ARAM EKİN DURAN
eduran@ekonomist.com.tr
Bu yıl aynı dönemde ise cari işlemler dengesindeki açık 26 milyar doları aştı ve Türkiye'nin 'cari açık' sorunu yeniden gündemimize girdi.
Merkez Bankası'nın 2020 Ağustos Ayı Ödemeler Dengesi İstatistikleri'ne göre, yılın sekiz ayında 26 milyar 500 milyon dolar, ağustosta ise 4 milyar 600 milyon dolar cari açık verildi.
Böylelikle Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın iki hafta önce açıkladığı Yeni Ekonomi Programı'ndaki (YEP) 24 milyar dolarlık yıl sonu cari açık beklentisi daha ağustos sonu itibariyle aşılmış oldu.
Türkiye ekonomisi, yapısal olarak cari açık vermeden büyüyemeyen, üretimde yaklaşık yüzde 60 oranda ithal hammadde veya ara malına ihtiyaç duyan bir yapıda.
Cari açık, bugüne kadar turizm gelirleri ve doğrudan uluslararası yatırımlar ile kapatılmaya çalışıldı. Ancak 2020 özelinde bu iki kalem de arzu edilen performansı vermekten çok uzak.
Özellikle turizm gelirlerinin pandemi nedeni ile yüzde 75'e yakın düşmesi, Türkiye'yi neredeyse 20 milyar dolarlık turizm gelirinden mahrum bıraktı. Yeni dönemde Merkez Bankası'nın faiz artışına devam etmesi halinde cari açıkta daralma görülebilir.
PROF. DR. SİNAN ALÇIN İSTANBUL KÜLTÜR ÜNIVERSITESI
"GEÇEN YILKİ CARİ FAZLA, BİR SAPMAYDI"
"Haziran itibarıyla dış ticaretin yeniden canlanmaya başlaması ile ithalatta hızlı bir artış gerçekleşti. Aynı dönem TL'nin de hızla zayıflaması bizim için önemli bir dezavantaj oldu. Yılbaşından bu yana TL, dolar karşısında yüzde 25'i aşan bir değer kaybı yaşadı.
Bu da ithalatı bizim açımızdan daha pahalı hale getirmiş oldu. Geçen yıl cari fazla verilmesi, yaşanan kur şoku ve ithalatta sert bir fren olmasıydı. Yani Türkiye ekonomisinin ithalat ihtiyacı yerli üretimle karşılandığı için cari fazla verilmedi.
Dolayısıyla yapısal bir dönüşümün sonucu değildi, bir sapmaydı. Mevcut durumda, Türkiye ekonomisi büyüdükçe, cari açık vermeye devam edecek."