Türkiye'de iş dünyası da siyaset de sokak da 14 Mayıs'da gerçekleştirilecek cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimlerine kilitlenmiş durumda.
GÖZDE YENİOVA SAYLAK gyeniova@ekonomist.com.tr
ARAM EKİN DURAN eduran@ekonomist.com.tr
30 Nisan - 13 Mayıs 2023 tarihli sayıdan
Son birkaç yılda pandemi, yüksek enflasyon, deprem felaketi gibi birbiri ardına zor süreçlerden geçen Türkiye ekonomisinde yeni bir başarı hikayesi yazılması için tüm gözler 14 Mayıs sonrasını işaret ediyor.
Ekonomist Dergisi'nin geleneksel olarak gerçekleştirdiği "CEO ANKET" araştirmasına katılan ülke genelindeki 120 CEO ve üst düzey yöneticiye göre, seçim sonrasında Türkiye'yi ciddi bir değişim bekliyor. İş dünyası liderleri büyük oranda bir iktidar değişikliği öngörürken, ekonomideki enflasyon ve cari açık gibi sorunların ise kısa vadede çözülemeyeceği görüşünde.
1- 14 MAYIS SEÇİMİNDEN NASIL BİR SONUÇ ÇIKMASINI BEKLİYORSUNUZ?
Yeni yıla deprem felaketiyle başlayan Türkiye'de 2023'ün ilk çeyrek dönemi bunun etkilerinin sürmesiyle durgun geçti. Bir yandan depremin yaralarının sarılmasına devam edilirken, diğer yandan da seçim sonrası yeni bir dönemin başlangıcının olması beklentisi bulunuyor. Seçimle birlikte belirsizliklerin ortadan kalkması beklenirken, yeni dönemde cumhurbaşkanının kim olacağı ve meclis çoğunluğunun nasıl oluşacağı merak ediliyor. Türkiye'de toplum, siyaset ve iş dünyası 14 Mayıs'ta gerçekleştirilecek olan cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimlerine odaklanmış durumda.
Bu yıl iş planlarını seçim öncesi ve seçim sonrası olarak ikiye ayıran iş dünyası, önünü görmek için bir an önce seçimlerin yapılıp yeni döneme göre projeksiyonlarını çizmek istiyor. Biz de anketimizde iş dünyasının liderlerine 14 Mayıs seçimlerinden nasıl bir sonuç çıkmasını beklediklerini sorduk. Anketimize katılan iş dünyası liderlerinin büyük çoğunluğuna göre, 14 Mayıs seçimleri seçiminde Kemal Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanı seçilecek ve Millet İttifakı Meclis'te çoğunluk olacak. Ankete katılan iş dünyasının tepe yöneticileri, yüzde 68,7 oy oranıyla Kılıçdaroğlu'nun cumhurbaşkanı seçileceğini, Meclis'te çoğunluğun Millet İttifakı'nın olacağını tahmin ediyor.
2- SEÇİMLERDEN SONRA BAŞKANLIK SİSTEMİNDEN GÜÇLENDİRİLMİŞ PARLAMENTER SİSTEME GEÇİŞ OLMALI MI?
1923-2018 yılları arasında parlamenter sistem ile yönetilen Türkiye, 16 Nisan 2017'de referandumla gerçekleşen Anayasa değişikliğinin ardından 24 Haziran 2018 seçimiyle beraber başkanlık sistemine geçiş yaptı. Türkiye'deki başkanlık sistemine geçilmeden önce birçok tartışma söz konusu olmuştu. Bunun için de halk oylamasına gidilerek referandum gerçekleştirildi ve sonucunda sisteme geçiş süreci başladı. 2018 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanan bu sistem, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi olarak da adlandırılıyor.
Bu seçimde önemli başlıklardan biri de muhalefetin parlamenter sisteme geçiş için ortak görüşte birleşmesi. Biz de bu nedenle iş dünyası liderlerine seçimlerden sonra parlamenter sistemine geçilmesini isteyip istemediklerini sorduk. Anketimizde katılan CEO'ların yüzde 93,9 oy oranı gibi büyük bir çoğunluğu, parlamenter sisteme geçilmesi yönünde görüş bildiriyor. 2015 seçimlerinden önce yaptığımız ankette de CEO'ların da ezici çoğunluğu başkanlık sistemine geçilmesine karşı olduğu görüşünde birleşmişti.
