Tekno-güzellik şirketi L’Oréal Türkiye, genç bilim kadınlarını desteklemek ve bilim dünyasında daha fazla kadının sesini duyurmasını sağlamak amacıyla UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle "Bilim Kadınları İçin" Programı’nı 22 yıldır yürütüyor. Geçtiğimiz yıl projenin kapsamını, üniversiteli genç kadınlara yönelik mentorluk programıyla genişleten L’Oréal Türkiye, bu yıl ise Young Guru Academy (YGA) iş birliği ile ortaokul öğrencilerini vicdanlı bilimle tanıştırıyor. Bugüne kadar Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki bir üniversiteden ‘Bilim Kadınları İçin’ Programı’ndan ödül alan bir bilim kadını bulunmuyor. L’Oréal Türkiye, bölgede geleceğin bilim insanlarının yetişmesine katkıda bulunmak için Doğu Anadolu’daki dezavantajlı bölgelerde eğitimini sürdüren bine yakın çocuğu Nobel ödüllü Türk bilim insanı Prof. Dr. Aziz Sancar, Harvard & MIT'de öğretim üyeliği yapmış olan Prof. Dr. Mehmet Toner, Psikolog ve Yazar Prof. Doğan Cüceloğlu ve Eğitim Politikaları Danışmanı Sevinç Atabay danışmanlığında üretilen bilim seti ile buluşturacak.
640 Nobel Bilim Ödülü’nden yalnızca 26’sı kadınlara verildi
1901'den bu yana fizik, kimya ve tıp alanlarında verilen 640 Nobel bilim ödülünden yalnızca 26’sı kadınlara verildi; bu kadınlardan 7’si Nobel’den önce L'Oréal Grup Bilim Kadınları İçin Programı tarafından ödüllendirildi. Türkiye’de ise, dünya literatürüne damga vuran pek çok başarılı bilim kadınından henüz Nobel kazanan bir Türk bilim kadını bulunmuyor. L'Oréal Türkiye ve UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle hayata geçirilen “Bilim Kadınları İçin” programı, 40 yaş altı genç ve yetenekli bilim kadınlarının başarılarını taçlandırarak, onların projelerinin dünya çapında duyulmasına fırsat sağlıyor.
Bu yıl, L'Oréal Türkiye, program kapsamında ödül kazanan 4 bilim kadınına 200 bin TL destek sağlayarak, bu ilham verici yolculuklarında projelerini hayata geçirmeleri için katkı sundu.
L’Oréal Türkiye 22 yılda 124 bilim kadınını ödüllendirdi
“Bilim Kadınları İçin” Ödül Töreni’nde programa ilişkin konuşan L’Oréal Türkiye Ülke Genel Müdürü Sinem Sandıkçı Gökçen, “Bilimde kuvvetli olan toplumların her zaman bir basamak daha önde olduğu yadsınamaz bir gerçek. Ülkemizde araştırmaları ile bilim dünyasında çığır açan, ancak başarılarını yeterince duyuramayan bilim kadınlarımız var. L’Oréal Türkiye olarak UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğimiz ile 22 yıldır değerli bilim kadınlarımızın projelerini ödül ile taçlandırıyor, onların bilinirliği artırmak ve cam tavanları kırmalarını desteklemek için çalışıyoruz. Ülkemizin başarılı bilim kadınlarının hak ettiği bilinirliği sağlamak, daha çok öğrenciye bilim kadını olmaları için ilham vermek, bilimde cinsiyet eşitliği için mücadele etmek tutkusuyla çalışmalarımızı sürdürmeye devam edeceğiz” diye konuştu.
L’Oréal Türkiye, Doğu Anadolu’daki bine yakın öğrenciyi bilim ile buluşturuyor
Şirketin “Bilim Kadınları İçin” Programı kapsamında bilim kadınlarını desteklemenin yanı sıra, geçtiğimiz yıl başlattıkları mentorluk programı ile üniversite öğrencilerine de ulaşarak programın kapsamını daha da genişlettiğini söyleyen Gökçen, şunları anlattı: “Bu yıl, bilimsel bakış açısının erken yaşlarda kazanılmasının öneminin altını çizerek, yaklaşık 25 yıldır ülkemize donanımlı gençler kazandırmak için faaliyet gösteren Young Guru Academy tarafından hayata geçirilen ‘Bilim Seferberliği’ne destek oluyoruz. YGA tarafından belirlenen Doğu Anadolu’daki dezavantajlı bölgelerde eğitimini sürdüren bine yakın çocuğumuzu bilim setleri ile buluşturarak, çocuklarımızın bilimsel bakış açısı kazanmasına, onların merak duygusunun bilime yönelmesine ve geleceğin bilim insanlarının yetişmesine katkıda bulunmayı hedefliyoruz. Bölgedeki başarının ve potansiyelin bilimsel çalışmalarla daha fazla tanınır hale gelmesini arzu ediyoruz.”
