ARAM EKİN DURAN
eduran@ekonomist.com.tr
Salgını geride bıraktıktan sonra iş hayatındaki toparlanma ile birlikte ticaret ve iş yönetiminde ‘yeni normal' ortaya çıkacak.
Bu süreci en az zararla atlatmak için ise başta çalışan sağlığını garanti altına almak olmak üzere nakit akışını sağlama almak, kredi ve desteklerden azami ölçüde yararlanmak büyük önem taşıyor. Bu ayki kapak dosyamızda uluslararası danışmanlık şirketlerinin önerileri ile ‘yeni normal'in yol haritasını çıkardık.
"7 ŞİRKETTEN 1’İ MAAŞ ÖDEYEMİYOR”
Euler Hermes Türkiye Pazarlama, Dağıtım Kanalları ve Ticari Tahsisten Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Ömer Gürcan Köseoğlu, salgın döneminde KOBİ'lerin yüzde 34'ünün geciken ödeme durumlarında kredili mevduatlara güvendiğini kaydediyor. Bunun yanı sıra her 7 işletmeden Tinin nakit akışı problemleri nedeniyle çalışanlarının ödemelerini yapamadığına dikkat çeken Köse-oğlu, faturaların ise sadece yüzde 58'inin zamanında ödendiğini belirtiyor.
Her kuruluşun, maaş ve faturalarını ödemesi ve bunlara ek olarak büyümeye yönelik yatırımlar yapabilmesi için düzenli bir nakit akışına sahip olması hayati bir önem taşıyor. Şirketlerin büyümesini sağlama almak için paranın nereden geldiğini tam olarak anlamak ve geleceğe yönelik gelir tahmini yapmak zorunda olduğunu dile getiren Köse-oğlu, “2019 yılının Aralık ayında yapılan bir araştırmaya göre KOBİ'lerin sadece yüzde 51'i pozitif nakit akışına sahip olduğunu söylüyor. Salgınla beraber bu oranın daha da azaldığını düşünüyoruz” diye konuşuyor.
"BİNLERCE ŞİRKET TEMERRÜT RİSKİ ALTINDA”
Köseoğlu'na göre, finansal tabloları iyi bir şekilde analiz etmeyen şirketler için tehlike çanları çalmaya başladı bile. Covid-19 salgını öncesinde, Euro bölgesindeki 13 bin KOBİ ve orta ölçekli şirketin risk altında olduğunu ifade eden Köseoğlu, “Yaşadığımız bu nakit akışı krizi onları temerrüde düşürebilir” diyor. Geçmişteki araştırmalarında iflastan dört yıl önce kurumsal sıkıntıyı tespit etmeye yardımcı olabilecek üç öncü gösterge belirlediklerini anlatan Köseoğlu, bu kriterleri kârlılık, sermayelendirme ve faiz kapsamı olarak sıralıyor.
Bu kriterleri Euro Bölgesi'nin devleri olan Almanya, Fransa, İtalya, İspanya, Belçika ve Hollanda'daki 200 binden fazla KOBİ ve orta ölçekli şirkete uyguladıklarını ifade eden Köseoğlu, şunları söylüyor: “Fransa'da toplam KOBİ'lerin ve orta ölçekli şirketlerin yüzde 10'unun risk altında olduğunu, Almanya'da yüzde 9'a yakın, İtalya'da yüzde 5, İspanya'da yüzde 6, Belçika'da yüzde 8 ve Hollanda'da yüzde 3 civarında olduğunu gözlemledik.”
Türkiye'de de durum Euro Bölgesi'nden farklı değil. 23-27 Mart 2020 tarihleri arasında TÜRKONFED, TÜSİAD ve UNDP koordinasyonunda gerçekleştirilen “COVID-19 İşletme Etki ve İhtiyaç Anketi"ne göre, işletmelerin yüzde 62’si koronavirüs salgınından büyük ölçüde etkilendiklerini ifade ederken hiç etkilenmediğini söyleyen işletmelerin oranı ise yüzde 3’te kaldı.
