Avrupa'da marka satın alabiliriz

03 Ocak 2016
22
2016’ya 1 milyar TL ciro hedefiyle giren Şölen, kendi sektöründe pazar payı yüksek bir marka satın almayı planlıyor. Şölen Çikolata Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Çoban, Avrupa’dan satın alma yapabile çeklerini söylüyor.

SİBEL ATİK
satik@ekonomist.com.tr

Çoban, “Şu an jeopolitik riskleri analiz ediyor, bekle-gör politikasıyla hareket ediyoruz. Bu risklerin az olduğu ya da hiç olmadığı yerleri tercih etmek istiyoruz” diyor.

Günlük bin tonluk üretim kapasitesiyle 100’den fazla ülkeye ihracat yapan ve kendi sektöründe ihracatın lideri olan Şölen Çikolata, yurt dışından marka satın almayı planlıyor.

187 milyon doları ihracattan olmak üzere 800 milyon TL’yi aşan bir ciroya sahip olan ve bu rakamı 2016 yılında 1 milyar TL’ye taşımak isteyen Şölen Çikolata’nın yönetim kurulu başkanı İsmail Çoban, Avrupa’dan marka satın alabileceklerini söylüyor.

Çoban, “Şu an jeopolitik riskleri analiz ediyor, bekle-gör politikasıyla hareket ediyoruz. Bu risklerin daha az olduğu ya da hiç olmadığı yerleri tercih etmek istiyoruz” diyor.

İsmail Çoban, sorularımızı aşağıdaki gibi yanıtladı:

Şölen Çikolata olarak nasıl bir mali planlamayla 2016 yılına giriyorsunuz?
2016’nın 2014 ve 2015’ten daha iyi ve kârlı bir yıl olacağını öngörüyoruz. 2015 yılını 800 milyon TL’lik ciro ile kapatacağız. Bütçe planlamamızda 2016 yılındaki ciro hedefimizi ise 1 milyar TL’yi aşmak üzerine kurduk. Bu da yüzde 25’lik büyüme anlamına geliyor.
Siyasi ve jeopolitik gelişmelere, gümrük kapılarında yaşanan olumsuz durumlara rağmen bu iyimserliğinizi neye dayandırıyorsunuz?
Siyasi anlamda jeopolitik riskler var. Fakat biz Gaziantep’te Dördüncü OSB’de 2014’te başlamış olduğumuz yatırımımızı tamamladık. Bu projenin hayata geçmesiyle daha verimli sonuçlar elde edeceğimizi düşünüyorum. Bu nedenle, her ne kadar jeopolitik riskler olsa da, biz büyümemize devam edeceğiz.

Biz Şölen olarak kendini yenileyen, sürekli yeni yatırımlar yapan, farklılıklar yaratan bir şirketiz. Bu da bize olumlu yansıyor ve yansıyacak. Toplamda baktığınızda, Türkiye yüzde 3-4’lük büyüme gösteriyor. Biz ise çift hanelerle büyümeye devam ediyoruz. 2013 ve 2014 yılları da Türkiye için iyi geçmedi ama biz büyümemizi sürdürdük.

Büyümenin asıl kaynağı nedir? İç pazardaki tüketim artışı mı etkili yoksa ihracatta mı yükseliş yaşıyorsunuz?
Öncelikle ürettiğimiz ürünler tüketici tarafından kabul görüyor. İkincisi, bu ürünlerle farklılık yaratıyoruz. Büyümemizi de böyle sağlıyoruz. Kategorik olarak Biscolata gibi markalara kendi içinde yatırım yapıyoruz. Bu da tüketicimizin algısını değiştirerek bize değer katıyor.

Kendi üretimimizi yapmış olduğumuz alanlarda pazar payımız yüzde 7. Pazar payımız çok büyük değil ama geçen yıl yüzde 6 civarındaydı, şu anda yüzde 7’ye ulaştı. Her yıl 1-2 puan artacağını ve bunun farklı yansımaları olacağını düşünüyoruz. Hedefimiz, sürekli büyümek.

Bu büyümeye ihracatın katkısı nedir?
Geçen yıl 100 kadar ülkeye ulaşarak 187 milyon dolarlık bir ihracat elde ettik. Sektörde ihracatın liderliğini biz yapıyoruz. Hedefimiz ihracatta yüzde 20 büyümek. Bu noktada da her pazarın bizim için önemli bir yeri var.

Gaziantep’te genişleme çalışmalarının yanı sıra yurt dışında bir fabrika açma girişiminiz olacak mı?
Şu an için gündemimizde yok ama gelecek dönem için dikkatimizde olacak. Çünkü lojistik olarak bazı büyük yerlerde de üretim yapılması gerekiyor.

