DR. ORHAN KARACA
okaraca@ekonomist.com.tr
Ancak dipten çıkışın çok uzun sürmesi ihtimali var. Üstelik bu çıkış tamamlanmandan ekonominin yeniden dibe dönmesi olasılığı da bulunuyor. Türkiye'de milli gelir verileri üçer aylık dönemler itibariyle hesaplanıyor ve yayınlanması da ilgili olduğu dönemin üzerinden iki ay geçtikten sonra mümkün olabiliyor.
Mesela şu anda elimizde en son 2020'nin ilk çeyreğine ilişkin milli gelir verileri var ve onlar da ekonominin geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 4,5 büyüdüğünü gösteriyor. İkinci çeyrekte olanları ise ancak 31 Ağustos'ta öğrenebileceğiz.
Bu nedenle ekonomideki güncel durumu anlayabilmek için ekonomik büyümeyle yakın ilişkisi olan ama ondan çok daha önce yayınlanan verileri takip ediyoruz. Bu veriler de yukarıdaki yorumu yapmamıza imkan veriyor.
VERİLER NE DİYOR?
Türkiye'de en hızlı yayınlanan makroekonomik göstergeyi imalat sanayi kapasite kullanım oranı oluşturuyor. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından toplanan verilerden oluşturulan ve aylık olarak hesaplanan bu gösterge daha ilgili olduğu ay sona ermeden yayınlanıyor.
Nisan ayında ekonominin dibe vurduğunu ilk olarak bu göstergeden öğrenmiştik. Mart ayında yüzde 75,3 olan ve geçen yılın aynı ayındaki seviyesini 1 puan aşan kapasite kullanım oranı, nisan ayında aniden yüzde 61,6'ya düşmüş ve geçen yılki seviyesinin 13,4 puan altına inmişti.
Bu gösterge mayıs ayında önceki aydaki seviyesine göre 1 puan yükselip yüzde 62,6'ya çıksa da geçen yılın aynı ayındaki seviyesine göre biraz daha (13,7 puan) gerilemişti. Bu da ekonominin mayıs ayını da dipte geçirdiğinin ifadesiydi.
24 Haziran'da yayınlanan en son verilerde ise imalat sanayi kapasite kullanım oranının haziran ayında yüzde 66 olarak gerçekleştiğini gördük. Bu oran önceki aydaki seviyesinin 3,4 puan üzerinde bulunuyor.
Bundan daha önemlisi, geçen yılın aynı ayındaki seviyesine göre düşüşü ise önceki aya göre 2,6 puan azalıp 11,1 puana inmiş bulunuyor. Bu da ekonominin haziran ayında yavaş yavaş dipten çıkmaya başladığını düşündürüyor.
İmalat sanayi kapasite kullanım oranı ekonomideki gelişmeleri hızlı bir şekilde görmemizi sağlıyor ama büyüme ile ilişkisi diğer bazı göstergeler kadar güçlü değil. Türkiye'de büyüme ile ilişkisi en güçlü iki göstergeyi sanayi üretimi ve reel perakende satışlar oluşturuyor.
Fakat onlar daha gecikmeli yayınlanıyor. Bu iki gösterge yılın ilk iki ayını istim üzerinde geçiren ekonominin mart ayında ciddi ölçüde yavaşladığını ve nisan ayında ise dibe vurduğunu gösteriyor.
Nisan ayında sanayi üretimi geçen yılın aynı ayındaki seviyesinin yüzde 31,4 ve reel perakende satışlar ise yüzde 19,2 altında kaldı. Bu verilerin de haziran ayında dipten çıkışa işaret edip etmediğini görmek için ağustos ayı ortalarını beklemek zorundayız.
NEDEN UZUN SÜRER?
Dipten çıkışın uzun sürebileceği beklentimiz iç ve dış talepteki zayıflığa dayanıyor. Kriz sırasında işini ve gelirini kaybeden büyük bir kitle varken iç talepte hızlı bir toparlanma yaşanması zor.
En önemli ihracat pazarımız olan Avrupa'da bu yıl çift haneli küçülme olacağı tahmin edilirken dış talepte hızlı bir toparlanma beklemek de gerçekçi değil.
Türkiye'de kısa çalışma ödeneğinden yararlanma koşullarının tekrar sıkılması sonrasında işten çıkarmaların yaygınlaşması ve dünyada da ikinci bir koronavirüs dalgasının kapıyı çalması ihtimalleri ise ekonominin yeniden dibe yönelmesi riskini canlı tutuyor.