işleri bozmuşa benziyor.
Buna karşılık ilk çeyrekte yüzde 7,3 olan mal ve hizmet ithalatındaki yıllık artış ikinci çeyrekte de buna yakın ve yüzde 7,7 olarak gerçekleşti. Mal ve hizmet ihracatı neredeyse yerinde sayarken mal ve hizmet ithalatındaki artışın sürmesi ise net ihracatın büyümeye katkısının biraz daha olumsuz hale gelmesine neden oldu.
Ekonomideki büyümeye sektörel açıdan baktığımızda ise ikinci çeyrekteki yavaşlamanın en çok imalat sanayiindeki gelişmelerden kaynaklandığını görüyoruz. İmalat sanayiinde ilk çeyrekte yüzde 5,7 olan büyüme ikinci çeyrekte yüzde 3’e geriledi.
Bu dönemde ticaret sektöründeki büyümenin yüzde 5,5’den yüzde 3,4’e, ulaştırma sektöründeki büyümenin yüzde 3,6’dan yüzde 1,1’e, finans sektöründeki büyümenin yüzde 6,5’ten yüzde 5,5’e inmesiyle ilk çeyrekte yüzde 2,4 büyüyen tarım sektörünün bu kez yüzde 1 küçülmesi de ekonominin yavaşlamasında etkili oldu. Ote yandan ilk çeyrekte yüzde 6,5 büyüyen inşaat sektörünün ikinci çeyrekte de yüzde 7 büyümesi ise oldukça dikkat çekti.
İKİNCİ YARIYILDA NE OLUR?
Geçen hafta ikinci çeyrekte ekonominin ne kadar büyüdüğünü öğrenmiş olduk ama şu anda üçüncü çeyrek dönemin sonuna yaklaşıyoruz. Maalesef öncü göstergelerin bu döneme ilişkin ilk verileri ekonomideki yavaşlamanın sürdüğüne işaret ediyor. Geçen hafta ikinci çeyrek döneme ilişkin milli gelir verilerinin yanında sanayi üretimine ve perakende satışlara ilişkin temmuz ayı verileri de yayınlandı.
Temmuz ayında sanayi üretimi yıllık bazda yüzde 8,4 gerilerken reel perakende satışlar da geçen yıla göre yüzde 3,5 düşüş gösterdi. Gerçi özellikle sanayi üretimindeki düşüşte temmuz ayında geçen yıldan 3 gün daha az işgünü olmasının da etkisi var.
Ancak 15 Temmuz’daki darbe girişimi ve sonrasında uygulanmaya başlayan Olağanüstü Hal (OHAL) uygulamasının ekonomide belirsizliği arttırarak yılın ikinci yarısında büyümeyi daha aşağılara çekebileceğini düşünüyoruz. Bu konuda daha ayrıntılı bir değerlendirmeyi gelecek hafta yapmayı planlıyoruz.