TALAT YEŞİLOĞLU
tyesil@ekonomist.com.tr
Mali piyasalardaki günlük gelişmelere, siyasi arenadaki kısır çekişmelere takılırsak birinci soruda kalırız ve gelecekle ilgili planlarımıza ‘karamsarlık’ egemen olur. Negatif enerjinin ağır baskısı altında kalan moraliteyi düzeltmek epeyce zaman alacaktır.
Zaman kaybının bugüne kadar Türkiye’ye ödettiği fatura maalesef çok ağır oldu. Oysa, geleceğe yönelik yatırımlar üzerine daha çok odaklanılsa, eminim, Türkiye çok daha farklı bir ligde olabilirdi. Geçmişe takılmadan ama doğru kurguyla yeni bir gelecek inşa etmek mümkün mü? Tabii ki mümkün… Birkaç maddemiz olacak. Sizlerle de paylaşmak istiyorum.
Birincisi, hukuk devleti ilkesinin vazgeçilmezliği her geçen gün önemini artırıyor. Hukukun üstünlüğüne ilişkin kaygıların artması da maalesef ekonomide geriye gidiş anlamına geliyor. Dünya üzerindeki örnekleri de ortada.
İkincisi, eğitim…
Yeryüzündeki neredeyse bütün ülkelerin tartıştığı, gündemin üst sıralarında yer alan bir konu. Kalite arttıkça, katma değer de artıyor. Doğal olarak ücretler de yükseliyor. İyi insan kaynağı olmadan üst lige çıkmanın mümkün olmadığı, rekabet edilemediği tartışmasız bir gerçek.
Bir örnek vermek gerekiyorsa ABD’ye bakmak yeterlidir. Dünyanın 200’e yakın ülkesinden mıknatıs gibi yetenekleri çeken ABD üniversiteleri, ABD ekonomisini dönüştüren start up’lara, dünya üzerindeki unicorn’ların neredeyse yarısına ev sahipliği yapıyor. Bunların yüzde 67’sinin yurtdışından ABD’ye gelen öğrencilerin girişimleri olduğunu anımsatırım.
Türkiye için en popüler örnek şu anda 100 kişilik ekibiyle 1.8 milyar dolarlık Peak Games. Kurucusu Sidar Şahin’i tekrar kutluyorum. Birkaç yıl öncesine kadar ise örnekler yemeksepeti.com, trendyol gibi girişimlerdi. Yenileri gelecek mi? Tabii ki gelecek…
Türkiye’nin dört bir tarafındaki kuluçka merkezleri, ekonomi ve sosyal yaşam kalitesine ciddi bir katkı sağlayacak start up’lara ev sahipliği yapıyor. Start up ekosistemi sürekli büyüyor ve büyüyecek. Dövizdeki şok yükseliş ve borsadaki şok düşüşlerin bu gidişatı değiştirmeyeceğine iddiaya giriyorum.
Geçmişte de bu köşede sizlerle paylaştığım gibi, Türkiye, yeni büyüme modelini start up’lar üzerine kurgulamak zorunda. Start up’lar, şirketlerin daha verimli hale gelmesi, dijitalleşmesi, dönüşmesi için zorunluluk halini aldı.
Ayrıca, şirketlerin ekonomiye yeni bir ivme katacak yatırım hamlesi yapacak ne sermayesi ne de moralitesi olduğunu beş yıl önce yine bu köşede sizlerle paylaştım. Keza bankaların da bu hamleyi finanse edecek sermaye yeterliliği olmadığı gibi isteklerinin de olmadığı açık.
Geriye ise Burcu’nun hazırladığı kapak haberindeki kuluçka merkezlerindeki start up’lar kalıyor. Lütfen, genç yetenek, girişimci ve mucitleri bire bir tanıyın. Onlarla yeni bir ekonomik modelin tasarımını birlikte yapalım. Uzun değil, beş yıl sonra çok farklı bir tablonun içinde yer alacağımızdan emin olabilirsiniz…
Sağlıkla kalın…