Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), piyasa beklentilerinin de üzerinde faiz indirimlerine devam ediyor. Para Politikası Kurulu (PPK), 12 Eylüldeki toplantısında para politikası faizini 325 baz puan daha indirerek yüzde 16,5'e çekti.
TALİP YILMAZ
tyilmaz@ekonomist.com.tr
Şimdi bu indirimin bankaların kredi ve mevduat faizlerine de yansıması bekleniyor. Avrupa ve ABD tarafında da genişlemeci politikalar gündemde. Dünyadaki ticaret savaşlarından kaynaklı gelişmeler de yakından izleniyor.
Tabloları görmek için görsellere tıklayın.
Piyasalarda faiz indirimleri ve genişlemeci politikaların devam ettiği bir ortamda portföylerin nasıl olması gerektiğini uzmanlara sorduk. Yatırım araçlarındaki beklentileri aldık.
Piyasalar, merkez bankalarından gelen haberleri yakından takip etmeye devam ediyor. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), politika faizini piyasa ortalama beklentisi olan 275 baz puanın (bp) üzerinde 325 bp indirdi.
TCMB Başkanı Murat Uysal başkanlığındaki ilk Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında 25 Temmuz'da politika faizi yüzde 24'ten yüzde 19,75'e çekilmişti. Geçen haftaki toplantıdaki indirimle birlikte faiz yüzde 16,50 seviyesine çekilmiş oldu.
Yine geçen hafta Avrupa Merkez Bankası (ECB) da 10 bp indirimin yanında 20 milyar Euro tutarında varlık alımı programı açıkladı. 18 Eylül'de yapılacak ABD Merkez Bankası (FED) toplantısında da, önceki toplantıdaki gibi, 25 bp daha faiz indirimi olacağı yönünde beklentiler yüksek.
Sonuçta küresel piyasalarda ABD-Çin ticaret savaşı konusuna yönelik haber akışı ve küresel merkez bankalarından para politikasında gevşeme adımları, riskli varlıklara destek olmaya devam ediyor.
ALTININ PAYI YÜKSELİYOR
TCMB'nin beklentilerin üzerindeki faiz indirimine rağmen Borsa İstanbul (BİST) son iki haftadır yükseliş eğilimini koruyor. Döviz piyasaları durağan görünümünü sürdürüyor. Altın tarafında düzeltmeler olmakla birlikte güvenli liman algısıyla pozitif beklentiler devam ediyor.
TL mevduat ve kredi faizlerinde Merkez'in indirimlerine bağlı olarak düşüş eğilimi var. Haftanın son günü Ziraat Bankası kurumsal kredi faiz oranını yüzde 13-15,5 aralığına çekti. İhtiyaç kredisi aylık faiz oranını ise yüzde 1,25-1,35 bandına indirdi.
İşte faiz indirimlerinin devam ettiği, küresel risk iştahının zayıf ekonomik verilere rağmen korunduğu böyle bir ortamda portföylerin nasıl şekillenmesi gerektiğini araştırdık.
Aldığımız değerlendirmelere bakıldığında, portföylerde döviz paylarının düşük tutulduğu ve onun yerine altına kayış olduğu, TL tarafında da hisse ve düşüş eğilimine rağmen TL mevduatın tercih edildiği bir yapı görüyoruz. Haberimizin içeriğinde ve tablolarında bu konulara daha detaylıca yer vereceğiz.
MERKEZLER BELİRLEYİCİ OLACAK
Öncelikle yılın sonuna kadar piyasaların hangi konu başlıklarını takip edeceğine bir bakmak gerekiyor. Bu süreçte, merkez bankalarının politikaları ve Çin-ABD ticaret görüşmeleri ana gündem olmayı sürdürecek.
TEB Portföy Araştırma Direktörü Pınar Uğurluoğlu, FED'in piyasa beklentileriyle uyuşmayan tarzda faiz indirimine gitmesinin ya da Çin ve ABD görüşmelerinde restleşme olmasının piyasalardaki risk algısını olumsuz etkileyebileceğini söylüyor.