3- SEÇİMLERİN ARDINDAN İKTİDARA KİM GELİRSE GELSİN, ‘YÜKSEK KUR, DÜŞÜK FAİZ’ ODAKLI EKONOMİ POLİTİKALARINDA DEĞİŞİKLİK OLMALI MI?
Türkiye ekonomisinin ana politikası uzun süredir ‘yüksek kur-düşük faiz' olarak uygulanıyor. Her ne kadar ekonomistler; bu politikanın daha çok enflasyon, yüksek işsizlik ve yoksulluğa y 9 yol açacağı uyarısında bulunsa da Türkiye Ekonomi Modeli olarak sunulan bu politika devam ediyor. Son iki yıl içinde Cumhurbaşkanı Erdoğan, üç TCMB başkanını değiştirdi. Son olarak ise düşük faiz politikasına geçmediği öne sürülen Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan'ın yerine Nureddin Nebati atandı.
Nebati döneminde, istenen düşük faiz politikası etap etap uygulanarak tek haneli faize kadar gidildi. Ancak beraberinde ortaya çıkan yüksek enflasyon ve kur, ekonomiyi zorlarken ihracatın artarak cari açığı kapatması beklentisi de gerçekleşmedi. Seçim sonrası bu politikanın değişmesi konusunda görüşlerini sorduğumuz iş dünyasının liderleri, ‘yüksek kur-düşük faiz' odaklı ekonomi sisteminden vazgeçilmesi yönünde görüş bildiriyor. Ankete katılan CEO'ların yüzde 90,6 gibi büyük bir kısmı, bu ‘yüksek kur-düşük faiz' ekonomisi politikasında seçim sonrası değişiklik bekliyor.
4- 6 ŞUBAT DEPREMİ SONRASINDA YARALARI SARMAK İÇİN ORTAYA KONAN PROJELERİ YETERLİ BULUYOR MUSUNUZ?
Türkiye, 6 Şubat Pazartesi günü tarihinin en büyük afetlerinden birine uyandı. Kahramanmaraş Pazarcık merkezli 7,7 ve 9 saat sonra yine Kahramanmaraş Elbistan merkezli 7,6'lık iki büyük depremle sarsılan Türkiye, bir kez daha bu coğrafyanın bir gerçeği olan depreme hazırlıksız yakalandı. Bu deprem felaketi, kapsadığı 11 ilde geriye on binlerce can kaybı, yüzbinlerce yaralı ve evsiz kalan milyonlarca insan bıraktı.
Aradan geçen üç ayda devlet, sivil toplum, iş dünyası el ele vererek yaraları sarmaya odaklandı. Geçen süreç içinde depremzedelerle dayanışma sağlanması adına birçok koldan destek giderken yeniden hayata kaldığı yerden devam edilmesi için de çalışmalar sürüyor. Depremin ilk günlerinde yeterli yardımın ulaşmadığı yorumları yapılırken ilerleyen günlerde tüm desteklerin bölgeye aktarılması yönünde tüm taraflarca çaba gösterildi. Bu dönemde uygulanan projelerin doğru adımlar olduğunu savunan kadar yeterli olmadığı görüşünde olan da var. Anketimize katılan CEO'ların yüzde 89,7' si projeleri yeterli bulmuyor, yüzde 10,3'ü ise yeterli buluyor.
5- YIL SONUNA KADAR DOLAR KURUNDA NASIL BİR SEYİR BEKLİYORSUNUZ?
Türkiye ekonomisini takip ederken dolar kurunun seyrini yakından izlemek sadece iş dünyasının, ihracatçıların değil; tasarruf sahibi vatandaşların da en önemli önceliklerinden biri olmaya devam ediyor. Özellikle iktidarın ‘Yeni Ekonomi Modeli'adıyla Kasım 2021 itibarıyla hayata geçirmeye başladığı ‘yüksek kur-düşük faiz' programı, doların ateşini son yıllarda hiç olmadığı kadar artırdı.
