Dalgalı piyasada risklerden korunun

Yüksek enflasyon ortamında ekonomik büyümedeki yavaşlama ve artan jeopolitik riskler piyasaları zorluyor. TL varlıkların hikayesinin TCMB’nin faiz kararına göre şekilleneceği; para piyasası fonları, altın, hisse, tahvil ağırlıklı bir portföyün orta vadede dengeleyici olabileceği öngörülüyor.

21 Ağustos 2024

Piyasalar, ağustos ayına küresel bazda çok yüksek oynaklıklarla giriş yaptı ve özellikle 5 Ağustos 2024, finansal piyasalar açısından unutulmaz bir tarih olarak kayıtlara geçti. Yaşanan bu volatilitenin nedenlerini birkaç başlıkta toplamak mümkün. Japonya Merkez Bankası’nın (BoJ) 31 Temmuz’da faizi yüzde 0,10’dan yüzde 0,25’e çıkarması, tahvil alım programını yarı yarıya düşürmesi ve faiz artışlarına devam edeceği beklentileri JPY’de carry trade olanağını tersine çevirdi. Amerika ağırlıklı olmak üzere dünyanın dört bir yanına dağılan carry trade pozisyonlarının çözülmesi satışları artırdı. JPY değer kazanırken Nikkei Borsası sert düştü.

18 - 31 Ağustos 2024 tarihli sayıdan

ABD’den gelen zayıf ISM ve tarım dışı istihdam verileriyle ABD ekonomisinde sert iniş ve resesyon endişesinin artması ise ABD piyasalarında sert karşılık buldu. Bu etkenlere algoritmaların tetiklemesi ve İran-İsrail gerginliğinin de eklenmesiyle başta Asya ve ABD borsaları olmak üzere riskli varlıklarda son dönemlerin en sert satış dalgası yaşandı. Öyle ki VIX Korku Endeksi 20’lerden 65’lere yükseldi.

HANGİ GELİŞMELER TAKİP EDİLECEK?

Ağustos ortası itibarıyla merkez bankalarının piyasayı rahatlatan açıklamaları ile oynaklıkların hafiflediği görülüyor. Mevcut fiyatlamalar, panik havasının yatıştığını ve piyasalarda yeniden dengelenmeyi gösteriyor. ABD’den gelecek verilerin ve FED yetkililerinin açıklamalarının resesyon endişelerinin artıp azalması konusunda belirleyici olacağı ve kısa vadede fiyatlamalara yön vermeye devam edeceği öngörülüyor.

22 Ağustos’ta başlayacak Jackson Hole Sempozyumu’nda FED Başkanı Powell’ın mesajları ve ABD seçimleriyle ilgili anketler de önem arz ediyor. Hem Ortadoğu hem Ukrayna-Rusya kaynaklı artan jeopolitik riskler ve JPY’de yeni bir dalganın gelip gelmeyeceği konusu da radarda olacak.

RIDVAN BAŞTÜRK
BAŞTÜRK FİNANSAL DANIŞMANLIK KURUCUSU, STRATEJİST

“YURT DIŞI İLE KORELASYON KAYBOLMUŞTU”

Global borsalarda satış dalgası kısa sürede yerini dengelenmeye bırakırken yurt içinde artan risk algısıyla birlikte toparlanma daha yavaş ve temkinli bir zeminde ilerliyor. Temmuz ayında 11.000’lerin üzerini gören BİST-100 de 5 Ağustos’tan bu yana hala 10.000’in altında seyrediyor.

Baştürk Finansal Danışmanlık Kurucusu, Stratejist Rıdvan Baştürk; küresel bazda yaşanan bu tarz panik ortamlarının gelişmekte olan ülke (GOÜ) piyasalarını daha fazla etkileyebildiğini kaydediyor. Türkiye piyasalarının hikayesinin global piyasalardan biraz daha farklı olduğuna dikkat çeken Baştürk; “Çok uzun süredir yurt dışı ile korelasyon kaybolmuştu. Son dönemde paralel hareketler olsa da yine iç taraf kendi dinamikleriyle yol alacaktır” diyor. Rıdvan Baştürk’e göre; TL varlıkların hikayesi yakın dönemde TCMB’nin faiz kararına göre şekillenecek. Mevcut enflasyonist ortamda olası faiz indiriminin TL’yi yeniden baskı altına alacağına işaret eden Baştürk; yeniden ‘düşük faiz-yüksek enflasyon’ süreci oluşması durumunun ise uzun vadede borsayı pozitif etkileyeceğini belirtiyor.

HANDE ŞEKERCİ
İŞ PORTFÖY ARAŞTIRMA BÖLÜM MÜDÜRÜ, EKONOMİST

PORTFÖY AKIMLARI BİST’E YÖNELECEK Mİ?

Türkiye’de 2023’ün ortasından itibaren ekonomi politikalarında yaşanan belirgin yön değişimiyle yabancı yatırımcının portföy akımları özellikle tahvil, Eurobond ve swap piyasalarına yöneldi. TL varlıkların cazibesi artarken BİST’e ilgi zayıf kaldı.

