Ayakkabı sektörünü maliyet vuruyor... 'Geleceğimiz tehlikede'

Yüksek maliyetler, sahte üretim ve ithalattaki artış sorunlarıyla karşı karşıya kalan ayakkabı sektörü kan kaybediyor.

07 Ağustos 2024

Ayakkabı ihracatı yılın ilk altı ayında yüzde 29,6 düşerken, ithalat yüzde 100’ün üzerinde arttı. Sektör temsilcileri küresel markalara Türkiye’de üretim şartı getirilmesini istiyor.

21 Temmuz - 3 Ağustos 2024 tarihli sayıdan

Türkiye’de yaklaşık 6 milyar dolarlık bir hacme ulaşan ayakkabı endüstrisi, yıllık 550 milyon çiftle Avrupa’nın en büyük üretim kapasitesine sahip.

Pandemi döneminde rekabet avantajı yakalayan ve büyüme ivmesine giren sektör, son iki yıldır ise kan kaybetmeye başladı. Sektör, yüksek maliyet artışları, çakma üretim ve ithalattaki yükseliş nedeniyle zor günler geçiriyor.

Azalan ihracat ve yükselen ithalat rakamları da sektördeki durumu ortaya koyuyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, ayakkabı sektöründe 2023 yılında ihracat yüzde 2,3 azalarak 1 milyar 270 milyon dolar oldu.

2022 yılında 962 milyon dolar olan ithalat ise yüzde 45 artışla 1 milyar 400 milyon dolara çıktı.

2023 yılında başlayan ihracattaki gerileme ve ithalattaki artış trendi 2024 yılında da devam ediyor.

İHRACAT DÜŞÜYOR, İTHALAT ARTIYOR

2024’ün ilk beş ayında 162 milyon dolar eksiye düşen sektör, 2023’teki 130 milyon dolarlık açığı bu yılın daha ilk beş ayında geçti. 2024 yılının ilk yarısında ihracat tarafında kan kaybı sürüyor. Ayakkabı sektöründe değer olarak ihracat kaybı bu yılın ilk yarısında yüzde 29,6 düşüş ile 669 milyon dolardan 470 milyon dolara geriledi. Miktar olarak bakıldığında ise ayakkabı ihracatı yüzde 26,1 düşüş ile 69 milyon kilogramdan 51 milyon kilograma geriledi.

Yüksek maliyet artışlarından kaynaklanan rekabetçilik kaybı ve yıllık 200 milyon çifte ulaşan çakma üretim, ayakkabı endüstrisinin en önemli gündemini oluşturduğunu söyleyen Türkiye Ayakkabı Sanayicileri Derneği (TASD) Başkanı Berke İçten, şöyle konuşuyor: “2014’te ithalata getirilen önlemlerle birlikte sektör önemli bir sıçrama yakaladı. Cari açık veriyorken artıya geçmiştik. Örneğin 2021’i 494 milyon dolar, 2022’yi 338 milyon dolar artıda kapattık. Ancak son bir buçuk yılda yüksek maliyet artışlarına paralel olarak yurt dışında pazar kaybederken ithalatta da olağanüstü bir artışla karşı karşıya kaldık. 2023’ü 130 milyon dolar ekside kapattık. İhracat daralırken ithalattaki artış bu yıl da devam ediyor.”

