DR. ORHAN KARACA
okaraca@ekonomist.com.tr
Geçen yılın aynı ayında ihracat 14,3 milyar dolar, ithalat 16,1 milyar dolar ve dış ticaret açığı ise 1,7 milyar dolardı. Buna göre şubat ayında ihracat yüzde 2,3 ve ithalat yüzde 9,9 artarken dış ticaret açığındaki artış ise yüzde 72,9'u buldu.
Dış ticaret verilerinden iki temel konuda bilgi sahibi olma imkanı var. Bunlardan birini ekonomik büyüme, diğerini ise cari işlemler dengesi oluşturuyor. Büyüme için aslında dış ticaret miktar endekslerine bakmak daha doğru ama daha geç açıklanan o veriler gelene kadar nominal dış ticaret verilerini incelemek de faydalı oluyor.
CARİ AÇIK SİNYALİ
Önce ikincisinden başlayalım. Türkiye'nin cari işlemler dengesi 2019 yılını kıl payı farkla da olsa fazla ile kapatmıştı. Yıllık bazdaki cari işlemler dengesi, 2018'in son çeyreği ile 2019'un ilk iki çeyreğindeki resesyon sırasında ithalatın hızla düşmesiyle açıktan fazlaya dönüşmüştü.
Geçen yılın haziran ayında 1,5 milyar dolar ile başlayan cari fazla eylül ayında 6,3 milyar dolara kadar çıkmıştı. Ancak Merkez Bankası'nın faiz indirimleri sayesinde iç talebin canlanması ithalatı yeniden yükseltince cari fazla ekim ayından itibaren düşüşe geçmişti. Böylece 2019 yılı 1,7 milyar dolarlık cari fazla ile kapanmıştı.
Cari işlemler dengesinde henüz 2020 yılına ilişkin bir veri yayınlanmış değil. Ancak Türkiye'de cari işlemlerin çok büyük bölümünü mal dış ticareti oluşturuyor ve bu nedenle dış ticaret açığındaki değişim ile cari işlemler dengesindeki değişim birbirine paralel seyrediyor. Ocak ayında dış ticaret açığı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 94,3 artmıştı.
Bu durum yıllık bazdaki cari işlemler dengesinin 2020 yılının ilk ayında yeniden açık vermeye başlamış olabileceğini düşündürüyor. Dış ticaret açığında şubat ayında yaşanan yüzde 72,9'luk artış da cari işlemler dengesinde ocak ayında başladığını düşündüğümüz açığın bu ayda biraz daha artmış olabileceğine işaret ediyor.
BÜYÜMEDE YAVAŞLAMA İŞARETİ
Şubat ayı dış ticaret verileri cari işlemler dengesi konusunda bunları söylerken ekonomik büyüme konusunda ise başka bir sinyal veriyor.
Burada ihracattaki yıllık artışın iyice yavaşlamış olması dış talepten ekonomik büyümeye gelen katkının biraz daha azaldığına, ithalattaki yıllık artışın önceki aylara göre hız kesmesi ise iç talepteki canlanmanın sekteye uğramaya başlamış olabileceğine işaret ediyor.
Resesyon sırasında ihracatta ciddi bir yükseliş olmuş ve bu ekonomideki küçülmenin daha da derinleşmesinin önüne geçmişti. Ancak tam da iç talebin canlanmaya başladığı geçen yılın sonlarında ihracattaki artışın hızı kesilmişti.
Bu eğilim 2020'ye de taşınmış gibi görünüyor.
Öte yandan, yukarıda bahsettiğimiz gibi, Merkez Bankası'nın faiz indirimleri geçen yılın son aylarında iç talebi canlandırınca bu durum ithalatın yeniden yükselişe geçmesine neden olmuştu. İthalattaki yıllık artış 2019'un son ayında yüzde 19,8'i bulmuştu.
İthalat 2020 yılına da aynı ivmeyle giriş yapmış ve ocak ayında geçen yılın aynı ayındaki seviyesini yüzde 18,8 aşmıştı. Ancak şubat ayında ithalattaki artışın epeyce yavaşladığı ve yüzde 9,9'a indiği görülüyor. Bu da iç talebin tekrar zayıflamaya başlamış olabileceğini düşündürüyor.
Türkiye'nin dış ticaretinde şubat ayında yaşanan bu gelişmelerde Çin'de ortaya çıkan ve giderek dünyaya yayılan koronavirüs salgınının da etkisi olabilir.
Bu etki önümüzdeki aylarda daha da güçlenebilir. Çünkü bu salgın dünya ticaretine olumsuz yansımaya başladı ve yeni bir küresel resesyon tehlikesini ortaya çıkardı. Böyle bir durumda dış talebin zayıflamasında şaşılacak bir durum yok.
Öte yandan, virüs kapma korkusuyla halkın sokağa çıkmaktan mümkün olduğu kadar kaçınmaya çalışması özellikle hizmet sektörlerinde iç talebin zayıflamasına yok açabilir. Bunların ikisi de ekonomik büyümede yavaşlama getirebilir.