Türkiye'nin en eski yabancı sermayeli şirketlerinden biri olan Bosch Türkiye, dijitalleşme ve sanayi 4.0 konusunda önemli yatırımlar yapıyor. Bosch Türkiye ve Ortadoğu Başkanı Steven Young, “Şirketlerin dijitalleşmeye ve sanayi 4.0'a geçmeme lüksü yok" diyor.
TALAT YEŞİLOĞLU
tyesil@ekonomist.com.tr
Global teknoloji ve servis tedarikçisi Bosch, Türkiye'de 1910 yılından bu yana faaliyet gösteriyor. 2018 yılı resmi rakamları henüz açıklanmadı ama Bosch Türkiye 2017'de 9 milyar TLsi ihracat olmak üzere 15,5 milyar TL ciroya ulaşmıştı.
Şirket ihracatta payını artırmaya devam ederken dijital teknolojilerin Türkiye pazarında tanıtılmasına ve Sanayi 4.0 dönüşümüne de öncülük yapıyor. Almanya'nın Berlin kentinde düzenlenen 'IoT' (nesnelerin interneti) zirvesinde buluştuğumuz Bosch Türkiye ve Ortadoğu Başkanı Steven Young ile dünyadaki ana trendleri, Türkiye'nin konumunu ve şirketin hedeflerini konuştuk.
Bosch Türkiye olarak 2017'de 9 milyar TLsi ihracat olmak üzere 15,5 milyar TL ciro elde ettiniz. 2018 nasıl tamamlandı? Yatırım bütçeniz nedir?
Global şirketin kısıtlamaları nedeniyle Türkiye'nin 2018 yılı rakamlarını henüz açıklamadık. Şunu söyleyebilirim: Satışlarımızın yarısından fazlası ihracattan geliyor ve bu oran artmaya devam ediyor.
Yatırımlarımız da sürüyor. 2017'de 130-140 milyon Euro yatırım yaptık. 2018'i de onu aratmayacak şekilde bitirdik. 2019 biraz geçiş dönemi. 2020'den sonra tekrar yeni yatırımlara başlayacağız. Önümüzdeki üç yılda yatırım rakamlarımız gayet iştah açısı olacak. Mevcut fabrikalarımızda Almanya dışında henüz üretilmemiş yeni ürünler üreteceğiz. Bunları yan sanayide kullanacağız. Yan sanayimiz de dünyanın en yeni ürünleriyle buluşmuş olacak. Onları çok rekabetçi yere sokacağız. Yatırımlarımızda aslan payını Bursa alacak.
Bosch olarak özel veya spesifik hangi alanlarda olacaksınız?
Global olarak takip ettiğimiz dört mega trend var. Birincisi, 2020 yılında 50 milyar akıllı cihaz dünyada birbirlerine bağlanabilir durumda olacak. Bağlantı özelliği olmayan bir ürün oyunun dışında kalacak. İkincisi, 2050 yılına kadar dünya nüfusu 9,5 milyar olacak ve bunun yüzde 70'i şehirlerde yaşayacak. Dolayısıyla şehirleşme ve akıllı şehirler devreye giriyor.
Üçüncüsü yaşlanan nüfus. İnsanlar tüm dünyada artık daha uzun yaşıyor ve 65 yaş ve üstü yaş grubu diğer yaş guruplarına göre daha hızlı büyüyor. Bu alanda muazzam yeni sahalar açılıyor. Biz bunun içindeyiz. Dördüncüsü de enerji ve temiz su ihtiyacı. 2030 yılına kadar dünyanın yüzde 50 daha fazla enerjiye ve yüzde 35 daha fazla temiz suya ihtiyacı var.
Bu dört alanda Bosh Türkiye olarak nasıl bir rol oynayacaksınız?
Bu dört temel eğilim AR-GE'mizi yönlendirdiğimiz alanlar. Hangi alanlarda daha aktif olduğumuzu size söyleyeyim. Mobilitede üç konuyu şekillendiriyoruz: Otonom sürüş, elektrikli araçlar ve bağlanabilirlik. Bu üçü sayesinde dünyada stressiz, emisyonsuz ve kazasız bir mobilite tasarlıyoruz. Bir akıllı ev konusuna odaklandık. Isıtma ve soğutma sistemi akıllı olacak, güvenlik sistemi akıllı olacak, beyaz eşyalar akıllı olacak. Bunlar sadece kendi içinde değil aracımızla da konuşacak.
Akıllı fabrikamızı da ağın içine alıp hepsini sürekli takip edebilecek duruma geleceğiz. Yaşam alanında Bosch çok ciddi çalışıyor. Mobilitiye 2010'dan bu yana her yıl 400 milyon Euro yatırıyoruz. Gelinen noktada dünyanın hemen hemen bütün araba üreticileri bizim sistemlerimizi kullanıyor. Birkaç tanesi bizden bağımsız hareket etti ama kazalar olunca bırakıp bize geldiler.