İSTİHDAM YÜZDE 30 GERİLEDİ

Ayakkabı endüstrisi emek yoğun bir sektör ve maliyet artışlarından çok hızlı etkileniyor. Yüksek maliyet artışlarına rağmen kur yatay seyrettiği için fiyat tutturamadıklarını söyleyen İçten, “Dolayısıyla son bir buçuk yılda ciddi anlamda pazar kaybettik. İhracatımız daralırken verilerden de görüleceği üzere ithalatta olağanüstü bir artış oldu. İthalattaki artış risk alınarak, bin bir emekle, alın teriyle kurulan fabrikaların kapanması, binlerce çalışanın işini kaybetmesi anlamına geliyor. İşçilik sektör için önemli bir maliyet kalemi oluşturuyor” diye konuşuyor. Sektör temsilcilerine göre fiyat tutturamadığı için 2023’te irili ufaklı yüzlerce işletme kapanmak zorunda kaldı. İstihdam da ise yüzde 30 gerileme oldu. Bu yıl da işletmelerin kapanmaya, istihdamın daralmaya devam ettiğini belirten İçten, “Bu gidişle sıkıntılı süreç atlatıldığında elimizde fabrika ve çalışan kalmayacak” diyerek tehlikeye dikkat çekiyor.

‘ÇAKMA ÜRÜN’ SORUNU BÜYÜYOR

Ayakkabı sektörünün bu süreci atlatmak için bir takım destek talepleri var. Sektör temsilcileri, Türkiye’nin küresel ölçekte söz sahibi olduğu emek yoğun sektörlerde faaliyet gösteren firmalara üretimleri ve ihracatlarıyla orantılı olarak SGK primi, elektrik ve doğal gaz faturaları ile vergilerde, yani genel giderlerde indirim uygulanabilir. Bu zorlu süreç atlatılana kadar ayakkabı sektörü için kısa çalışma ödeneğine benzer bir destek gündeme alınabilir. İçten, bu konudaki öneri Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na ilettiklerini söylüyor.

Sektör, yıllık üretimi 200 milyona ulaşan çakma ayakkabı konusunu da Ticaret Bakanlığı’yla şubat ayında Afyonkarahisar’da düzenlenen iki günlük çalıştayda tüm tarafların katılımıyla mercek altına aldı. “Bakanlık çakma üretim konusunda ‘sıfır tolerans’ göstereceğini bizimle paylaştı. Nitekim sahada da bu yaklaşımın sonuçlarını görüyoruz” diyen İçten, perakendeden başlayarak daha etkili bir mücadele gerektiğini söylüyor. Türkiye’de son dönemde yurt dışından çakma ürün ithalatı da başlamış durumda. Vergi ve SGK primi ödemesi başta olmak üzere yasal hiçbir mevzuata tabi olmayan bu firmalar, sektörde haksız rekabete yol açıyor. Sektör temsilcilerine göre, sergi ve istihdam kayıplarını hesaplandığında çakma ayakkabının Türkiye’ye yıllık maliyeti 35 milyar TL’yi buluyor. Bütün bunlara ilave olarak çakma üretim, ayakkabı endüstrisinin yurt dışındaki imajını da olumsuz etkiliyor.

SAİT SALICI / AYAKKABI YAN SANAYİCİLERİ DERNEĞİ (AYSAD) YÖNETİM KURULU BAŞKANI

İTHALATTA VERGİ KAÇAĞI VAR

Sektörün diğer önemli başlık olan ithalat artışı konusunda da önerileri var. Artık sadece bitmiş ayakkabı değil, ayakkabının taban harici kısmını oluşturan sayanın da ithal edilip Türkiye’de montajının yapıldığını söyleyen Ayakkabı Yan Sanayicileri Derneği (AYSAD) Yönetim Kurulu Başkanı Sait Salıcı, “Saya ve tabanı yurt dışından getirip burada montajını yapıyorlar. Bunun için kimseye katkısı yok. Dolayısıyla burada esas çözülecek sorunlardan biri bu” diyor. Bununla ilgili gerekli girişimlerde bulunan ayakkabı üreticileri bu konuya ilişkin vergilerin artırılması gerektiğini belirtiyor. İthal edilen saya ve tabanın referans fiyatında değişiklik istediklerini söyleyen Salıcı, sözlerine şu şekilde devam ediyor: “Taban için 1,5 dolar, saya için 4,5 dolar vergi var. Bir ithalatçı 3 dolardan saya getirdiğinde 4,5 dolar ödüyor. Burada kaçak, bir şekilde gayri resmi olan girişler var. Mesela 7 dolarlık sayayı yurt dışında 4,5 dolar olarak hesaplattırıp, faturayı daha düşük gösteriyor. Amacımız buradaki 1,5 dolarlık rakamı 4,5 dolara, saya fiyatını da 10 dolarak çıkartmak. Referans fiyatı artırmak için bakanlıkla görüşüyoruz.” İthalatta geçen yıla göre yüzde 130’luk artış olduğunu belirten Salıcı, referans fiyatın artırılması durumunda devletin kaybının daha az olacağını vurguluyor.