Ekonomideki dolarizasyon trendi ile TL'deki erime hızlandı ve 2021 başında 8 TL olan kur, geldiğimiz noktada 20 TL'yi zorlamaya başladı. Yaygın görüş, TCMB eliyle piyasaya verilen yüklü miktarda dolar sayesinde kurun daha da yukarılara çıkmasının engellendiği yönünde. Ancak anketimize katılan iş dünyası liderlerine göre, 14 Mayıs seçimleri sonrasında dolar kurundaki artış sürecek. Katılımcıların yüzde 42,2'si yıl sonuna kadar kurun 20-24 TL aralığında seyredeceği, yüzde 41,4'ü ise 24-28 TL arasında olacağı görüşünü dile getiriyorlar. Yüzde 6,9'u dolar kurunun 28 TL'nin üzerine çıkacağını öngörürken, seçim sonrasında dolar kurunun 15-18 TL'ye gerileyeceğini düşünenlerin oranı ise yalnızca binde 9 oldu.
6-SİZCE İÇİNDEN GEÇTİĞİMİZ DÖNEMDE TÜRKİYE EKONOMİSİNİN EN ÖNEMLİ SORUNU NEDİR?
Türkiye son yıllarda salgın, Ukrayna savaşı, küresel enflasyon ve deprem gibi birçok krizle karşı karşıya kaldı. Tüm bunlara rağmen Türkiye 2022'de yüzde 5,6 büyüme kaydetti. 2022'de iç tüketim yüzde 19,7 büyüdü. Ancak yatırımlar tarafında ise büyümenin ivme kaybettiği görüldü. Büyüme odaklı politika devam ederken enflasyonla mücadele ise geride kalıyor. Çift haneli rakamlarda seyreden enflasyon, iş dünyasının da gündeminde birinci sırada yer alıyor.
Anketimizi yanıtlayan CEO'lar en büyük sorunu yüksek enflasyonun sürekli hale gelmesi olarak görüyor. Yüzde 33,6 oranla bu sorunu ilk sıraya taşıyan CEO'lar, ekonomi politikalarının hızlı büyüme ve cari fazla yaratamamasını ikinci büyük sorun olarak yorumluyor. Yüzde 23,6 oranıyla bu sorunu ikinci sıraya taşıyan iş dünyası, üçüncü olarak ise yüzde 19 oranla siyasi belirsizlik ve seçim sürecini bir diğer önemli sorun olarak görüyor. Deprem felaketinin yarattığı tahribat yüzde 8,6 ile üçüncü sırada yer alırken onu işsizlik ve nitelikli iş gücü eksiği ile TL'deki değer kaybının sürmesi bulunuyor. Son sırada ise EYT ve emeklilik ile ilgili düzenlemelerin yarattığı ilave yük görülüyor.
7-SİZCE SEÇİM SONRASINDA KURULACAK YENİ HÜKÜMETİN ÖNCELİKLE ELE ALMASI GEREKEN KONULAR NE OLMALI?
Seçim sonrası kurulacak hükümetle birlikte birçok konunun gündeme gelmesi gerekecek. Burada ekonomi politikaları da ayrıca bir önem taşıyor. Ekonomi politikalarında öncelikle ele alınması gereken birçok başlık bulunuyor. Bu konuda iş dünyasının da beklentileri var. Hükümetin öncelikle ele alması gereken konuları sorduğumuz iş dünyası, ilk sıraya ekonomiyi koyuyor. Anketimize yanıt veren CEO'ların yüzde 39,5'i ekonomide enflasyonla mücadelenin ana hedef olmasını istiyor.
Onu yüzde 31,1 ile kamu kurumlarında liyakat ve özerklik prensiplerinin uygulanması izliyor. Üçüncü sırada ise yüzde 14,5 oranla cari açıkla mücadele yer alıyor. Diğer konular ise Avrupa Birliği üyelik sürecinin yeniden canlandırılması, dış politikada gerilim yaşanan ülkelerle diyalog sürecinin başlatılması ve siyasi davaların düşürülmesi ve genel af çıkarılması olarak sıralanıyor.
