DR. ORHAN KARACA
okaraca@ekonomist.com.tr
Geçen yılın eylül ayından bu yılın nisan ayına kadar olan sekiz aylık dönemde aylık cari açıkta yaşanan yıllık artışların ortalaması yüzde 103,3 olarak hesaplanıyor. Mayıs ayında aylık cari açıktaki artış yavaşlayınca elbette yıllık cari açıktaki yükseliş de yavaşladı.
Nisan ayında 57,1 milyar dolar olan yıllık cari açık, mayıs ayında sadece 0,5 milyar dolarlık artış göstererek 57,6milyar dolara çıktı. Oysa yıllık cari açık önceki sekiz ayda ortalama 2,5 milyar dolarlık bir artış temposu tutturmuştu. Bu tempo da yıllık cari açığı sekiz ayda 20,4 milyar dolar yukarıya taşımıştı.
DÜŞÜŞE AZ KALDI
Esasında cari açıktaki yükselişin mayıs ayında yavaşlayacağı önceden belliydi. Mayıs ayında dış ticaret açığında yaşanan yavaşlama bunun sinyalini vermişti.
Hatırlarsanız, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı'nın (GTB) verilerinde mayıs ayında dış ticaret açığının yavaşladığını gördüğümüzde, bunun cari açıktaki yükselişin artık durmuş olabileceğine işaret ettiğini sizlere söylemiştik (bkz. "Dış ticarette bir iyi bir kötü haber var", Ekonomist, Sayı 2018/23, 10 Haziran 2018).
GTB'nin verileri, daha nisan ayında yüzde 30'un üzerinde olan dış ticaret açığındaki yıllık artışın mayıs ayında yüzde 5,5'e indiğini gösteriyordu. Türkiye'de cari işlemlerin çok büyük bir bölümünü mal dış ticareti oluşturuyor.
Mesela 2017'de mal dış ticaretinin cari işlemler içindeki payı yüzde 81 olarak hesaplanıyor. Hal böyle olunca da cari açıktaki artış genelde dış ticaret açığındaki artışa yakın çıkıyor.
Dış ticaret verilerine bakılırsa, cari açığın düşüşe geçmesi de çok yakın. GTB'nin verilerine göre, haziran ayında dış ticaret açığı geçen yılki seviyesinin yüzde 8,9 altında kaldı. Bunu da geçen hafta bu sayfalarda sizlerle paylaşmıştık (bkz. "Dış ticarette durgunluk sinyalleri var", Ekonomist, Sayı 2018/27, 8 Temmuz 2018).
Böylece dış ticaret açığı geçen yılın temmuz ayından bu yana ilk kez düşüş göstermiş oldu. Bu durum muhtemelen haziran ayında cari açıkta da düşüş görmemizi sağlayacak.
Cari açıkta geçen yıldan bu yana yaşanan hızlı yükseliş ekonomik kamuoyunda epey endişe yarattı. Bu durum yabancı yatırımcıların da ülkemize ilişkin risk algılarını yükseltip sermaye girişini olumsuz etkiledi. Bunun sonucunu da döviz kurlarındaki yükselişle gördük. İşler beklediğimiz gibi giderse, artık bu cari açık endişesi rafa kalkacak gibi görünüyor.
YENİ SORUN DURGUNLUK
Peki, cari açıktaki yükselişin durmasıyla artık rahata erecek miyiz? Maalesef bu sorunun yanıtı pek olumlu gibi görünmüyor. Çünkü cari açıktaki yükseliş planlı ve programlı bir şekilde ekonominin yavaşlatılması yoluyla değil, döviz kurlarındaki yükselişi dizginlemek için faizleri zıplatmak zorunda kalmamız yüzünden durdu.
Döviz kurlarındaki son yükselişi frenlemek için Merkez Bankası'nın para politikası faizini arttırmak zorunda kalması piyasa faizlerini füze gibi yükseltti. Hem döviz kurlarındaki artış hem de faizlerdeki yükseliş, daha ilk çeyrekte bile çok canlı olan iç talebi bıçak gibi kesmişe benziyor. Bu nedenle muhtemelen ikinci çeyrekte ekonomide yavaşlama göreceğiz.
Bu gelişmeler ikinci çeyreğin ortalarında yaşandığı için bu döneme etkisi biraz daha sınırlı olacak. Eğer olağanüstü olumlu bir gelişme yaşanmazsa, esas etki ise üçüncü çeyrekte ortaya çıkacak. Üçüncü çeyrekte ekonomi durgunluğa bile girebilir. Şimdi de bizi bu sorun uğraştırmaya başlayacak.