CEREN ORAL
coral@ekonomist.com.tr
Borsa İstanbul'da üçüncü çeyrek bilanço dönemi, 22 Ekim'de Bizim Toptan ile başlıyor. Şirketlerin solo bilançoları için son tarih 30 Ekim, konsolide bilançoları için son tarih9 Kasım. Bankalar ise bilançolarını 19 Kasım'a kadar gönderebilecek.
Tabloları görmek için görsellere tıklayın.
Üçüncü çeyrekte ortalamada banka kârlarında yıllık bazda yüzde 2 düşüş, sigorta şirketlerinde ise kâr artışı bekleniyor.
Sanayi şirketlerinin cirolarında ortalamada ve yıllık bazda yüzde 55 yükseliş tahmin edilse de net kârlarda yüzde 10 daralma öngörülüyor.
KUR ETKİSİ
2018'in üçüncü çeyreğini içine alan 1 Temmuz-30 Eylül arasında, TL karşısında dolar yüzde 31,9 ve Euro yüzde 31,1 değer kazandı. Bu nedenle kur üçüncü çeyrek bilançolarında etkisi en çok hissedilen faktör olacak.
Ahlatcı Yatırım'dan Muammer Demir, TL'nin dolar ve Euro karşısında değer kaybetmesiyle döviz açığı olan şirketlerde kur farkı zararının, döviz fazlası olan şirketlerde kur farkı kârının artacağını belirtiyor. Demir'e göre, cirosunda ihracatın payı yüksek, finansal rasyoları istikrarlı, nakit çevirme gücü ve likiditesi yüksek, yatırımları süren şirketler üçüncü çeyrekte ön plana çıkacak.
DARALAN İÇ TALEP
Bilançolarda kurun yanında etkili olacak başka unsurlar da var. Global Menkul Değerler Strate-jisti Rıdvan Baştürk, üçüncü çeyreğin yükselen enflasyon ve yükselen faizler nedeniyle iç talebin aşağı yönlü seyrettiği bir çeyrek olduğunu söylüyor.
"Örneğin, eylülde otomobil ve hafif ticari araç pazarı yüzde 67 daraldı" diyen Baştürk, otomotiv gibi iç talebe de duyarlı sektör ve şirketlerin olumsuz tabloyla karşılaşacağını kaydediyor. Baştürk, döviz fazlası ve geliri döviz olan şirketler için olumlu sonuçlar öngörüyor.
HANGİ SEKTÖRLER ÖNE ÇIKIYOR?
Ahlatcı Yatırım'dan Muammer Demir, üçüncü çeyrekte petrokimya, demir-çelik, turizm, ulaştırma, gıda şirketlerinin ve holdinglerin iyi sonuçlar açıklayabileceğini öngörüyor. Demir, enerji ve çimentodan ise zayıf sonuçlar bekliyor.
GCM Menkul'den Enver Erkan, fiyatlama politikasını maliyet ve kur artışlarına endeksleyen ve operasyonel verimliliği güçlü olan demir-çe-lik sektörüne olumlu bakıyor. Dolar cinsinden bilanço tutan Erdemir'i beğeniyor. Erkan, ikinci çeyrekte petrokimyada sonuçların iyi geldiğini, kaydediyor. Bu durumun devamını öngörüyor.
Enver Erkan, sözlerine şöyle devam ediyor: "Döviz pozisyonu artıda olan cam sektörünü ve T. Şişecam grubu şirketlerini beğeniyoruz. Havacılık sektörü iyi geçen turizm sezonu itibarıyla iyi durumda ve doluluk oranları rekor seviyelere yakın.
Üçüncü Havalimanı beklentileri de pozitiflik oluşturuyor. Üçüncü çeyrekte yüksek faiz ve kur ortamı faiz hassasiyeti yüksek olan otomotiv, beyaz eşya, konut ve dayanıklı tüketimi olumsuz etkiledi. Otomotivde ve dayanıklı tüketimde fiyatların dövize bağlı artması piyasada daralmaya yol açtı. Çünkü bireylerin satın alma gücü düştü. Faizlerdeki artışla kredili satışlar da çok azaldı. Tüm bunlar üçüncü çeyrek bilançolarına yansıyacak."
BANKALARDA DURUM
Şeker Yatırım Bankacılık Analisti Sevgi Onur, üçüncü çeyrekte sert kur volatilitesine paralel olarak kredi zarar karşılıklarında beklenen olası artışın kârlılığı olumsuz etkilemesini öngörüyor.
Global Menkul'den Rıdvan Baştürk, bankalarda iyi bilanço beklentisinin olmadığını ancak bu beklentilerin fiyatlarda yer aldığını belirtiyor. "ABD ile ilişkilerde normalleşme bankaları yukarı çekiyor" diyen Baştürk, yılbaşından itibaren negatif ayrışan bankaların pozitif gelişmelerle ucuz seviyelerden alıcı bulduğunu dile getiriyor. Baştürk, bankalar için riskleri yeniden yapılandırmalar, batık krediler, yüksek enflasyon sonrası oluşan yüksek faizler ve azalan krediler olarak sıralıyor.
SERHAN GÖK YATIRIM FİNANSMAN ARAŞTIRMA MÜDÜRÜ
"BANKA KÂRLILIK KALİTESİNDE BOZULMA VAR"
- BBDK verilerine göre, ağustosta bankacılık sektörünün aylık net kârı 4,5 milyar TL, öz sermaye kârlılık oranı yüzde 13,6 oldu. Net kâr sabit kalırken artan menkul kıymet getirileri ve alım satım gelirleriyle kârlılık kalitesinde bozulma görüyoruz.
- Varlık kalitesi tarafında spesifik risk maliyeti ağustosta yüzde 1,1 ile yüksek ama stabil devam etti. Ancak toplam risk maliyeti yüzde 4,6'ya yükseldi. Toplam risk maliyetinin önümüzdeki aylarda daha düşük seviyelerde normalleşeceğini tahmin ediyoruz. 2018 yılı sektör kârı üzerinde fonlama maliyetlerindeki artıştan daha etkili olan kredi riskleri Türk bankaları için kritik önemde.
- TL'nin değer kaybı, enflasyonda keskin yükseliş, piyasa ve TCMB politika faizlerindeki artış bankaları kredi fiyatlaması ve kredi verme iştahı noktasında farklı stratejilere yöneltti. 2019'un ikinci yarısına kadar bankaların büyüme yerine likidite ve risk yönetimini ön plana almalarını bekliyoruz.
- Düşük kredi büyümesi, artan fonlama ve kredi riski maliyetleri sonucu 2019 ortalama net kâr artışı beklentimiz yüzde 1 seviyesinde ve konsensüsün yüzde 5 altında. Ortalama öz sermaye kârlılığının 2018'deki zaten düşük olan yüzde 16'nın da altına, yüzde 14'lere düşmesini öngörüyoruz.