Kurdaki yükselişin nedenleri olarak gösterilen bu unsurlar, borsadaki döviz açığı ve döviz fazlası olan şirketleri de etkiliyor.
CEREN ORAL
coral@ekonomist. com.tr
Uzmanlar, “Şirketlerin ne ölçüde risk yönetimi (hedge) yaptıklarına bakılmalı” diyor. Kasım ayını geride bırakmaya az zaman kala, piyasalar için 2016’nın son ayı da hareketli geçeceğe benziyor.
Tabloyu görmek için görsele tıklayın.
TCMB’nin hamleleri, AB ve NATO ile ilişkiler ve Fitch’ten gelebilecek not açıklaması da izlenecek konular arasında yer alıyor.
Işık FX Genel Müdürü Uran Işık, bu gelişmelerin etkisiyle borsanın kur ve faizlerde görülecek yükseliş potansiyeline paralel olarak satış baskısıyla karşılaşmasını ve 70.000’lerin altına doğru seyir izlemesini öngörüyor. İKON Menkul Değerler Genel Müdürü Engin Kuru da endekste yukarı yönlü hareketler için kurun değer kaybetmesi gerektiği görüşünü paylaşıyor.
Yurtdışı cephesine baktığımızda ise yeni ABD Başkanı seçilen Donald Trump’ın söylemlerinin ve ekonomi politikasındaki yol haritasının en önemli gündem maddesi olduğunu görüyoruz.
FED’in aralık ayında faiz artışına gideceğine yönelik artan beklentiler de borsayı baskılıyor. Ayrıca global merkez bankalarının açıklamaları, Brexit süreci, Avrupa’daki seçimler ve bankacılık sistemindeki riskler, önemini korumayı sürdüre cek.
DÖVİZ POZİSYONLARI
Piyasalarda görünüm böyleyken, ^ son dönemde dolardaki yükseliş dikkat çekiyor. Dolar küresel olarak hemen her enstrümana karşı değer kazansa da, TL, en düşük performans gösteren gelişmekte olan ülke para birimlerinden biri.
Döviz kurunda yaşanan bu dalgalanmalar, özellikle döviz pozisyonu bulunan şirketler üzerinde önemli etkiye sahip. Bir şirketin net yabancı para pozisyonunun pozitif olması, o şirketin yabancı para varlıklarının yabancı para yükümlülüklerinden fazla olması anlamına geliyor.
Döviz fazlası olan bu şirketler, TL değer kaybedip kur yükseldiğinde ‘kur farkı geliri’ anlamına gelen ‘kambiyo kârı’, TL değer kazanıp kur düştüğünde ‘kur farkı zararı’ anlamına gelen ‘kambiyo zararı’ kaydediyor. Net yabancı para pozisyonu negatif olan yani yabancı para varlıkları yabancı para yükümlülüklerinden az olan şirketler için ise durum tam tersi diyebiliriz.
Döviz açığı olan söz konusu şirketler, kur yükseldiğinde kur farkı zararı yazarken, kur düştüğünde kur farkı geliri elde ediyor. Şirketler döviz riskine karşı türev enstrümanlarla risk yönetimi (hedge) yaparak zararı da düşürebiliyor.
20 ŞİRKET BELİRLEDİK
Biz de döviz hareketlerinin fazla olduğu bu dönemde, dövizdeki hareketten olumlu ve olumsuz etkilenen şirketleri belirledik. 2016 dokuz aylık sonuçlara göre bankaları ve iştiraki banka olan holdingleri liste dışında bırakarak, döviz fazlası ve döviz açığı olan ilk 20 şirketi sıraladık.
Buna göre, döviz pozisyonu artıda olan şirketler arasında Enka İnşaat, Pegasus, Doğuş Otomotiv, Şişecam, Doğan Gazetecilik gibi şirketler bulunuyor. Döviz pozisyonu ekside olan şirketler listesinde ise THY, Türk Telekom, Tüpraş, Anadolu Efes ve Migros gibi şirketler var.
Reel Kapital Menkul Değerler Araştırma Uzmanı Enver Erkan, döviz açık pozisyonu olan şirketlerin piyasa ve reel ekonomi üzerindeki belirsizliklerin arttığı dönemlerde daha fazla bilanço riskiyle karşılaşacaklarını söylüyor. Erkan, “Bu da operasyonel anlamda kâr etseler bile döviz kurlarının yarattığı olumsuz etkiyle kârlarını artıramama-larına, zarar etmelerine veya mali sıkıntı yaşamalarına neden olur” diye devam ediyor.
Ancak bu noktada ‘hedging’ mekanizmasına dikkat çekiyor. Bu mekanizmanın şirketlerde yerleşmeye başladığını söyleyen Erkan’a göre, ‘döviz açık pozisyonu olan her şirket olumsuz görünüm sergiliyor’ algısı doğru değil. Asıl risk, döviz kurlarının geçmiş dönemlere göre yüksek olmasından ziyade kur oynaklığı olarak öne çıkıyor.
YATIRIMCILARA ÖNERİLER
Bir şirketin kârının ne ölçüde değişim göstereceği hisse fiyat performansının en önemli belirleyicisi olduğundan kur hareketlerinin kârlılığa etkileri yatırımcılar açısından önem arz ediyor. Ancak Gedik Yatırım Araştırma Uzmanı Ali Erkan Tanacıoğlu, yalnızca net yabancı para pozisyonunun yatırım kararı için tek başına yeterli bir kriter olmadığını dile getiriyor.
Tanacıoğlu, “TL’deki değer kayıpları ihracat odaklı şirketleri, TL’deki değerlenme ithalat odaklı şirketleri rekabetçi hâle getirerek ön plana çıkarabilir” diyor. Bu nedenle yatırımcılara, “Şirket ihracat ağırlıklı mı, ithalat ağırlıklı mı çalışıyor?”, “Gelirler, maliyetler ve borçluluk TL cinsinden mi yabancı para cinsinden mi ve hangi ölçüde?” gibi sorular ışığında her şirket için inceleme yaparak karar vermeleri önerisinde bulunuyor.
ALB Forex Araştırma Uzmanı Onur Altın da, bu noktada, şirket ihracatçıysa ihracat yapılan bölgenin ekonomik yapısının iyi analiz edilmesi gerektiğini söylüyor. Altın, “Çünkü bölgede yaşanacak ekonomik yavaşlama ihracatı ve kârlılığı azaltabilir” diyor.
Onur Altın, önümüzdeki süreçte döviz fazlası olup hammadde maliyetleri TL cinsinden olan ve yurtiçine satış yapan ya da hammadde maliyetleri TL olup döviz cinsinden satış yapan şirketlerin kârının artmasını bekliyor. Bu çerçevede, hammadde maliyetleri TL cinsinden olan çimento şirketlerinin ön plana çıkabileceğini de dile getiriyor.