TALAT YEŞİLOĞLU
tyesil@ekonomist.com.tr
Bazı gelişmeler, göstergeler de var ki, öngörülmeyen faydalar sağlar! Örneğin genç nüfusa Türkiye ekonomisinin dinamik gücü, motoru olarak bakılır. Evlenme yaşları, işgücüne katılım gibi rakamlar, klasik yöntemlerle yeni konut ihtiyacı, beyaz/kahverengi eşya talebini öngörmek için kullanılır. Genç nüfusun, eğilimlerinin, teknolojiye yatkınlığının öngörülmeyen faydası nedir? Bunun üzerine sizinle bu sınırlı köşede görüşlerimi paylaşmak istiyorum.
Genci, yaşlısı, yurdum insanının teknolojiye yatkınlığı iyidir. Evet, üretiminde değil tüketiminde daha iyi olabiliriz ama teknolojiyi, yeni ürünleri seviyoruz. Hatta yeni teknoloji harikası ürünleri almak için aile bütçemizi, cüzdanımızı fena halde zorlayabiliyoruz.
Çevrenize bakın, bana hak vereceksiniz. Burada öngörülen faturayı biliyoruz da öngörülmeyen fayda nedir? Bunun sonucunda da Türkiye ‘mobil devrim’i yaşıyor. Devrimin aşaması olarak da sosyal medyayı en aktif kullanan ülkeler arasında ilk sıralardayız. Hedef, dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olmak. Şu anda pek uzak bir hedef olarak görünüyor ama teknolojide bu hedef yakalandı denilebilir.
Pozitif taraftan bakmayı ilke edinmiş bir derginin yöneticisi olarak, bankacılık sektörüne hakkını teslim etmem gerekiyor. Çünkü bu işin kökeninde bankacılık sistemine yapılan yatırım geliyor. 1990’ların başında insan kaynaklarına ve ardından teknolojiye yapılan yatırımların meyvesini yiyoruz diyebiliriz.
Hatta bir süre daha yiyeceğiz gibi görünüyor. Yurtdışına çıktığınızda bankaların bize sunduğu ürünler ve ödeme sistemlerinde karşılaştığınız uygulamaları görünce, Türkiye’nin ne kadar ileride olduğuna tanıklık edebiliyorsunuz.
Bu gelişmelerin yansıması da burada bitmiyor. Bankacılık sistemi, önümüzdeki dönemde genç neslin değişen alışkanlıklarına nasıl adapte olacağı üzerine kafa yoruyor. Türk bankacılarının bu alanda yabancı meslektaşlarına göre daha ileride olduğuna emin olun. Gözde’nin hazırladığı kapak haberinde okuyacağınız gibi, mobil devrimin bir sonraki aşaması diyebileceğimiz ‘fintech’ devrimi geliyor.
Üstelik öyle çok gerilerden de gelmiyoruz. Yüzlerce şirket, yeni çözümler, uygulamalar geliştirmek için inanılmaz bir yarış içinde. Kimisi hizmet gelirleriyle yoluna devam ediyor. Kimileri de rakiplerin önüne geçebilmek, ürünlerini, uygulamalarını farklı ülkelere pazarlayabilmek için melek yatırımcı aldılar ve yenilerini almaya hazırlanıyorlar.
Ben sevgili Soner Canko’nun görüşüne katılıyor ve Türkiye’nin bu alanda dünyanın önemli fintech merkezlerinden biri olacağına inanıyorum. Önerim, bu devrimin bir parçası olun, kaçırmayın! Kaçıranlar için bedel tahmin edilemeyecek kadar ağır olacak...
Pozitif enerjiyle dolu bir hafta dileklerimle.