Dijital dönüşüm kaçınılmaz

12 Haziran 2017
Dönüp dolaştığımızda yine aynı kapıya geliyoruz! O da dijital dönüşümün kaçınılmaz olduğu. İster tüketiciyle birebir muhatap olun, ister büyük kurumsal şirketlerin tedarik zincirinin bir parçası olun, dijital dönüşümün bir parçası olmak zorundasınız.

TALAT YEŞİLOĞLU
tyesil@ekonomist.com.tr

Ayşegül’ün hazırladığı kapak haberimizde okuyacağınız gibi, geçen yıl 156 milyar, bu yıl 180 milyar lirayı bulacak satın alma bütçelerini yöneten 50 lider, en çok dijital dönüşüme dikkat çekiyor. E-ihale ile teklif alanların yanı sıra, Migros gibi şirketler, müşterilerin mağaza ziyaret sıklığından sepet büyüklüğüne kadar olan bilgileri tedarikçileriyle paylaşıyor.

Bu da bizi kaçınılmaz olarak dijital dünyanın bir parçası haline getiriyor. Satıcı şirket, ‘ticari sır’ kavramını zedelemeden, müşteriye daha iyi hitap edecek ürünlerin ortaya çıkması için bilgi paylaşımı yapıyor.

Geçmiş atasözlerinin günümüz yaşantısında ne kadar doğru olduğuna sıklıkla tanıklık ediyoruz. Ticari yaşamla ilgili söylenen söz ve ifadelerin de günlük yaşamda karşılık bulduğu biliniyor. Örneğin, “Satın alırken kazanacaksın” gibi...

Ticari yaşamın koşulları değişiyor. Eskiden yerel ağırlıklı olan yapı, bugün teknolojinin sağladığı olanaklar çerçevesinde uluslararası görünüme kavuştu. Yabancı şirketler gibi Türk şirketleri için de bu durum geçerli. Uluslararası rekabetin getirdiği zorluklar, şirketlerin verimli çalışmasını zorunlu kılıyor.

Hükümet, istediği kadar yerel üreticiyi koruma altına alsın, yabancı kuruluşların karşısında avantaj sağlayacak düzenlemeler yapsın, hizmet ve ürün alımı yapan şirketler, rekabetin sert kurallarını gözetiyor. Bu da şirketlerin dijital dünyanın bir parçası olmasını zorunlu hale getiriyor.

Oyunda kalmak, Türkiye’nin en büyük 50 şirketinin yaptığı 180 milyar lirayı aşan satın alma bütçesinden pay almak isteyenler için dönüşüm kaçınılmaz. Yeni dönemin getirdiği koşullara ayak sürenler oyun dışında kalacak, değil yedek kulübesi, tribünde bile yer bulmakta zorlanacak.

İsim saymama gerek yok ama özellikle 1990’lardan sonra piyasadan silinen, yok olan markaları bir anımsayalım. Dikkat çeken bir değişim de, satın alma yöneticilerine ilişkin. Şirketler, sayıları, payları sürekli artan yeni kuşak tüketicilere hitap edecek çözümler bulmak zorunda.

Bu yüzden satın alma yöneticilerinin pozisyonlarında da bir dönüşüm öne çıkıyor. Milyarlarca liralık bütçeleri yönetenlerin şirket içindeki ağırlıkları artıyor. “Her şeyin başı insan” söylemini tekrar anımsatmak istiyorum. İnsan kaynağına daha fazla yatırımın dijital dönüşüm kadar gerekli ve ihmal edilmemesi gereken bir olgu olduğunu kayıtlara geçirmek istiyorum.

İyi bir hafta diliyorum...