Bosch Türkiye olarak bu resmin içinde ne kadar etkinsiniz?
Bosch Türkiye olarak dijital dönüşümde ve dijital teknolojilerin Türkiye'ye tanıtılmasında öncü firmalardan biriyiz. Türkiye'de genç nüfustan internet kullanımına kadar çok sayıda veriye baktık. Türkiye'de çok ciddi bir otomotiv sektörü var. Güzel bir yan sanayi ve ana sanayisi var.
Bu anlamda Almanya'ya "Endüstri 4.0 başlatabiliriz" dedim. İki yıldır Endüstri 4.0'ı Türk sanayicisine sunuyoruz. Şu anda otomotiv yan sanayi ve tekstil sanayi ile birlikte ilerliyoruz. Kendi üretim tesislerimizde de Endüstri 4.0'ı uyguluyoruz. Yerli bir yetkinlik merkezi kurduk. 40 mühendisimiz olacak, 50-60 milyon TL yatırım yapacağız.
AR-GE merkezlerinde ne gibi ürünler üzerinde çalışıyorsunuz?
Dört tane devlet tasdikli AR-GE merkezimiz bulunuyor. Burada 700 mühendisimiz çalışıyor. Şu ana kadar 600 milyon TL yatırım yaptık. Patent başvurularımız var. Sadece Türkiye'deki üretim tesisleri için değil dünyadaki üretim tesislerimiz için de AR-GE'yi buradan yapıp ihraç ediyoruz.
Yani yurtdışına fatura kesiyoruz. Türkiye'nin Bosch dünyasının en gözdesi olması için çaba gösteriyoruz. Biz bunu yaparken yanımıza Türk şirketlerini de iş ortakları olarak almaya özen gösteriyoruz. Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu alanlara hitap edecek işler yapıyoruz. AR-GE'miz var, tasarım merkezimiz var, deneyimlerimiz var.
Sizce Türk şirketleri Endüstri 4.0'ın farkında mı?
Bazılarının farkındalığı iyi seviyede. Bazılarına anlatmamız gerekiyor. Kurumsal yönetilen firmalar konuya daha hızlı adapte olabiliyor ama aile şirketlerinde adaptasyon süresi daha uzun sürüyor. Bu öyle bir noktaya gelecek ki belli bir zaman sonra bunu yapmama lüksünüz olmayacak.
Siz bütün tesislerinizde Endüstri 4.0'ı uyguluyor musunuz?
Hepsinde değil. Beyaz eşya, kombi üretimi, enjektör fabrikalarında, hidrolik firmalarımızda uyguluyoruz. Küçük bir tesisimizde gelecek yıl uygulayacağız. Böylece tüm tesislerimiz uyguluyor olacak.
Otomotivde işler iyi gitmiyor Türkiye'de yavaşlama var. Aradaki farkı kapatmak için ne yapacaksınız?
Bizim işlerimiz iyi gidiyor. Almanya'dan sonra en yeni nesil ürünler ilk önce Türkiye'de üretilir. Dolayısıyla bu anlamda pek sıkıntımız yok. Olgunlaşma çağına girmiş ürünleri Çin gibi Meksika gibi ülkelere gönderiyoruz.
Önümüzdeki dönemde üretim şirketleri Endüstri 4.0'ın bir parçası değilse bu bir risk midir?
Evet, en büyük risktir. Önümüzdeki dönemde ana konuların bir tanesi bu olacak. İkincisi yazılım konusu. Türkiye'de otomotiv yan sanayi olarak hala kilo ile sattığımız ve otomobillerden kalkacak ürünleri üretiyoruz. Bizim bir an önce elektrikli arabalarda kullanılacak ürünlere geçiş yapmamız gerekiyor. O yüzden yazılım çok önemli. Bu işin içine girmek ve yatırım yapmak gerekiyor. Yazılımsız hiçbir şey yok. 2030'da Bosch'un hedefi bütün ürünlerin yapay zeka özellikli olması.
"START UP MERKEZİ KURUYORUZ"
Start up'lar konusunda bir çalışmanız olacak mı?
Yeni bir start up merkezi kuruyoruz. Grow 2.0 adıyla kurulacak merkezi Almanya merkezle birlikte oluşturuyoruz. Şirketin içinden ve dışından başvuruları kabul edeceğiz. Bunu birçok start up merkezlerinde olduğu gibi ilerleteceğiz. WUP diye bir projemiz var.
Bizim çocuklarımızdan biri çok güzel bir sensör sistemi buldu. Damacanada su azaldığında mesaj ile otomatik olarak kendini döndüren bir sistem haline getiriyoruz. Bunu ticarileştireceğiz gibi gözüküyor. Her türlü fikre açacağız. O fikirler bizim mevcut sanayimize uygun ise onlara sunacağız. Yoksa dışarıdan yatırımcılara sunma imkanımız olacak.