2023 yılında toplanan vergilerin yüzde 65'inin ÖTV ve KDV'den gelmesinin vergi sistemindeki adaletsizliği gösterdiğini belirten Prof. Dr. Funda Başaran Yavaşlar, "Türkiye'de geliriniz artıkça, ödediğiniz verginin toplam gelirinize oranı düşüyor. İşte adaletsizlik de buradan kaynaklanıyor'' diyor.
04-17 Şubat 2024 tarihli sayıdan
Türkiye'de ezelden beri vergi sisteminin sorunları konuşulur, tartışılır. 6 Şubat deprem felaketi sonrasında ise 2023 yılı içerisinde hayata geçirilen vergi uygulamaları çok daha fazla dikkat çekti.
Zira depremin yaralarını sarmak için yaratılan kamu geliri, çok büyük ölçüde dolaylı vergiler yoluyla vatandaştan toplandı. Hatta bu amaçla Cumhuriyet tarihinde ilk kez Motorlu Taşıt Vergisi (MTV) aynı yıl içinde iki kez tahsil edildi. Türkiye vergi sisteminin sorunlarını ve çözüm yollarını Prof. Dr. Funda Başaran Yavaşlar ile konuştuk.
'Vergilendirmenin Anayasal Sınırları', 'Uluslararası Vergi Hukuku', 'Vergi Planlaması', 'Kurumlar Vergilendirmesi', 'Vergi Denetimi', 'Vergi Uyuşmazlıklarını Çözüm Yolları', 'Vergi Kaçakçılığı Suçu' konularına odaklanan Prof. Dr. Funda Başaran Yavaşlar, halen İstanbul Kültür Üniversitesinde öğretim üyeliği görevini sürdürüyor.
2019-2021 yılları arasında Berlin Hür Üniversitesi'nde misafir akademisyen olarak da görev yapan Yavaşlar, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mali Hukuk Anabilim Dalı Başkanlığı gibi birçok alanda da idari görevlerde bulundu.
1992'de İstanbul Barosu'na kaydolan Yavaşlar'ın ayrıca European Association of Tax Law Professors (EATLP), Türk-Alman Ticaret ve Sanayi Odası (TD-IHK), International Fiscal Association (IFA), Alman - Türk Hukukçular Derneği (Deutsch-Turkisch) gibi çeşitli kurumlara üyeliği bulunuyor. Başaran'a sorularımız ve aldığımız yanıtlar şöyle:
Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın 2023 yılına ilişkin Merkezi Yönetim Bütçe İstatistikleri'ne baktığımızda, deprem felaketi yaşadığımız 2023 vergi gelirleri açısından nasıl bir yıl oldu?
Verilere göre yıllık vergi gelirlerinin toplamı 4,5 trilyon TL olurken bunun 2,5 trilyonu KDV ve ÖTV ile gerçekleşti. Bu dönemde dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içinden aldığı pay ise yüzde 65'in üzerine çıktı. 2023 yılında gelir, kazanç ve mülkiyet üzerinden alınan 1 trilyon 554 milyar TL'lik doğrudan (dolaysız) vergilerin toplam veyesinde gerçekleşti. 2022 yılında bu oran yüzde 37,84'tü. Aynı dönem içerisinde dolaylı vergilerin toplam vergiler içindeki payı ise yüzde 61,84'ten yüzde 65,24'e yükseldi.
2023 yılında dolaylı gelirlerin içerisinde en yüksek payı KDV ve ÖTV aldı. 2023 yılında 1 trilyon 454 milyar TL'ye ulaşan toplam KDV gelirleri, dolaylı vergilerin yüzde 49,55'ini oluştururken, 4,5 trilyon TL'lik toplam vergi gelirlerinin ise yüzde 32,33'lük kısmını tek başına karşıladı. Bunun yanı sıra 928 milyar 195 milyon TL'lik ÖTV geliri, dolaylı vergilerin yüzde 31,62'sini, toplam vergilerin ise yüzde 20,62'sini oluşturdu. Gümrük vergileri ise 142 milyar 317 milyon TL ile toplam vergi gelirleri içinden yüzde 3,16 pay aldı.
2023 yılında elde edilen 4,5 trilyon TL'lik vergi gelirinin yüzde 65'inin ÖTV ve KDV'den elde edilmiş olması, Türkiye'deki vergi sistemi hakkında bize ne anlatıyor?
Tek cümle ile özetlemek gerekirse, Türkiye'deki vergi sisteminin adaletsiz olduğunu anlatıyor. KDV ve ÖTV dolaylı vergilerdir. Yani halktan, tüketiciden alınan vergilerdir. Bu vergiler, gelir seviyesine bakılmaksızın, istisnasız hepimizden alınıyor. Hatta Türkiye'de geliriniz artıkça, ödediğiniz verginin toplam gelirinize oranı düşüyor. İşte adaletsizlik de buradan kaynaklanıyor. Oysa Anayasamızda yer alan verginin mali güçle orantılı olması ilkesi gereği verginin mali güce göre alınması gerekir.
