DR. ORHAN KARACA
okaraca@ekonomist.com. tr
Bu endeks, Freedom House’un siyasal haklar ve sivil özgürlükler endekslerinden türetilenle beraber, akademik çalışmalarda en sık kullanılan iki demokrasi ölçüsünden biri.
Tabloyu görmek için görsele tıklayın.
İşte bu ölçüye göre Türkiye demokraside küme düştü. CSP, 2015’e ilişkin verileri eklerken Türkiye’nin polity2 endeksindeki puanını 9’dan 3’e indirdi. 2015 verileri eklenirken geriye yönelik bir güncelleme de yapıldı ve Türkiye’nin daha önce 9 olarak açıklanan 2014 yılı puanı da 3’e çekildi. Böylece Türkiye tam demokrasiler arasından çıkıp kısmi demokrasiler arasına girdi. Yani demokrasinin birinci liginden ikinci ligine düşmüş olduk.
30 YILIN EN KÖTÜSÜ
Polity2 endeksinde ülkelere +10 ile -10 arasında değişen notlar veriliyor. Bu endeksteki +10 değeri güçlü demokrasiye, -10 değeri güçlü otokrasiye karşılık geliyor. Endekste -10 ile sıfır arasında değerlere sahip olan ülkeler otokrasi, +1 ile +6 arasında değerlere sahip olan ülkeler kısmi demokrasi, +7 ile +10 arasında değerlere sahip olan ülkeler ise tam demokrasi olarak tanımlanıyor.
Bu notlar, yöneticilerin göreve getirilmesi sürecindeki rekabetin yoğunluğu, yöneticilerin göreve getirilmesi sürecinin açıklığı, yürütmenin sınırlanması, siyasal katılmanın rekabet yoğunluğu ve siyasal katılmanın düzenlenmesi gibi faktörlere ilişkin değerlendirmeler yapılarak veriliyor.
Yapılan son değişiklikle Türkiye’nin polity2 endeksindeki notu 1980’li yılların başından bu yana gördüğü en düşük seviyeye indi. 12 Eylül 1980 darbesiyle gelen askeri yönetimin işbaşında olduğu 1980-82 döneminde Türkiye’nin bu endeksteki notu -5’ti. Yani o dönemde demokratik değil oto-kratik ülkeler arasındaydık. 1983 yılında yapılan seçimle askeri yönetim sona erdiğinde ise notumuz 7’ye çıkarılmıştı.
Bu da en alt seviyeden de olsa tam demokrasiler arasına girdiğimiz anlamına geliyordu. O tarihten sonra notumuz 7 ile 9 arasında seyretti. Yani yapılan son değişikliğe kadar, 1980’deki askeri darbeden bu yana hiç demokrasinin ikinci liginde yer almamıştık.
CSP, Türkiye’nin demokrasi notunu düşürmesine gerekçe olarak, daha önce başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan’ın Ağustos 2014’te cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra otoriter bir yönetim tarzına doğru atılan adımları gösteriyor. Bu adımlar atılırken başbakanlık makamında durumu bir ölçüde de olsa dengelemeye çalışan Ahmet Davutoğlu vardı.
Geçen ayki hükümet değişikliği sonucunda bu denge çabası da ortadan kalktığı için, gelecek yıl 2016’ya ilişkin notumuz belirlenirken polity2 endeksinde daha aşağılara düşmemiz de söz konusu olabilir.
Bu arada akademik çalışmalarda sık kullanıldığını belirttiğimiz diğer demokrasi ölçüsü olan Freedom Hou-se’un endekslerine göre zaten tam demokrasiler arasında olmadığımızı belirtelim. Freedom House Türkiye’yi yıllardır liberal olmayan seçimsel demokrasiler arasında gösteriyor. Bu da bu kuruluşun jargonunda demokrasinin ikinci ligine tekabül ediyor. CSP’nin Türkiye’ye ilişkin demokrasi notu Freedom House göre daha bol kepçeydi.
EKONOMİYE ETKİSİ
20 yıldan bu yana güncel ekonomideki gelişmeleri izliyor ve bu konuda yazıyorum. Yani bir iktisatçı olarak benim esas uzmanlık alanım bu. Fakat geçen yıl bitirdiğim doktora tezimin konusu demokrasi ile iktisadi kalkınma arasındaki ilişki üzerineydi. Dolayısıyla bu da benim uzmanlık alanım sayılır.
Internet sitemden (https ://sites .google. com/site/okaracca) ulaşabileceğiniz tezimde demokrasi ile iktisadi kalkınmanın uzun dönemde birbirini beslediği sonucuna varmıştım. Korkarım ki Türkiye’nin demokrasiden giderek uzaklaşmasının bazı olumsuz ekonomik sonuçları olacak.
Esasında bu olumsuz ekonomik sonuçları zaten birkaç yıldır yaşıyoruz. Yatırımlar durduğu için ekonomi dört yıldır potansiyelinin olduça altında büyüyor. Bu nedenle bir taraftan işsizlik artarken bir taraftan da gelişmiş ülkelerin refah seviyesine makul bir sürede yetişme imkanımız elimizden kayıp gidiyor. Böyle giderse ekonomiye çıkan fatura daha da ağırlaşacak. Ekonomide hızlı büyümenin önünü yeniden açmak için huzur ve güven ortamına, bunun için de yön