DR. ORHAN KARACA
okaraca@ekonomist.com.tr
Dördüncü çeyrekteki hızlanmada takvim etkisinin rolü var. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2015’in son çeyreğine ve yılın tamamına ilişkin milli gelir verilerini geçen hafta yayınladı. Bu verilere göre 2015’in son çeyreğinde reel gayri safi yurtiçi hasıla (GSYİH) önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 5,7 büyüdü. 2015’in tamamındaki büyüme ise yüzde 4 olarak gerçekleşti.
Bu oranlar iki hafta önce bu sayfalarda yer alan “2015’te büyüme kaç çıkar?” başlıklı yazımızdaki tahminlerimizle tam olarak örtüşüyor. Hatırlarsanız o yazıda temel öncü göstergelere bakarak 2015’in son çeyreğinde büyümenin biraz hızlanıp yüzde 5’i geçmiş olabileceğini, yılın tamamındaki büyümenin ise yüzde 4 dolayında çıkabileceğini yazmıştık.
Tabloyu görmek için görsele tıklayın.
TAKVİMSEL HIZLANMA!
Uzun zamandır yavaş seyreden ekonomideki büyümenin geçen yılın son çeyreğinde yüzde 5’in üzerine çıkması biraz heyecan yarattı. Ancak, iki hafta önceki yazımızda da belirttiğimiz gibi, bu hızlanmada “takvim etkisi”nin yani iş günü sayısındaki farklılıkların önemli bir rolü var. 2014’te ekim ayına denk gelen Kurban Bayramı tatilinin 2015’te eylül ayına kayması, ekim ayındaki iş günü sayısını önceki yıla göre arttırırken eylül ayındaki iş günü sayısını ise azaltmıştı.
Bu durum ekonomideki büyümeyi çok etkileyen sanayi üretimi ve dış ticaret göstergelerinde eylül ayında yıllık bazda büyük bir düşüşe yol açarken ekim ayında ise büyük bir artış getirmişti. Üçüncü çeyreğin son ayı olan eylül ile dördüncü çeyreğin ilk ayı olan ekimdeki bu gelişmeler, sanayi üretimi ve dış ticaret göstergelerinin üçüncü ve dördüncü çeyrek verilerine de yansıdı. Ancak sanayi üretimi ile dış ticaretteki takvim etkisi kaynaklı bu zayıflamanın üçüncü çeyrekte ekonomideki büyümeye etkisini pek hissetmedik.
Bunun en önemli nedeni ise tarımsal üretimde önemli bir artış yaşanması ve bu artışın da birçok üründe hasat mevsimine denk gelen üçüncü çeyrekte büyümeye daha çok katkı sağlaması oldu. Üçüncü çeyrekteki olumsuz takvim etkisi bu nedenle ekonomideki büyümeye pek fazla yansımadı ama dördüncü çeyrekteki olumlu takvim etkisi aynen yansıdı.
Ekonomik büyümede geçen yılın sonçeyreğinde yaşanan hızlanmanın daha çok takvim etkisi kaynaklı gibi görünmesi, bunun devamı konusunda iyimser olmayı engelliyor. Bu takvim etkisinin ortadan kalkmasıyla bu yılın ilk çeyreğinde büyüme yeniden yavaşlamış olabilir. Nitekim, “Gösterge”nin ikinci sayfasında okuyabileceğiniz gibi, yılın ilk aylarına ilişkin öncü göstergeler de bu yönde sinyal veriyor.
BÜYÜMENİN KAYNAKLARI
2015’teki yüzde 4’lük büyümeye en büyük katkı 3 puanla hanehalkı tüketiminden geldi. 2014’te sadece yüzde 1,4 artış gösteren hanehalkı tüketimi 2015’te yüzde 4,5 yükseldi. Ancak bu artış tüketicinin geleceğe yönelik bakışının iyimserleşmesinden ziyade, özellikle yılın ilk yarısında, faizler yükselmeden ve de döviz kurlarındaki artış fiyatlara tam yansımadan birkaç yıldır ertelenen tüketim kararlarının devreye alınmasından kaynaklanmışa benziyor.
Benzer eğilim yılın ikinci çeyreğinde özel sektör yatırımlarında da önemli bir artış getirmişti. Bu artışın devamı gelmedi ama bu sayede özel yatırımlar 2015’te büyümeye 0,5 puanlık katkıda bulundu.
Kamunun 2015’teki büyümeye katkısı 1 puanı buldu. Bunun 0,7 puanı kamu tüketiminden, 0,3 puanı da kamu yatırımlarından geldi. Dış ticaretin büyümeye katkısı negatif oldu. İhracattaki düşüş büyümeden 0,2 puan götürdü. İthalattaki hafif artış da büyümeden 0,1 puan çaldı. Yılın üçüncü çeyreğinde önemli katkıda bulunsa da, 2015’in tamamında stok değişmeleri de büyümeden 0,3 puan götürdü.
Temel sektörlere bakıldığında ise 2015’te büyümeye en büyük katkının 1,3 puanla finanstan geldiği görülüyor. Sanayinin katkısı 0,9 puan, tarımın katkısı 0,7 puan, ulaştırmanın katkısı 0,4 puan, ticaretin katkısı 0,3 puan ve inşaatın katkısı ise 0,1 puan olarak hesaplanıyor.
YÜZDE 4 YETERLİ Mİ?
Dünya ekonomisinde işlerin pek de iyi olmadığı bir dönemde Türkiye ekonomisinin yüzde 4 büyümesi ilk bakışta hiç de fena değil gibi görünüyor. Ancak yüzde 4’lük büyüme Türkiye'nin yüzde 5 civarı olarak kabul edilen potansiyel büyüme oranının altında kalıyor. Yüzde 4'lük büyüme ile gelişmiş ülkelerle aramızdaki refah farkını kapatmak pek mümkün olmuyor. Bunları bir yana bıraksak bile, yüzde 4'lük büyüme işsizlik oranının yükselmesini de engelleyemiyor. Nitekim geçen yıl işsizlik oranı 0,4 puan daha yükselerek yüzde 9,9'dan yüzde 10,3'e çıktı. Ekonominin dört yıldır yavaş büyümesi yüzünden işsizlik giderek yükseliyor.