GLOBAL MARKALARA ÜRETİM ÇAĞRISI

Türkiye’nin ithal ettiği ayakkabıların değer olarak da yüzde 60’ını spor ayakkabılar oluşturuyor. Mevcut kapasiteyle bu ayakkabıların büyük bölümünü Türkiye’de üretmek mümkün. Sektör temsilcileri küresel ayakkabı markalarına Türkiye’ye ihraç ettikleri ürünün belli bir oranını, örneğin yüzde 30-40’ını Türkiye’de üretme şartının getirilebileceğini belirtiyor. Son dönemde bu konuda adım atan global markalar var. Bunlardan biri de Skechers. Markanın Türkiye temsilcisi Olka Spor, yaklaşık üç yıl önce Türkiye’de Skechers markası için ayakkabı ve tekstil üretimine başladı. Skechers Türkiye, hali hazırda İstanbul Hadımköy ve Urfa’daki tesislerinde yıllık 1,5 milyon ayakkabı üretiyor. Yeni fabrika için yer arayan şirket, 50 bin metrekare kapalı alanı, yıllık 6-8 milyon adet üretim kapasitesi olan bir tesis planlıyor.

YASİN KAVŞAK / OLKA SPOR YÖNETİM KURULU BAŞKANI

75 MİLYON DOLAR YATIRIM GELİYOR

Yaklaşık 70-75 milyon dolarlık yatırım planladıklarını söyleyen Olka Spor Yönetim Kurulu Başkanı Yasin Kavşak, başlamak için doğru lokasyonu aradıklarını ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve Yatırım Ofisi’yle görüşmelerin sürdüğünü söylüyor. Türkiye’den dünyaya ihracat yapacaklarını söyleyen Kavşak, bu yatırımla grup olarak Türkiye’nin ayakkabı ihracatına nitelik ve nicelik olarak katkı sağlamayı hedeflediklerini belirtiyor. Çin’de bir kaynak ofisi kurmayı planladıklarını belirten Kavşak, oradaki üretim gücünü ve bilgisini Türkiye’ye getirmeyi amaçladıklarını vurguluyor. Diğer taraftan Puma’nın da Çorlu tarafında üretim yaptırmak için görüşmeler yürüttüğü ifade ediliyor.

BERKE İÇTEN / TÜRKİYE AYAKKABI SANAYİCİLERİ DERNEĞİ (TASD) BAŞKANI

“Geleceğimiz tehlikede”
“Bu zor dönemde ayakta kalabilen her şirket kendi özel koşulları çerçevesinde müşteri kaybetmemek adına gerekirse geçici bir süre zararına satış da olmak üzere çözümler geliştirebiliyor. Ancak bugün tüm sektörün geleceğini ilgilendiren bir durumla karşı karşıyayız. Olaya bütüncül bir anlayışla bakmak, ayakkabı endüstrisi ve kamu otoritesi olarak el ele vererek bu açmazdan bir şekilde çıkmalıyız. Burada stratejik bir karar vermek gerekiyor. Geleneksel sektörlerimizden biri olan ve 300 bini aşkın insanımızın istihdam edildiği sektörde ‘tamam’ mı yoksa ‘devam’ mı diyeceğiz? Biz Avrupa’nın en büyük üretim kapasitesine sahip bu sektörün katma değerli üretimini artırarak yola devam etmesinin ülke ekonomimiz için önemli olduğunu düşünüyoruz.”