İş Portföy Araştırma Bölüm Müdürü, Ekonomist Hande Şekerci; 2019 Eylül’den itibaren sürekli gerileyen ve şu an yüzde 37’lerde olan yabancı takas oranının 2005-2018 arasındaki yüzde 60-65 bandına geri dönebilmesi için yurt içinde ekonomi yönetiminin hedeflerinin gerçekleşmesi gerektiği görüşünde. Dezenflasyon hedefini önceliklendiren politikaların korunmasının ve pozitif görünüme sahip Türkiye’nin kredi notunda artırımların devam etmesinin, portföy akımlarının BİST’e yönelmeye başlamasını sağlayabileceğini öngören Şekerci; şöyle devam ediyor:

“Mevcut durumda göreli yüksek fonlama maliyetinin yansımalarının hissedildiği bankacılık sektörü açısından orta/uzun vadede olumlu görüşümüz var. Türkiye ekonomisi bu yılın ikinci çeyreğinden itibaren hız kaybediyor. TCMB’nin yılın son iki ayında kademeli faiz indirimlerine başlayabileceğini, bunun da zayıflayan ekonomik aktiviteye ve faize duyarlı sektörler başta olmak üzere BİST’e destek olabileceğini düşünüyoruz.”

ATİLLA ESEN
AHLATCI YATIRIM GENEL MÜDÜRÜ

YATIRIMCILARA KRİTİK ÖNERİLER

Henüz fiyatlamaların içinde olmayan jeopolitik riskler de masada duruyor. Ahlatcı Yatırım Genel Müdürü Atilla Esen; “Güncel haliyle bölgesel kalmaya devam eden jeopolitik risklerin büyüme ve şiddetlenme ihtimali, bölgeye yakınlığı nedeniyle ülkemiz fiyatlamalarında tedirginliğe neden olabilir” diyor. Yılın kalanında yatırımcıları resesyon endişeleri, jeopolitik riskler ve ABD’nin seçim gündemi gibi yoğun bir dönemin beklediğine dikkat çeken Esen’e göre; TL varlıklarda pozitif beklentiler sürerken portföylerde para piyasası fonları, altın ve hisse bulundurulmalı.

MEHMET BİLAL BİRCAN
INVESTAZ ARAŞTIRMA VE STRATEJİ BİRİM MÜDÜRÜ

BİST İÇİN KATALİZÖRLER NELER?

InvestAZ Araştırma ve Strateji Birim Müdürü Mehmet Bilal Bircan; “Orta vadede jeopolitik risklerin sürmesi ve ABD ekonomisine dair gelecek olası kötü veriler resesyon endişelerini canlandırırken sadece hisselerden çıkışları hızlandırmakla kalmaz, yabancıların TL varlıklardan da çıkışlarına neden olabilir” diyor. Yurt içinde enflasyondaki gerileme ve makroekonomik dengelenmeye ilave olarak küresel borsalarda faiz indirimleriyle yaşanacak olası yükselişlerin riskli varlıklara talebi artırmasının BİST için katalizör görevi görebileceğine değinen Bircan’a göre; altın, hisse ve tahvil ağırlıklı bir portföy orta vadede risk/getiri açısından dengeleyici olabilir.

PROF. DR. ERHAN ASLANOĞLU 
AKADEMİSYEN, EKONOMİST

“Türkiye’nin makro hikayesinde zorlu döneme girildi”

  • JEOPOLİTİK RİSKLERE DİKKAT Önceki hafta yaşanan sert satışları tetikleyen unsurlardan biri olan ABD ekonomisinin resesyona girmesi konusu, çok spekülatif ve yanlış bir değerlendirme. Zaten ABD’nin bu yıl yüzde 2,5, 2025’te yüzde 2’nin biraz altında büyümesi beklentiler dahilinde. Japonya’nın carry trade kaynaklı etkileri ise büyük oranda gerçekleşmiş görünüyor, BoJ daha fazla sıkılaşmaya gidilmeyeceğini açıkladı. Jackson Hole toplantılarında da büyük merkez bankalarından ‘sakinleştirme ve aynı yöne gitme’ konusunda açıklamalar gelebilir. Şu anda ekonomilerde sert düşüşü getirecek bir tablo yok. Piyasalar için en önemli konu ise jeopolitik riskler.
  • YIL SONU RALLİSİ GELİR Mİ? Faiz indirimleri ‘baz senaryo’ olduğu müddetçe global borsaların yıl sonu rallisi yaşayacağını öngörüyorum. Ancak hem jeopolitik riskler yüksek hem de ülkelerin hikayeleri birbirinden farklı. Dünya ekonomisi büyürken Türkiye ekonomisi yavaşlayacak. Piyasalar için yüksek enflasyon ortamında ekonomik büyümedeki sıkıntılar ve jeopolitik risklere bölgesel yakınlığımız en önemli iki olumsuz başlık. Türkiye’nin makro hikayesinde zorlu döneme girildi. Çok bildiği bir durum olmayan ‘ekonomide yavaş daralma’yı deneyimleyen Türkiye, dünyada oluşabilecek pozitifliğe dahil olamayabilir. Büyümedeki yavaşlamanın derecesine göre ara ara negatiflikleri de hissedebiliriz.
  • BORSA HİKÂYE YARATABİLECEK Mİ? Ciddi bir önden fiyatlama yapan borsanın; bilançoların olumsuz geleceği, risklerin azalmadığı ve faizlerin yüksek kaldığı bir dönemde hikâye yaratması zor olabilir; borsa çok sert aşağı gitmeyebilir ancak güçlü çıkış için ortam da henüz yok. Sert hareketlerin olduğu dönemlerde mevcut pozisyonları korumak, temkinli olmak, panik satışlar yapmamak önemli. Çok uzun vadeli yatırımcılar için ise borsa hala genel olarak artılara sahip.