8- 2023 YILININ TAMAMI İÇİN EKONOMİDE BÜYÜME BEKLENTİNİZ NEDİR?
Türkiye ekonomisi 2022'de iç tüketimin katkısıyla beklentileri aşan bir büyüme performansı kaydetti. GSYH 2022 yılının dördüncü çeyreğinde yüzde 3,5 oranında, 2022 yılının tamamında ise bir önceki yıla göre yüzde 5,6 oranında büyüdü. 2022'nin tamamında hizmetler sektöründeki çift haneli büyümeye karşın inşaattaki sert daralma dikkat çekti. 2021'de yüzde 24,9 büyüyen ihracat ise 2022'de yüzde 9,1 ile tek hanelerde büyüme göstererek büyümeye negatif katkı yaptı.
Büyümenin tüketim ve ihracat odaklı bir eksene oturduğu Türkiye ekonomisinde küresel çapta rekor büyüme oranları yakalansa da bu büyüme gelir dağılımındaki bozulmayı veya kişi başına düşen milli geliri düzeltmeye yetmiyor. Bu durum ‘sürdürülebilir olmayan büyüme' yöntemlerini de tartışmaya açmış durumda. 2023 yılında gerek yüksek enflasyon gerekse ihracat pazarlarındaki talep azalması nedeniyle büyümenin yüzde 5'in altında kalması bekleniyor. Anketimize katılan CEO'ların yüzde 52,1 gibi ezici çoğunluğu 2023 yılında büyümenin yüzde 3-5 arasında olacağını, yüzde 45,3'ü yüzde 1-3 arasında olacağını öngörürken, katılımcıların yalnızca yüzde 2,6'sı yüzde 5 ve üzerinde büyüme bekliyor.
9- 2023 YILI SONU İÇİN ENFLASYON BEKLENTİNİZ NEDİR?
Cumhurbaşkanı ve TBMM seçimleri sürecinde, kuşkusuz en önemli gündem maddelerinin başında ‘yüksek enflasyon' geldi. Hem mevcut iktidarın hem de muhalefet kanadının en büyük vaatlerinden biri enflasyonu düşürmek olarak ilan edilmiş durumda. Ekonomi yönetiminde değişiklik ve faiz indirim sürecinin başlaması ile Eylül 2021'den itibaren yükselişe geçen TÜFE, TÜİK verilerine göre yüzde 20'den yüzde 85'e kadar tırmandı.
ÜFE ise yüzde 160'a dayanarak rekor kırdı.
Baz etkisi ile son açıklanan Mart 2023 enflasyonunda yüzde 50,51'e doğru bir geri çekilme olsa da enflasyonda 51 aylık kesintisiz artış devam etti. Yİ-ÜFE/TÜFE makası ise 11,94 puan ile son iki yılın en düşük seviyesine indi. Ancak Türkiye iş dünyası, yakın gelecekte enflasyonda hızlı bir düşüş beklemiyor. Anketimize göre katılımcıların yüzde 41,9'u yıl sonunda enflasyonun yüzde 40-50 aralığında gerçekleşeceği görüşünde. Yüzde 39,3'ü ise enflasyonun yüzde 50'nin üzerinde seyretmeye devam edeceğini öngörüyor. Yüzde 17,1’i yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 30-40 bandında yaparken, katılımcıların yüzde 1,7'si ise yıl sonu enflasyonunda yüzde 20-30 bandına işaret ediyor.
10- YIL BAŞINDAN BU YANA İŞLERİNİZ NASIL SEYRETTİ?
Türkiye tarihinin en büyük depremlerinden birinin yaşandığı 6 Şubat tarihi sonrasında Türkiye genelinde yaklaşık 15 milyon nüfusu barındıran 11 ilde hayat adeta felç oldu. On binlerce cana mal olan, milyonlarca kişiyi evsiz bırakan ve bölge ekonomisini çökme noktasına getiren deprem felaketi, ulusal ölçekte de ekonomiyi olumsuz etkiledi. Son açıklanan Şubat 2023 verilerine göre sanayi üretimi bu dönemde aylık bazda yüzde 6, yıllık bazda ise yüzde 8,2 geriledi.