Bu sadece gelir ya da servet üzerinden alınan vergilerde değil, harcamalar üzerinden alınan vergiler için de geçerli bir ilke. Dolayısıyla KDV ve ÖTV uygulamasını çok dikkatli bir şekilde yapmak gerekiyor. Bir kere öncelikle ÖTV'nin lüks tüketim ile sınırlandırılması gerekiyor. Ya da örneğin kamu sağlığı için sosyal fayda amacıyla ÖTV devreye sokulabilir. Oysa bizde ambalajlı sudan buzdolabına kadar pek çok ürün grubunda ÖTV alınıyor. Bizdeki gibi bu kadar yaygın bir ÖTV alınışı Avrupa'daki hiçbir ülkede yok.
Geçen yıl 6 Şubat deprem felaketinin yarattığı maliyet gerekçesi ile Motorlu Taşıtlar Vergisi (MTV) iki kez alındı. Anayasa Mahkemesi de bu vergiye ilişkin itirazı haklı bulmadı. Kamunun kaynak yaratmak için bu tür uygulamalara gitmesi normal mi?
Açıkçası ben Anayasa Mahkemesi'nden ek vergi alınmasına onay çıkmasına şaşırdım. Çünkü açık bir biçimde Anayasa'ya aykırı bir uygulama yapıldı. Pek çok sorun var ama öncelikle biz bir türlü vergi devleti olamıyoruz. Türkiye, OECD ülkeleri arasında GSYH'ye oranla verginin en az toplandığı ülkelerden birisi. Ülkemizde vergi mükelleflerini temelde ikiye ayırabiliriz.
Birinci grup 'kafesin içinde' olanlar yani ücretli kesim. Bu kesim vergiden asla kaçamıyor. Çıkan aflardan yararlanamıyorlar, ellerine para geçmeden vergi kesiliyor. İkinci grup ise beyanname yoluyla vergi ödeyenler... Devlet bu mükellefler ile de havuç-sopa ilişkisi içerisinde. Bir kere devlet düzgün vergi denetimi yapmıyor. Düzgün denetim yapmadığı için de ara ara aflar çıkarıyor. Aflar çıkarırken de şirketlere matrah artırımı yapmazsa incelemeye takılacağını söylüyor. Yani aflar havuç, inceleme sopa olarak kullanılıyor.
Aslında devlet vergi kaçaklarını engelleyebilir, bu sorunun üstüne gidip çözebilir. Ancak devletimiz bunu ne yazık ki tercih etmiyor. Tercih etmediği için de gelir elde etmek için böyle 2. MTV gibi uygulamalar gündeme geliyor.
Son dönemde Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in verginin tabana yayılmasına ilişkin açıklamaları oldu. Sizce vergi sisteminde kapsamlı bir reform mümkün mü?
Biz hukukçular bunu ne kadar sevmesek de verginin bir kamu maliyesi politikası aracı olduğu, yani bazı makro ekonomik hedeflere ulaşırken verginin de kullanıldığı bir gerçek. Dolayısıyla, eğer sağlıklı bir ekonomik yapı isteniyorsa, günübirlik geçici düzenlemelerin ötesine geçip, sağlıklı bir vergi sisteminin inşası ve uygulanması için çaba gösterilmesi gerekiyor. Bunun anlamı ise köklü bir vergi reformu.
Ekonomik gelişmeleri (dijital ekonomi gibi) ve buna uluslararası vergi hukukunun yaklaşımını da gözeterek, bütüncül bir yaklaşımla tüm vergi yasalarının birbirleriyle ilişkisini dikkate alan, Anayasa'ya uygun bir vergi sisteminin bir an önce inşa edilmesi gerekiyor. Bu, bugünden yarına olmaz. Ancak, planlı ve verimli bir çalışma içinde iki yıllık bir süre içinde başarılmasının önünde bir engel görmüyorum. Sosyal bir devlet iseniz, vergi devleti olmak zorundasınız.
“Vergi kaçağına karşı halk bilinçlenmeli”
“Vergi konusunda halkın bilinçlendirilmesi çok önemli. Özellikle vatandaşın vergi kaçırma davranışlarına karşı çıkması gerekiyor. Kaçırılan verginin aslında kendisine eksik veya niteliksiz kamu hizmeti olarak döneceğini fark etmesi gerekiyor. Ama tek başına bu da yeterli değil. Vergi denetimi, bu işin çok önemli bir parçası.
Biz de yoklama gibi çok önemli bir araç var. Ancak Vergi İdaresi haklı olduğu pek çok durumda haksız duruma düşüyor, çünkü iddiasını delillendiremiyor. Çünkü sahaya inmiyor. Sahaya inip yoklama yapsa, vergi kaçağı çok büyük ölçüde çözülür.’’