Ekonomimiz patinaj yapıyor. Gelecek yıl yeniden büyümeye başlar mıyız? Olabilir ama baz etkisinden kaynaklı bir büyüme olacağı tahmin ediliyor.
TALAT YEŞİLOĞLU
tyesil@ekonomist.com.tr
Ekonomistlerdeki genel görüş, ekonominin geçmişte olduğu gibi V şeklinde değil, U şeklinde bir büyüme eğilimi izleyeceği yönünde. U’nun alt tabanının tahmin edilenden geniş olacağı varsayımları da dile getiriliyor.
Şirketler, yurtiçindeki daralmanın etkisini geniş bir şekilde hissediyor. Çünkü, ücretler reel olarak gerilediği gibi, işsizlik oranındaki tarihi rekor pozitif beklentileri törpülüyor.
Bu yapının bir parçası olmak istemeyen çok sayıda şirket, yurtdışında büyüyerek içteki daralmayı telafi etme arayışında. Kimileri başarılı da oldu.
Örneğin beş yıl öncesinde cirolarında yurtdışının payı yüzde 30’larda olan bazı şirketler bu oranı ikiye katladı. Yurtdışındaki satışları cirosunun yüzde 50’sini aşan şirket sayısı da sürekli artıyor.
Bu süreci nasıl değerlendireceğiz? Şirketlerimiz globalleşme yolunda attıkları adımlarına yenilerini ekliyor. Böylece şirketlerin büyüme temposu hızlı arttığı gibi, riskler de dağıtılmış oluyor.
Aynı zamanda farklı kültürlerle iş yapmanın incelikleri öğreniliyor. Ayrıca, global satışların artması sonucunda iç piyasaya bağımlılık azalıyor. Yakın coğrafyaya açılım süreci, adım adım dünyanın farklı ülkelerine yayılıyor.
Burcu ve Ayşegül’ün hazırladığı kapak haberi gösteriyor ki, yeni yılda bu süreç geçmişe göre daha da hızlı olacak. Araştırmaya katılan 67 marka, Avrupa’dan Ortadoğu’ya, Hindistan’dan Uzakdoğu’ya, çok geniş bir coğrafyada bini aşan yeni satış noktasını zincirlerine ekleyecek.
Her şirket çok farklı etnik, dil, kültürel yapıya sahip pazarlarda boy gösterecek ve ortalama 15 yeni satış noktasıyla satış zincirini büyütecek. Dış dünyadaki satış ağını üçte bir oranında genişletecek.
Doğal olarak deneyimler, bu şirketler için çok önemli bir yol haritası oluşturuyor. Örneğin Fiba Holding’in kurucusu Hüsnü Özyeğin, kendi üniversitesinin öğrencilerine, “Şimdiki aklım olsaydı Çinli bir ortak olmadan Çin’de yatırıma soyunmazdım” diyerek yerli ortak vurgusunu güçlü bir şekilde yapmıştı.
Sermaye kıt ama bu kıtlık bizim için çok daha fazla geçerli. Dünyada 17 trilyon dolarlık tahvil eksi faizde değerleniyor ama Türkiye’nin borçlanma maliyetleri potansiyel rakiplerimize göre çok yüksek.
Dolayısıyla her yatırımın, her kararın maliyeti bizim için yüksek. Büyüme temposunu alkışlayalım ama lütfen ‘Bilim, Bilgi, Beceri’ üçlüsünü yol arkadaşı yapalım ki, ‘Başarı’ gelsin…
Yeni pazarların, yeni atılımların çok olduğu bir hafta diliyorum.