Büyük işletmelerin yüzde 11’i, mikro ve küçük ölçekli işletmelerin ise yüzde 36’sı faaliyetlerini durdurma kararı aldı. Tüm işletmelerin yalnızca yüzde 8’i kriz yönetimine geçmeden işlerinin rutin seyrinde devam ettiğini belirtirken yüzde 32’si kısmen, yüzde 29’u ise yoğun bir şekilde kriz yönetimi yaptıklarını vurguladı.
13 HAFTALIK NAKİT AKIM TABLOSU
EY Türkiye Kurumsal Finansman Kıdemli Müdürü Kadir Kaynar’a göre, salgın döneminde nakit, karın önüne geçerek birinci öncelik halini almış durumda. Öncelikli olarak KOBİ’lerin naktin öneminin farkında olup işletmelerini nakit odaklı bir işletmeye dönüştürmeleri gerektiğini vurgulayan Kaynar, nakit odaklı işletme dönüşümünde atılması gereken adımların 5 ana başlıkta takip edilebileceğini söylüyor.
Nakit akımını haftalık hatta günlük olarak takip etmenin salgın döneminde elzem bir davranış halini aldığına değinen Kaynar, “Bu süreçte 13 Haftalık Nakit Akım Tablosunun hazırlanması ve bu tablonun haftalık olarak güncellenmesi, kısa vadeli nakit ihtiyaçlarının erken saptanması konusunda önem arz ediyor" şeklinde konuşuyor. Bununla birlikte, müşteri ve tedarikçiler ile görüşüp ödeme sürelerinin ayarlanmasının önemine işaret eden Kaynar, “Bu dönemde erken tahsilat için indirimlerin sunulması, eldeki envanterin hızlıca nakte dönüştürülmesi gibi önlemler alarak elde tuttuğunuz nakti arttırma yoluna gidebilirsiniz" diyor.
KRİZ YÖNETİMİ NASIL OLMALI?
İŞ GÜCÜ VE İŞÇİ SAĞLIĞI YÖNETİMİ
Yönetmelikler takip edilerek, iş planlarının yapılması. Kalifiye çalışanları kadroda tutmak için destek programı oluşturulması. Çalışanlar ile etkin ve açık bir iletişim sisteminin kurulması.
MÜŞTERİ VE MARKANIN KORUNMASI
Müşterilerin risk değerlendirmesinin yapılması ve alternatif senaryoların planlanması. Müşteri yükümlülüklerinin yerine getirilmesi için alternatif yöntemlerin araştırılması. Müşteri ile işbirliğinin ve iletişimin artırılması. Rakiplerin yakın takibi.
KISA DÖNEM FİNANSAL YÖNETİM
13 Haftalık Nakit Akım modelinin kurulması. Paydaşlar ile iletişime geçerek tahsilat sürelerinin firma lehine iyileştirilmesi. Hızlı maliyet kontrolü ve maliyet azaltımı. Bankalarla iletişimin artırılması ve kredi kanallarının korunması Devlet vb. desteklerinden faydalanılması.
TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ
Tedarik Zincirinin baştan sona risk değerlendirmesinin yapılması ve alternatif senaryoların oluşturulması. İthalat kaynaklı maliyet artışı ve tedarik sorunları için yerel üreticilerin takip edilmesi/desteklenmesi. Lojistik kısıtlamaları nedeniyle yeni tedarik yöntemlerinin ve planlamasının yapılması Hukuki ihtilafların çözümü: Mücbir sebeplerin belirlenmesi ve sözleşmelerin mücbir sebep açısından kontrol edilmesi. Gümrük, lojistik, nakit gibi nedenlerden dolayı doğabilecek yükümlülüklerin yerine getirilememesine karşılık hukuki alternatifler hazırlanmalı.
“YATIRIM HARCAMALARINI İPTAL EDİN”
Çok gerekli olmayan harcamalardan vazgeçilmesi gerektiğini, planlanan yatırım harcamalarının ertelenmesi veya iptal edilmesi gerektiğini dile getiren Kaynar, “Ayrıca haftalık olarak kredi limitinizin takibini bankalardan onaylatın. Gelen kredi ödemeleriniz için yeniden yapılandırma veya erteleme fırsatlarını takip edin. Bankaların kısıtladığı nakit veya varlık ise onları kullanmak için bankanız ile iletişime geçin. Alternatif finansman yöntemlerindeki fırsatları kollayın" diye konuşuyor.