Yurtiçinde ise TCMB'nin önümüzdeki PPK toplantılarında alacağı aksiyonların yanı sıra ABD ile ilgili ilişkiler de yakından takip edilecek. TCMB, 24 Ekim ve 12 Aralık'ta yine toplanacak.
Alnus Yatırım Araştırma Müdürü Yunus Kaya, bu toplantılarda da indiriminin devam etmesini ve yıl sonunda faizin yüzde 14,50'ye inmesini bekliyor. Her iki toplantıda da 100 baz puanlık indirim olacağını düşünüyor.
Kaya, "Ancak son 10 günde ABD başta olmak üzere global faizlerdeki yükseliş trendi sürerse ya da enflasyon beklentileri aşarsa aralık indirimi riske girebilir" diyor.
İş Yatırım analistleri ise Merkez Bankası'nın ekim ve aralık aylarında toplam 150 bp faiz indirmesi durumunda gelişmekte olan ülke reel faiz ortalamasına geleceğimizi söylüyor. Ancak kurum, kredi notu ve CDS seviyesi olarak gelişmekte olan ülkelere göre daha kötü durumda olduğumuzu hatırlatıyor.
AĞIRLIK HİSSE VE ALTINDA
Ekonomist Dergisi'nde son portföy değerlendirmelerini Merkez Bankası'nın 425 bp faiz indirimi sonrasında 28 Temmuz'da piyasada olan 30'uncu sayımızda yapmıştık. Bu çalışmamızda yapılan portföy önerilerinin ortalamalarına baktığımızda, hissenin ağırlığını koruduğunu, TL mevduat ve dövizin ağırlığını azaltma eğiliminde olduğunu görmüştük.
Merkez'in faizi geçen hafta da düşürmesi ve dünyada parasal genişleme eğilimlerinin sürmesiyle gelişen piyasalara yönelik pozitif havanın korunduğunu görüyoruz. İşte böyle bir ortamda portföy değerlendirmelerine bakıldığında hisse oranı önceki ankette yüzde 35 seviyelerindeyken son anketimizde yüzde 29 seviyelerinde bulunuyor.
Döviz pozisyonu yüzde 15'lerdeki payını koruyor. Bunun yanında yatırım uzmanlarının ağırlığı altına verdiğini görüyoruz. 28 Temmuz'da yayınlanan ankette bu oran yüzde 15,5 iken son anketimizde altın oranı yüzde 23,5 seviyesine çıkmış durumda.
Merkez Bankası'nın politika faizinin düşme eğilimini devam ettirmesi, TL mevduat faizlerini de aşağı çekiyor. Böyle bir ortamda TL mevduatın portföydeki oranı yüzde 16 seviyelerine kadar geriledi. Bunun yanında tahvil-bono ve ÖST fonlara kayış olduğunu görüyoruz.
BORSA BEKLENTİLERİ
Yatırım araçlarındaki beklentilere tek tek bakacak olursak, borsaya ilişkin değerlendirmelerde küresel risk iştahı, ucuz değerlemeler, bankaların olumlu üçüncü çeyrek beklentileri gibi vurgular yapılıyor. Zaten yukarıda da ifade ettiğimiz üzere hisse senedi portföylerde bu vurgularla en yüksek payı almayı sürdürüyor.
Yaptığımız ankette yıl sonu için 100.000 altı çok fazla telaffuz edilmiyor. Ağırlıklı beklenti 100.000-110.000 aralığında şekilleniyor. Bunun yanında 110.000 üstü beklentisi olan uzmanlar da bulunuyor.
Garanti Yatırım Genel Müdürü Utku Ergüder, "Global tarafta güçlü resesyon beklentisi yok. Yurtiçinde ise küresel ortamın kayda değer bir şekilde negatife dönmediği ortamda cazip değerlemeler var. Yine bankaların üçüncü çeyrek finansallarına yönelik olumlu beklentiler, toparlanma adına ana figürler olabilir" diyor.
