Buğdayda fiyat artışı bu yıl durur

20 Şubat 2022
Buğdayda yaşanan kuralık nedeniyle geçen yıl rekolte 17 milyon tonda kaldı. Düşen üretim maliyetlerdeki yükseliş fiyat artişlarını beraberinde getirdi. Ulusoy Un CEO'su Eren Günhan Ulusoy, "Bu yıl kuraklık olmazsa, fiyat artışlarının durmasını bekliyorum" diyor.

SİBEL ATİK
satik@ekonomist.com.tr

20 Şubat – 05 Mart 2022 tarihli sayıdan

Yaşanan enflasyon etkisi, tarım sektöründe gübreden mazota temel girdi maliyetlerine de yansıdı. Üstüne bir de kuraklık yaşanınca geçen sezon Türkiye'nin buğday üretimi 17 milyon tonda kaldı. Ulusoy Un Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO'su Eren Günhan Ulusoy, bu yıl ise kuraklık olmaması durumunda fiyat artışlarının durmasını beklediğini söylüyor.

Fakat aşırı yükselen fiyatlar nedeniyle çiftçinin gübre kullanımını azaltmasının verimliliği düşürebileceği tehlikesine işaret eden Ulusoy ile hem fiyat artışlarını hem de şirketin yeni dönem hedeflerini konuştuk.

Global bir gıda şirketi olmak üzere yatırımlarını sürdüren Samsun merkezli Ulusoy Un, bilindiği gibi en son geçen ay Söke Un'u Mediterra Capital Part-ners'dan satın aldı. 168,9 milyon TL bedelle gerçekleşen bu satın alma sonrası Ulusoy Un, perakende tarafına da girmiş oldu.

Yüzde 31,4 hissesi halka açık olan ve geçen yılı tahmini 8 milyar TL ciro ile kapatan şirket, bu satın almayla özellikle yurtiçinde önemli bir satış ağına kavuşmuş oldu. Geçen yıl cironun yaklaşık yüzde 79'unu ihracattan elde etiklerini söyleyen Ulusoy Un Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO'su Eren Günhan Ulusoy, sorularımızı yanıtladı.

Öncelikle girdi maliyetleri ve kuraklığında etkisiyle gıdada yaşanan fiyat artışlarla başlayacak olursak, buğday üretimine dair bu yıl öngörünüz nedir?

2021/22 sezonunda dünyada yaşanan üretim kaybı ve emtia piyasalarında yaşanan hareketler sonucunda fiyatların arttığını gözlemledik. Türkiye ise geçen yıl önemli bir kuraklıkla karşı karşıya kaldı. Böylece ülkemizde de fiyatların son derece hızlı yükseldiği bir dönemi yaşadık. 2022/23 buğday üretim sezonu için ilk beklentilerimize baktığımızda, meteorolojik veriler, yağışların uzun yıllar ortalamalarından düşük olmasına rağmen, geçen sezondan daha iyi olduğunu gösteriyor.

Ancak aşırı yükselen gübre fiyatları nedeniyle kullanımında yaşanan düşüşün, buğday verimiyle ilgili tedirginlik yarattığını söyleyebiliriz. Bu halde 2021 TÜİK üretim verisi olan 17 milyon 650 bin tondan, 2022'de bir miktar fazla rekolte olmasını bekliyoruz.

Peki ana hammadde tedarikçisi olarak bu sezon fiyat artışlarının sürmesini bekliyor musunuz?

2022 yılı sezonunda, dünyada buğday fiyatlarındaki artışını durmasını bekliyoruz. Fiyatlardaki düşüşün önündeki engel ise Rusya ile Ukrayna arasında yaşanan askeri gerginlik olabilir. Çünkü her iki ülkenin toplam buğday ihracatı dünyanın yüzde 25'ini oluşturuyor. Rusya-Ukrayna sorunu çözülür ve dünyada iklim şartlarında beklenmeyen bir olumsuzluk oluşmazsa sezonda fiyatların bir miktar geri gelmesi beklenebilir.

Ulusoy Un olarak geçen ay Söke Un'u satın aldınız. Bu satın almanın şirkete katkısından söz eder misiniz? Bu yıl büyüme performansınıza nasıl yansıyacak?