Uluslararası Yükselen Yetenek Ödülü Sahibi
2016 yılında ‘L’Oréal-UNESCO Ulusal Genç Bilim Kadınlarına Destek Bursu’nun, bir yıl sonra da küresel çapta her yıl sadece 15 kişiye verilen ‘L’Oréal Uluslararası Yükselen Yetenek Ödülü’nün sahibi, Türkiye'de uzay radyasyon testlerinin yapıldığı ilk merkez olma özelliğini taşıyan, ODTÜ Uzay ve Hızlandırıcı Teknolojiler Uygulama ve Araştırma Merkezi'nin (İVME-R) müdürü Prof. Dr. Bilge Demirköz, ödül töreninin onur konuğu oldu. Prof. Dr. Bilge Demirköz: “Hem ülkemizde hem de dünyada bilim kadınlarının önünü açacak, onları maddi ve manevi yüreklendirecek yeteri kadar program bulunmuyor. L’Oréal Türkiye’nin, büyük bir istikrarla 22 yıldır biz bilim kadınlarını desteklemesi bu açıdan çok değerli. Ben de bu program sayesinde işine aşık ve bu dünyayı bilimin ışığı ile aydınlatmaya kararlı bilim kadınları ile tanıştım. Hala sık sık kendileriyle görüşüyor, fikir alışverişi yapma imkânı buluyorum. Bu program sadece bilimsel projeleri hayata geçirmemize değil; aynı zamanda kadınların toplumdaki yerini de sağlamlaştırarak bilim kadınlarının görünür olmalarını, yollarında güçlü adımlar ile ilerlemelerine destek sağlıyor” dedi.
Bilimde cam tavanların çatlamasına destek oluyor
Dünya Ekonomik Forumu’nun Küresel Cinsiyet Farkı 2023 Raporu’nda Türkiye, 146 ülke arasında 129’uncu sırada. Eşitsizliğin giderilmesine yönelik ilerleme mevcut hızda devam ederse farkın ancak 131 yıl içinde kapanacağı öngörülüyor. Bu durum akademik dünyada da farklı değil. YÖK tarafından açıklanan 2023 -2024 eğitim öğretim dönemi verilerine göre Türkiye'deki üniversitelerde doktor öğretim üyelerinin yüzde 47,4’ü, doçentlerin ve profesörlerin yüzde 34,3’ü kadınlardan oluşuyor. Kadınlar, akademik dünyada ilerledikçe daha az temsil ediliyorlar. Bu durum ‘Bilim Kadınları İçin’ Programı’ndan ödül alan kadınlar için pozitif yönde değişim imkanı yaratıyor. Bu zamana kadar ‘Bilim Kadınları İçin’ programından ödül alan toplam 124 bilim kadınından 98’i bugün Profesör ve Doçent olarak kariyerlerini sürdürüyor. L’Oréal Türkiye, bilim dünyasındaki kadınlara sunduğu maddi, ancak daha önemlisi manevi destek ile kadınların cam tavanları çatlatmasına destek oluyor.
Dört Bilim Kadınından Dört Proje
Kanser metastazlarına odaklı tedavinin yolu açılıyor
Dr. Ece Öztürk/ Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi & Translasyonel Tıp Araştırma Merkezi
Günümüzün en zorlu hastalıklarından olan kanserin en yaygın türleri arasında yer alan meme kanseri mücadele konusunda daha isabetli tedaviler uygulanmasının yolunu açmayı hedefliyor. Meme kanserini anlamaya yönelik geliştirdiği projede, birincil kanser ortamı yerine akciğer ve beyinde gelişen metastazlara odaklanıyor. 3 boyutlu insan doku modelleri ile kanserin metastaz yapmış olduğu ortamdaki dokuya özgü davranışlarının ortaya konması hedefleniyor. Meme kanseri erken evrelerde başarı ile tedavi edilebilirken ileri evre kanserlerde başarı şansı oldukça düşüyor. Projede ileri evre tümörlerin ikincil organlardaki büyüme mekanizmalarının daha iyi anlaşılması yolu ile evreye ve metastazın gerçekleştiği organa özgü tedavi yaklaşımları geliştirilmesinin yolu açılıyor. İleriye yönelik ise bu modellerin kişiye özel şekilde geliştirilmesi ve kişiselleştirilmiş tıp tedavileri için kullanılması hedefleniyor.
