ARAM EKİN DURAN
eduran@ekonomist.com. tr
Türkiye'nin en önemli dış ticaret ortağı olma özelliğine sahip Almanya Federal Cumhuriyeti, dünyanın ABD ve Japonya'dan sonra gelen en gelişmiş sanayi ülkesi konumunda. 83 milyonluk nüfusuyla Avrupa Birliği'nin de en büyük ekonomik gücü olan Almanya, Dünya Ekonomik Forumu Küresel Rekabet Edebilirlik Endeksinde beşinci, Dünya Bankası Kolay İş Yapılabilirlik listesinde ise 17'nci sırada yer alıyor.
2008 krizi sonrasında son 60 yılın en büyük gerilemesini yaşayarak 2009'da yüzde 5 küçülen Almanya, aradan geçen sekiz yılda ise istikrarlı bir ekonomik büyümeye kavuştu. Ülkenin 2018'de de yüzde 1,5 ile potansiyel büyüme tahminlerini aşması bekleniyor. Bu dönemde Alman ekonomisindeki büyümeyi ise özellikle iç talep tetikleyecek.
TİCARET EĞİTİM VE SAĞLIK
Alman başarısının ana faktörlerinden birini iş olanaklarının arttığı ve gelirler açısından dinamik kazanımların yaşandığı işçi piyasası oluşturuyor. İşçi talebi özellikle ticaret, eğitim ve sağlık sektörlerinde yüksek olup, üretim endüstrileri ve yarı zamanlı işçilere olan talep seviyesi de her geçen gün artıyor.
Ülkenin bu yıl ilk kez 45 milyonluk çalışan nüfusuna ulaşması bekleniyor. Bununla birlikte 2017 yılında yaklaşık 1,5 trilyon dolarlık ihracata imza atan Almanya'nın 2018'de de ihracat artışını sürdürmesi olası.
Kamu harcamalarındaki artışın ülkeye gelen mültecilerin sayısının azalmasıyla birlikte yavaşlaması bekleniyor. Bununla birlikte sosyal konut ve altyapıya yönelik kamu harcamalarının devam etmesi ve özel konut inşaatında güçlü bir artış yaşanması öngörülüyor.
Dinamik yurtiçi talep ve ticari koşullarda istikrar sağlanmasıyla ülkenin geçen yıl 1,1 trilyon dolar olarak gerçekleşen ithalatının da kademeli olarak artması muhtemel.
SİYASİ BELİRSİZLİK TEHLİKESİ
Eylül 2017'de yapılan genel seçimlerden sonra, Alman toplumu İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana yeni hükümet kurulması için yapılan en uzun müzakerelere tanık oldu.
Liberal ve Yeşil Parti olmak üzere iki muhafazakar parti arasında yapılan görüşmelerin başarısızlığa uğramasının ardından, 2018 yılının başında Büyük Koalisyon hükümetini kurmak için Muhafazakarlar ile Sosyal Demokratlar arasında yeni görüşmeler başlamıştı.
Bu süreçte muhafazakar partilerin zayıf seçim sonuçları ve yeni parlamentodaki genel siyasi eğilim nedeniyle Şansölye Angela Merkel'in konumu önemli ölçüde zayıfladı. İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana Almanya tarihinde bir ilke neden olacak olan azınlık hükümeti kurulma olasılığı nedeniyle, yeni hükümet oldukça kırılgan bir yapıya sahip olabilir.
ALMANYA PAZARININ ARTI VE EKSİLERİ NELER?
GÜÇLÜ YANLARI:
- GSYH 'nin yüzde 20'sinden fazlasını oluşturan güçlü sanayi
- Düşük işsizlik, iyi gelişmiş çıraklık sistemi
- İhracatın coğrafik olarak çeşitlendirilmesi
- Güçlü rekabet avantajı
- İhracat yapan aile şirketi KOBİ'lerin (Mittelstand) önemi
- Orta ve Doğu Avrupa'nın üretim sürecine entegrasyonu
- Hamburg, Bremerhaven ve Kiel limanlarının önemi
- Temsil edilebilirlik ve uzlaşmayı teşvik eden kurumsal sistem
ZAYIF YANLARI
- Eskiyen altyapı
- Kısmi olarak göçmenler tarafından dengelenen demografik düşüş
- Mühendis ve sermaye eksikliği
- Dünyaya, özellikle de Avrupa piyasalarına yüksek düzeyde bağımlılık
- Otomotiv ve makine mühendisliği endüstrilerinin ön plana çıkması
- Doğu eyaletlerinde geri kalmışlık
- Hizmetlerin düşük verimliliği
- Şirketlerin eski olmaları ve yenilikçi faaliyetlerin düşük olması
OFACE TÜRKİYE GENEL MUDURU EMRE ÖZER
"TİCARET SAVAŞI GÜVENİ ZAYIFLATIYOR"
"Almanya'da kompozit PMI endeksi son 20 ayın en düşüğünde. Ayrıca imalat PMI da son 15 ayın en düşük seviyelerinde. Bunun temel nedenleri arasında yeni siparişlerdeki zayıf büyüme ve üretimdeki yavaş artış gösteriliyor. ABD ile ticaret savaşları ve ABD'nin İran nükleer anlaşmasını askıya alması da yatırım güvenini zayıflatıyor.
Aynı zamanda Almanya imalat PMI ile Türkiye imalat PMI arasında son bir yılda yaklaşık yüzde 45 korelasyon var. Sanayi sektörü GSYH içinde yaklaşık yüzde 17'lik bir paya sahip. Almanya sanayi siparişlerinde görülen yavaşlama, bizim sanayi üretimimize de yansıyor. Almanya'daki bu yavaşlamanın kalıcı olursa ihracatçılarımızı etkilemesi beklenebilir."