Ulusoy Un olarak biz makro ekonomik piyasalardaki dalgalanmaya rağmen 2014 yılından bu yana hep ortalama yüzde 30 civarında büyüdük. Tabii gıda sektöründe iş yapmanın avantajından dolayı bu büyümeler yaşanıyor. Gıdada talep hiç kesilmiyor ve bu sürdürülebilirlik bizim için çok önemli.

Sektörde hep kurumsal tarafa yani üreticilere satış yaparken, yeni satın almayla kendimize yeni bir satış kanalı da eklemiş olduk. Perakende ürün tarafında Söke Un, marka olarak önemli bir pazar payına sahip. Anketlere göre markalı ürünler içinde yüzde 25-27 arasında bir pazar payı var. Satın almanın bizim için stratejik boyutu bu. Hiç olmadığımız bir alanda pazar lideri konumuna geçtik.

Ulusoy Un ciroda geçen yılı nasıl kapattı? Söke Un bu yılki performansınızı hangi noktaya taşır?

Ulusoy Un'da üç tesiste günlük 2 bin 100 ton işleme kapasitemiz, Söke Un ile birlikte günlük 3 bin 200 tona çıkmış oldu. Bu kapasitede başka oyuncu yok. Ciroda da halka açık olduğumuz için 2021 dokuz aylık rakamlarımız 6 milyar TL. Fakat son üç aylık performansa bakılırsa 2021'de yıl 8 milyar TL'yi aşmış oluruz.

Söke Un ise yaklaşık 800 milyon TL ciroya sahip. 2022 konsolide ciro tahminimiz enflasyon üzeri yaklaşık yüzde 15 reel büyüme olması yönünde. Söke'nin cirosu bu yılki ciromuza yansıyacak ve doğal olarak sadece bu satın almadan yüzde 10'luk büyüme elde etmiş olacağız. Hedefimiz iki şirket arasındaki entegrasyonu hızla sağlamak. 2023'te ise yeni yapının kapasitesinin artması için yatırım planlarımızı yapacağız.

2022 yılında ana stratejiniz ne olacak?

Küresel bir gıda şirketi olma hedefimiz doğrultusunda ihracat, toptan ve endüstriyel ürün satışının ardından şimdi perakendeye de girerek bütün segmentleri tamamlamış olduk. Söke Un, güçlü bir tüketici markası. Toptan ve endüstriyel satışta ciddi bir rekabet vardı.

Şimdi ise markanın gücünden faydalanmak istiyoruz. Kurum ağırlıklı giderken, marka ağırlıklı gideceğimiz bir iletişim yolumuz olacak. Uzun vadede bu markanın gücünü bütün ürünlerde kullanacağız.

“CİRONUN YÜZDE 79'U İHRACATTAN GELİYOR”

“Bizim ciromuzda ihracatın payı hep yüksekti. Yurtdışı satışlara bakarsak 2015'te yüzde 32 olan ihracatımız 2016'da yüzde 47, 2017 yüzde 54, 2018 yılında yüzde 69, 2019'da yüzde 74, 2020 yüzde 72, 2021 yılında yüzde 79 oldu. Uzun zamandır yurtdışı odaklı ilerliyoruz. Bu bizim bugün değil, 2015 yılından beri ana stratejimiz.”

“GERİ ALIM TEKRAR GÜNDEME GELEBİLİR”

2014 yılında halka açılan Ulusoy Un, geçen haziran ayında fiyatların düşmesiyle hisse geri alımı yaptı. Yüzde 31,4 oranında halka açık olan şirketin yaptığı 5 milyon adetlik bu geri alım sürecini Eren Günhan Ulusoy şu sözlerle anlatıyor: “Şirket yönetimleri şirketin hisse değerinin olması gerekenden düşük olduğuna inandığında ve finansalları buna müsaitse, aslında bir yatırım yapıp hisselerini geri alırlar.

Koç Holding gibi birçok şirket geri alım yaptı. Çünkü hisse değeri döviz bazında inanılmaz ucuzladı. İlkini 2016'da 15 Temmuz sonrası yapmıştık. Piyasa koşullarında olumsuz durumlar ortaya çıkarsa, geçmişe bakarak konuşacak olursam, yönetim imkanları çerçevesinde geri alım elbette tekrar gündeme alınabilir.”