Genel olarak risk iştahının devam ettiğini hatırlatan Ahlatcı Yatırım Genel Müdürü Tuncay Karahan risklere de dikkat çekiyor. Karahan, jeopolitik riskler ve CDS risk priminin seyrinin endeks fiyatlamaları üzerinde baskı unsuru olabileceğini söylüyor. Ticaret savaşları, Brexit süreci ve makro risklere de vurgu yapıyor.
KURDA SERT HAREKET YOK!
Dolar/TL kuru, 5,70'in altında seyretse de yaşanan gelişmelere göre dalgalı bir seyir izleyebiliyor. Uzmanlar arasında yaptığımız ankette dolar/TL için yıl sonu tahminleri 5,256,25 bant aralığına işaret ediyor.
Uzmanlara göre, dolar/TL'de 5,60-6,00 arası şu anda denge seviyeler olarak gözüküyor. Farklı risk ortamları gelişmediği varsayımıyla, dolar kurunda 2019 yılı 6 TL'nin üzerinde kapanabilir. Burada global olarak FED ve ECB faiz kararları takip edilecek gelişmeler olacak.
İçeride ise enflasyonun seyri, TCMB'nin faiz kararları ile jeopolitik riskler önemli faktörler olarak izlenecek. ECB, beklentiler dahilinde faiz kararını ve yeni tahvil alım programını açıkladı. TL tarafında ise enflasyondaki düşüş beklentisine bağlı olarak TCMB'den 325 baz puan faiz indirimi geldi.
Bu kapsamda, Ziraat Yatırım Genel Müdürü Uğur Boğday, "TL'de etki değerlenme yönünde oluşurken, Merkez Bankası'nın önümüzdeki iki PPK toplantısında faiz indirimi için görece daha az yeri kaldığını söyleyebiliriz.
Ayrıca, ticaret geriliminin sürmesi ihtimali risk iştahını zayıflatabilir ki bu ortamda para akışı güvenli limanlara kaymaya devam edebilir" diyor. Boğday'a göre, dış politikadaki olası riskler kurdaki düşüşün sınırlı kalmasına neden olabilir.
Gedik Yatırım Ekonomisti Erol Gürcan, yakın dönemde gelişmekte olan ülkelere ve Türkiye'ye yönelik olumlu beklentilerin önemli ölçüde fiyatlara yansıdığını söylüyor. "TCMB'nin önden yüklemeli faiz indirimleri ve Türkiye'nin göreli risk göstergelerinin yüksek kalmaya devam etmesi kurun seyri için önemli" diyen Gürcan, yılın geri kalanında kurdaki yönün hafif yukarı olmasını bekliyor.
TEMKİNLİ GİTMEKTE FAYDA VAR
Gösterge faiz tarafında beklentiler yüzde 14-17 bandında şekilleniyor. Ağırlık ise yüzde 14-15 bandında yer alıyor. Ata Portföy Genel Müdürü Mehmet Gerz, TCMB'nin yeni yönetiminin dövize talep getirmeyecek maksimum faiz indirimi yapmak yönünde hareket ettiğini dile getiriyor.
Gerz, "FED ve ECB'nin de faiz indirmesi ve ECB'nin para basması dünyada faizleri düşürüyor. Bu ortam TCMB'nin de faizleri hızlı düşürmesine izin veriyor. Ancak Türkiye'de enflasyon ve dolarizasyon yüksek olduğu için TCMB'nin güven oluşturacak şekilde temkinli gitmesinde fayda var" diye konuşuyor.
Mehmet Gerz, yıl sonu enflasyon tahminlerinin yüzde 13 dolayında seyrettiğini, politika faizinin ise en fazla yüzde 15'e kadar düşmesini beklediklerini kaydediyor. Gerz, "2020'de ne olacağı ise enflasyonun gidişine bağlı.
Enflasyonu tek haneye indirmek için Türkiye'nin düşük büyümeye katlanması gerekecek. KGF kredilerinde olduğu gibi kısa vadeli popülist önlemlere başvurulursa sütten ağzı yanan piyasa bu sefer buna prim vermez" değerlendirmesinde bulunuyor.