Öte yandan KOBİ’lerin teşvik ofisi kurarak var olan tüm devlet desteklerinden yararlandığından emin olması gerektiğinin de altını çizen Kaynar, “Sadece Türkiye Cumhuriyeti değil, operasyonlarınızın olduğu diğer ülke teşviklerini de takip edin.
Bağlı bulunduğunuz sendika, birlik veya tedarikçisi olduğunuz müşterilerinizin destek paketlerinden yararlanın" diyor. Kaynar, salgın sürecini sağlıklı biçimde geçiren firmaların salgın sonrası dönemde oluşacak pazar boşluklarından ve “yeni normal” den maksimum fayda sağlayacağını vurguluyor. Kaynar, bu dönemi sağlıklı atlatmanın anahtarının ise nakit yönetiminden geçtiğini belirtiyor.
NAKİT AKIŞINI SAĞLAM TUTMAK İÇİN 7 ADIM
1- İyi kayıt tutun
2- Müşterilerden gelen sinyalleri dikkate alın (ödeme koşulu değiştirme talebi, ödeme yapamayacağına dair mazeretler vb.)
3- Nakit akışı tablosu ve tahminleri oluşturun
4- Tabloyu ve tahminleri her ay gözden geçirin
5- Faturalama işlemlerinizi hızlı bir şekilde yapın ve geciken ödemeleri takip edin
6- Yazılım kullanın
7- Ticari alacak sigortasını değerlendirin
"ŞİRKET İFLASLARI YÜZDE 25 ARTACAK”
Coface Türkiye Genel Müdürü Ali Gençtürk de, salgının yarattığı gündemde, özellikle küçük şirketler için tüm dünyada en büyük riskin tahsil edilemeyen alacaklar olduğunu söylüyor. Vade uzatımları ve ardından gelen iflas oranlarındaki artışın firmaların alacaklarını korumak için ticari alacak sigortasını daha da vazgeçilmez bir hale getirdiğini dile getiren Gençtürk, “Peşin çalışmayı talep etmek ise hem iç pazarda hem de ihracatta alıcıyı her zamankinden daha fazla kaybetme riski taşıyor” diyor.
Tüm dünyada Coface'ın en iyi senaryosunda bile şirketlerin kredi risklerinin yükseleceğini kaydeden Gençtürk, “Dünya genelinde ortalama şirket iflaslarında yüzde 25 artış bekleniyor. Özellikle Pandemi şoku yükselen ekonomilerde daha da sert yaşanabilir” diye konuşuyor. Salgının yönetilmesine ek olarak, petrol fiyatlarındaki düşüş ve 2018'e göre dört katına yükselen sermaye çıkışları gibi sorunların da gündemde olduğunu belirten Gençtürk, şöyle konuşuyor: “2020 yılında dünya ticaret hacminde yüzde 4,3'lük daralma yaşanacağı tahminini de göz önüne aldığımızda, dikkat çekilecek bir diğer konunun tek alıcı bağımlılığı olduğunu belirtmek istiyorum. Bu firmalar için en önemli strateji değişikliği, olası tedarik zinciri kesintilerini öngörerek güvenli alıcı sayısını artırmak olmalıdır.”
‘EVDEN ÇALIŞMA' YAYGINLAŞACAK
Türkiye'de son dönemde yapılan araştırmalar, salgın sona erdikten sonra pek çok sektörde binlerce şirketin evden çalışmaya devam edeceğini gösteriyor. 130 ülkede faaliyet gösteren insan kaynakları danışmanlığı şirketi Mercer Türkiye'nin yaptığı araştırmaya göre, salgın sonrasında şirketlerin yüzde 60'ı evden çalışma uygulamasını sürdürmeyi planlıyor.