Sanayi üretiminde yaşanan bu sert düşüşte yalnızca deprem değil, yurt dışı pazarlarda yaşanan daralma ve ham madde maliyetlerindeki artışlar da etkili oldu. Hizmet sektörü ve turizm gibi nakit döngüsü sağlam olan ve pandemi sonrasında hızla toparlanan alanlar olsa da iş dünyasının genelinde bir yavaşlama söz konusu. Anketimize katılan katılımcıların da yüzde 53'ü yıl başından bu yana işlerinde yavaşlama olduğunu söylüyor. Katılımcıların yüzde 38,5'i işlerinde kayda değer bir değişiklik olmadığı görüşünü paylaşırken, ankete yanıt verenlerin yalnızca yüzde 8,5'i işlerinde gözle görülür bir canlanma olduğunu dile getiriyor.
11- KÜRESEL ÖLÇEKTE RİSK UNSURU OLAN EN ÖNEMLİ SORUN SİZCE HANGİSİ?
Türkiye son yıllarda enflasyon, seçim, deprem gibi kendine özgü sorunlarla boğuşurken, küresel ölçekte de çok dikkat çekici değişimler ve fay hatları ortaya çıkıyor. Bir yanda Rusya'nın Ukrayna'yı işgali sonrasında NATO ülkelerinin Rusya'ya cephe alması, öbür yandan Tayvan'ın bağımsızlık tartışmaları nedeni ile Çin ile ABD'nin adeta namlu namluya gelmesi, yakın gelecekte hem bölgesel hem de küresel yeni gerilimlere işaret ediyor.
Öte yandan ABD'de ortaya çıkan ve Avrupa'ya sıçrayan yeni bir bankacılık krizi de hızla önlemler alınıp şimdilik kontrol altında tutulmuş gözükse de küresel piyasalarda kaygılar yaratmaya devam ediyor. Türkiye iş dünyasının önde gelen liderlerinin anketimize verdiği yanıtlara göre, Türk iş insanlarının yüzde 34,5'i küresel ölçekte en ciddi risk bankacılık krizinin diğer coğrafyalara da yayılması olarak görüyor. Katılımcılara göre sonraki en büyük risk alanı yüzde 28,4 ile iklim değişikliği olurken, onu Rusya-Ukrayna savaşının devam etmesi ve enerji tedarikinde yaşanan sorunlar takip ediyor.
12- SEÇİM SONRASINDA İŞLERİNİZLE İLGİLİ BEKLENTİLERİNİZ NELER?
Gelinen noktada ekonomide ve iş dünyasında yeni bir başarı hikayesi yazılması için tüm umutlar 14 Mayıs seçimleri sonrasına bırakılmış durumda. Sandıktan çıkacak sonuca göre ya yüksek enflasyona rağmen yüksek büyüme hedefleyen mevcut ekonomi programına devam edilecek ya da muhalefetin vaat ettiği gibi ‘daha ortodoks ve piyasa ile barışık' politikalara geri dönülecek. İş dünyasının liderleri 14 Mayıs sonrası için büyük oranda olumlu beklentiler içerisinde bulunuyor.
Hem sonuç ne olursa olsun seçim sonrasında siyasi dalgalanmaların ortadan kalkacağı, hem de seçim döneminde uygulanmayan politika setleri ve önlemlerin hayata geçirileceğine dair yaygın bir görüş hakim. Anketimize katılan katılımcıların yüzde 70,7 gibi ezici bir çoğunluğu seçimlerden sonra işlerinin daha iyiye gideceği beklentisine sahip
olduğunu dile getiriyor. Yüzde 21,6'lık bir kesim 14 Mayıs sonrasında işlerinde belirgin bir değişiklik olmayacağı görüşünü ortaya koyarken, katılımcıların yalnızca yüzde 7,8'i seçimden sonra işlerin daha kötüye gideceğini öngörüyor.