Şu an jeopolitik riskleri analiz ediyor, bekle-gör politikasıyla hareket ediyoruz. Bu risklerin daha az olduğu ya da hiç olmadığı yerleri tercih etmek istiyoruz. Pazara hâkimiyetimizi kolaylaştıracak lokasyonları da seçmek durumundayız.

Yatırım için yaptığınız analizde hangi ülkeler ön plana çıkıyor?
AB ülkelerinin jeopolitik riskler nedeniyle daha doğru bir tercih olacağı kanaatindeyiz. Bu noktada Avrupa’da pazar payı yüksek, iyi bir marka satın almak gibi bir planımız var.

Şu an ne aşamadasınız, masada olduğunuz bir marka var mı?
Bu bahsettiğim şu an için hem bir niyet, hem de bir proje. Umarım ger-çekleştirebiliriz. Bizim için karşımıza
çıkan şirketin kaç yıllık olduğundan ziyade, değerli olması, bize ve ülkemize değer katması önemli. Tabii pazar payını da dikkate alıyoruz.

Şu an konuyla ilgili çalışmalarımız sürüyor. Şölen’de biz yatırımlarımıza öz sermaye ağırlıklı olarak devam ediyoruz. Satın almayı o nedenle de önemsiyoruz. Bir yerde öz sermaye kârlılığım artırmak için de satın alma yapmak istiyoruz.

Yurt dışında bu ilk yatırımınız olmayacak. Bir de Irak’ta IŞİD’in el koyduğu bir çimento tesisiniz var. Bununla ilgili son durum nedir, geri alabildiniz mi?
Bu Şölen değil, Yayla şirketimizin yapmış olduğu bir yatırımdı. Dediğiniz gibi IŞİD bizim Sincan’daki çimento fabrikamıza el koydu. Fakat kısa bir süre önce IŞİD Sincan bölgesinden çıktı ve burası Kürt tarafına geçti. Biz bu tesisi kurarken Bağdat Hükümeti ile bir anlaşma yapmıştık ve güvenlikten onlar sorumluydu.

Ama bunu sağlayamadılar. Hatta ürettiğimiz çimentodan da devlet yüzde 15 gibi bir pay alacak, geri kalan pay da toplamda üç ortak arasında dağılacaktı. Yatırımımızın tamamı 270 milyon dolar tutarında, üretim kapasitemiz ise 2 milyon 400 bin ton civarındaydı.

Ancak biz daha o kapasiteyi bulmadan bu olay gerçekleşti. Şu an zararlarımızın tespitinin yapılması gerekiyor. Bu ay içinde bunun plan dâhiline alınacağını düşünüyorum. Maalesef tüm jeopolitik riskleri görmek mümkün olamıyor.

Peki Irak’ta işleriniz devam ediyor mu? İşleri nasıl yürütüyorsunuz?
Şu anda Erbil’de bir alışveriş merkezi yapıyoruz. Ortağı olduğumuz Erkiz Mühendislik olarak burada büyümek istiyoruz. Sadece Irak’ta değil Türkiye’de de önemli projelerde yer alan bir şirket.

Cengiz Holding’in Mardin’deki gübre fabrikasını, Sabancı Holding’in Aksaray’daki fabrikasının müteahhitliğinin bir bölümünü biz yapıyoruz. Üçüncü Havaalanı’na ve Katar’daki havaalanına teklif verdik. Yani müteahhitlik alanında da bu mühendislik şirketiyle önemli projelere destek sunuyoruz.

Bunun yanı sıra gayrimenkul alanına da Güneşli’de yaptığınız projeyle girmiş oldunuz. Burada son durum nedir?
Balance Güneşli projemizde 300 milyon TL gibi bir yatırım tutarını aştık. 83 bin metrekare brüt inşaat alanı, 17 bin metrekare arsası var. 50 bin metrekare brüt olarak kiralanabilir ya da satılabilir alan mevcut. Bunun yaklaşık yüzde 50’sini sattık. Geri kalan için de sabırsızlanmıyoruz. Çünkü tek inşaat projemiz ve bize getirdiği bir yük yok.

"Gayrimenkulde de fark yaratacağız"
Gayrimenkul sektörüne Güneşli’de yapımı devam eden projeyle adım attıklarını belirten İsmail Çoban, bu alanda beş yıl içinde en iyi markalaşan şirket olmayı amaçladıklarını söylüyor. Çoban, şöyle konuşuyor: "Bu sektöre girdiğimiz için herhangi bir pişmanlığımız yok.

Sektöre girmek için geç kaldık ya da erken oldu şeklinde bakmıyoruz. Girdiysek başarmalıyız. Bu sektörde de fark yaratacağız. Bu işi en iyi yapan şirketlerden biri olmayı hedefliyoruz. Her şey para ya da kazanç değil. Biz ülkemiz için kalıcı işler yapmak istiyoruz.”