IKON Menkul Genel Müdürü Engin Kuru, yüzde 15'e kadar gerileyen gösterge faizde, MB'nin faiz indirim politikasını son toplantısında da sürdürmesiyle, düşüş eğiliminin devam etmesini bekliyor.
Kuru, "Ancak CDS risk primimiz halen gelişmekte olan ülkeler içerisinde en yükseklerden biri. Reel faizin düşmesinden dolayı da yabancı yatırımcı çıkışı ihtimali yükseliyor" diyor. Engin Kuru, bu açıdan yıl sonuna doğru gösterge faizin sabit kalmasını bekliyor.
BAZ ETKİSİ KALKACAK
Ziraat Yatırım'dan Uğur Boğday, yıl sonuna doğru enflasyonda baz etkisinin ortadan kalkacağını dile getiriyor. Boğday, "Baz etkisinin ortadan kalkmasıyla enflasyonun yükseliş trendine gireceğini düşünüyoruz. Bu nedenle ek faiz indirimi için görece sınırlı bir alan kaldığı düşüncesindeyiz" diyor.
İntegral Yatırım Araştırma Direktörü Tuncay Turşucu, yıl sonuna doğru enflasyon baskısı ve kurumsal şirketlerin döviz talepleriyle birlikte dolar kuru üzerinde hafif yukarı yönlü baskılar olabileceğini kaydediyor.
Turşucu, "TCMB'nin faiz indirimlerinin devam etmesi gösterge faizi bir miktar daha aşağı seviyelere geriletebilir. Bu gelişmeler ışığında yıl sonunda gösterge faizin yüzde 14-15 seviyesinde olmasını bekliyoruz" şeklinde konuşuyor.
SARI METALDE SON DURUM
Güvenli liman altın, son zamanlardaki yükseliş hareketiyle dikkat çekiyor. Ons bazında yükselişe ek olarak dolar/TL'de görülen yükselişten de olumlu etkilenen altın, yatırımcılarına kazandırıyor.
Özellikle ABD-Çin ticaret savaşının yarattığı gerginliğin güvenli liman altına olan talebi arttırdığı görülüyor. Buna küresel büyümedeki zayıflamanın ve global faizlerde yaşanan düşüşün de eklenmesiyle altındaki yükseliş hızlanıyor. Öyle ki 2019'a 218 TL'den başlayan gram altın, 27 Ağustos'ta 289 TL'ye kadar yükseldi.
Peki, yıl sonuna kadarki süreçte gram altında yükseliş sürer mi? Piyasa uzmanlarının ağırlıklı görüşü, gram altının 280-300 bandında dengeleneceği yönünde.
Ziraat Yatırım'dan Uğur Boğday, büyük merkez bankalarından faiz indirim beklentilerinin artmış olması ve jeopolitik risklerin yanı sıra ABD-Çin ticaret gerilimlinde yaşanan sorunların ons altını desteklemeye devam ettiğini kaydediyor.
Boğday, bu kapsamda gram altının 280-300 TL bölgesine doğru hareketleneceği görüşünü paylaşıyor.
KÂR REALİZASYONUNA DİKKAT!
Gram altın bu yıl yüzde 25'in üzerinde prim yaptı. Ahlatcı Yatırım Genel Müdürü Tuncay Karahan, yurtiçinde dengelenme sürecinin devam etmesine ve global piyasalarda birçok ülkenin dış ticaret politikaları çerçevesinde para birimini zayıflatmaya gitmesine dikkat çekiyor.
Bu gelişmelere ek olarak FED'in bu bağlamda atacağı adımlarla global risk iştahının seyrinin gram altın fiyatları üzerinde etkili olmaya devam edeceğini söylüyor. Karahan, "ilerleyen dönemde gram altında yeni zirve seviyeleri test edilebilir" diyor.
Ancak kâr realizasyonları karşısında dikkatli olunması gerektiği uyarısında da bulunuyor. Tuncay Karahan, yıl sonuna kadar gram altının 280-300 TL bölgesinde konsolide olabileceğini düşünüyor.