Yaptıkları araştırmanın ayrıntılarını paylaşan Mercer Türkiye Genel Müdürü Dinçer Güleyin, Türkiye'de farklı sektörlerde faaliyet gösteren 103'i global ve 64'i yerel olmak üzere 167 firma ile görüştüklerini söylüyor. Araştırmaya katılan şirketlerin yüzde 45'inin salgın öncesi dönemde de uzaktan çalışma yöntemini bir alternatif olarak kullandığını dile getiren Güleyin, “Fakat korona sonrası dönemde şirketlerin yüzde 95'i merkez ofisler başta olmak üzere uzaktan çalışma modeline geçti” diyor.
Şirketlerin yüzde 36'sının saha çalışanları için de uzaktan çalışma modelini uygulamaya başladığını kaydeden Güleyin, “Bu süreçte şubesi bulunan şirketlerin de yüzde 23'ü uzaktan çalışma modeline geçiş yaptı” diyor. Güleyin, şirketlerin yüzde 66'sının bu dönemde çalışma saatlerini esnettiğini, yüzde 60'ının ise salgın sonrasında uzaktan ve esnek çalışma modelini kalıcı hale getirmeyi planladığını kaydediyor.
‘Evden çalışma' modelinin yeni dönemde iş dünyasının en önemli değişimlerinden biri olacağını vurgulayan Güleyin'e göre, son 100 yıldır toplumlardaki yaşam ve iş arasındaki belirgin çizginin ortadan kalkacağı bir döneme girildi. Güleyin, şunları söylüyor: “Bu salgın bir anda ezberleri bozdu ve biz bu yeni senaryoya uyum sağlamaya çalışıyoruz. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
"DOĞRU VE HIZLI KARAR VERMELİSİNİZ"
“Tüm dünyadaki gelişmeleri dikkate alarak KOBİ’lerin doğru ve hızlı karar verme yeteneklerini geliştirmelerini öneriyoruz. Şirket yapısının günümüz dünyasında teknolojik dönüşüme uyumlu ve gerekliliklerini sağlamış olması bir başka önemli nokta. Yeniden yapılanma, finans ve insan kaynakları gibi departmanları oluşturmak ve gerçek anlamda kurumsal bir yönetim sağlamak, ticari alacak sigortası gibi güvenli ticaret araçlarını kullanmak, stok ve maliyet yönetimine daha fazla özen göstermek, dijital ortamda var olabilmek gibi adımları atmak için de en doğru zamanda olduğumuzu söyleyebiliriz.”
ÖZGE GÜRSOY BÜYÜKAVŞAR / EY TÜRKİYE
"NAKİT ODAKLI OLMALISINIZ"
“Pandemi döneminde hayatta kalmanın anahtar kelimeleri “nakit yönetimi” dir. KOBİ'ler hayat kalmak için nakit odaklı olmaları gerekirken aynı zamanda değişen iş modellerine ve “yeni normal” ile birlikte ortaya çıkabilecek fırsatları değerlendirmek için hazırlıklara başlamalıdırlar. KOBİ'lerin bu süreçte işgücü ve işçi sağlığı yönetiminden tedarik zinciri yönetimine, müşteri ve markanın korunmasından hukuki ihtilafların çözümüne kadar pek çok alanda sorun çözecek bir kriz yönetim ekibi kurmaları büyük önem taşıyor.”
ÖMER GÜRCAN KÖSEOĞLU / EULER HERMES
"KONTROLLÜ BÜYÜME SAĞLAMALISINIZ"
“Öngörülemeyen bir salgının tüm sektörlerde hasara yol açması düşünüldüğünde, şirketleri kâr veya hissedar getirisi gibi kriterlere göre ölçmek doğru olmayacak. KOBİ'lerin de bu noktada virüse karşı aldığı önlemler oldukça önemli. Kontrolsüz bir büyüme yerine doğru alıcılarla, müşterilerle doğru işler yaparak kontrollü bir büyüme sağlamaları gerekiyor. Birçok şirketin virüs dolayısıyla finansal tabloları ve nakit akışları zayıflayacak. Dolayısıyla iş yapılacak şirketlerle ticari güvenliği sağlamak KOBİ'lerin önümüzdeki dönemde normali haline gelecek."