Atık suyu temizliyor, yeşil hidrojen üretiyor
Doç Dr. Esra Bilgin Şimşek/Gebze Teknik Üniversitesi, Kimya Mühendisliği Bölümü
Su kaynaklarındaki kirliliğin ortadan kaldırılmasına odaklanarak, atık sudaki dirençli kirleticileri arıtırken, yeşil hidrojenden enerji üretmeyi hedefliyor. Artan antibiyotik, mikro plastik gibi kirleticileri sudan ayrıştırmak için titanyum dioksit yerine bor temelli bir sistem geliştiriyor. Bu sistem güneş ışığı ile aktif hale geliyor. Projede hem iki boyutlu hem de kuantum boyutunda malzemelerin sentezlenmesi sağlayan bu ileri arıtma sisteminde bor temelli bir sistem olması nedeniyle muadillerine kıyasla maliyet avantajı sağlanıyor. Geliştirilen çevre dostu temelli arıtma ve enerji üretim sisteminin 1-2 yıl laboratuvar, 4-5 yıl da pilot ölçekli geliştirme sürecinin ardından ticarileşmesi hedefleniyor.
Antik DNA’yı araştırarak günümüze ışık tutuyor
Dr. Gülşah Merve Kılınç7 Hacettepe Üniversitesi, Biyoinformatik Ana Bilim Dalı
Antik DNA, canlı olmayan diş, saç ve kemik gibi materyallerden elde edilerek köken ve diğer canlılarla olan ilişkiler hakkında önemli bilgiler sunuyor. Proje kapsamında 6 bin ve 1 bin yıl önce yaşamış insanların diş ve diş taşlarından elde edilen antik DNA ile insan ağız mikrobiyotasının ve genetik yapısının zaman içindeki değişimini inceliyor. Tarih öncesinde avcı-toplayıcı yaşamdan tarımsal hayata geçişle birlikte, Anadolu’da dönüşüm süreci yaşandı. Bu değişim, beslenme şeklini etkileyerek protein ağırlıklı diyetinin yerini, karbonhidrat ağırlıklı bir diyete bırakılmasını sağladı. Neolitik dönemin beslenme dönüşümünün ağız mikrobiyotasına etkilerini genetik veri ve popülasyon genetiği analizleriyle incelemeyi amaçlayan projede beslenme dönüşümünün insan ağız mikrobiyatasını nasıl etkilediğini araştırıyor. Elde edilen bulgularla günümüzdeki ağız mikrobiyotasının evrimi ve günümüzdeki hastalıklarla bağlantısına da yardımcı olması amaçlanıyor.
Doğa dostu LCD ekran teknolojisi geliştiriyor
Dr. Zeliha Soran Erdem /Abdullah Gül Üniversitesi, Mühendislik Bilimleri Bölümü
Bitkilerin doğal özelliklerinden faydalanarak optik alanında geliştirdiği proje ile aydınlatma sistemlerinde doğa dostu ve insan sağlığına uyumlu LED’lerin sürdürülebilir teknolojinin temel taşlarından olacağını düşünüyor. Günümüzde sokak-ev aydınlatmalarından telefon, tablet ve bilgisayar ekranlarına kadar yaygın olarak kullanılan LED sistemlerinde beyaz ışık üretiliyor. Bu projede, bu aydınlatma sistemlerinde kullanılan inorganik malzemelerin, bitkilerden elde edilen doğal bileşenlerle değiştirilme çalışmaları yürütülüyor. Beyaz ışık üretimi için mavi LED’ler ve çok bilinen iki bitki kullanıldı: üzerlik ve sarı kantaron. Özellikle Güneydoğu Anadolu'da evlerde sıkça görülen üzerlik bitkisi; yeşil ışıyan molekülleri ayrıştırmak için tercih edilirken kırmızı ışıyan moleküller için ise herkesin severek ve güvenle kullandığı sarı kantaron bitkisi kullanılıyor. Geliştirilen proje ile ileride daha fazla bitkinin optik alanında kullanılabilmesi ve biyomedikal uygulamalardan sokak aydınlatmalarına kadar geniş bir yelpazede fayda sağlanabilmesi hedefleniyor.