Son yıllarda profesyonel tıbbi müdahalelere ilaveten alternatif ve tamamlayıcı termal tedavilerin ön plana çıkmasında önemli rol oynayan turizm faaliyetleri, ülke ekonomilerine de önemli katkılar sağlıyor. Öyle ki Küresel Sağlık Enstitüsü, içerisinde termal kaynak kullanımının büyük bir yere sahip olduğu 4,4 trilyon dolarlık hacme sahip küresel sağlıklı yaşam ekonomisinin 2025 yılına kadar 7 trilyon dolara ulaşacağını öngörüyor. Tüm dünyada değişen hayat biçimleri, yaygınlaşmaya başlayan sağlıklı yaşam bilinci, yaşlanma hızının ve oranının yükseliyor olmasının bu sektördeki büyümeyi artırıyor. Covid-19 sonrası yaşanan mental ve fiziksel yorgunlukların da etkisiyle yaşanan değişim, sağlık turizmine ve özellikle de termal turizme yöneliş yaşanacağı beklentisini oluşturuyor.
Sağlık turizminin bir alt kategorisi olarak değerlendirilen welness turizmi kapsamında yer alan termal turizm uygulamaları, temelde şifalı suların kullanımına odaklanırken; aynı zamanda masaj, güzellik, vücut bakımı, sağlıklı gıda tüketimi, fiziksel egzersizler ve benzeri aktivitelerle de zenginleştiriliyor.
TERMAL KAYNAKLARDA İLK 10’DA
Termal turizmin, ekonomik katkısının yanı sıra tüm yıla yayılabilmesi, konaklama sürelerinin uzunluğu gibi kendine has özellikleri sayesinde bu pazarda yer almak isteyen ülkeler, yeni tesisler inşa ederek ve mevcut termal kaynakları revize etme veya arttırma yoluna giderek rekabet avantajlarını yükseltme çabası gösteriyor. Turizm ve seyahat endüstrisi açısından bakıldığında Türkiye’nin jeopolitik konumu dolayısı ile sahip olduğu termal kaynakların turizm sektöründe etkin kullanımı büyük önem taşıyor. Türkiye, jeo-termal kaynaklara sahiplik bakımından dünya sıralamasında ilk onda yer alıyor.
Mevcut doğal suların Avrupa'daki kaynaklardan miktar, zenginlik, debi, sıcaklık gibi çeşitli kimyasal ve fiziksel özellikler bakımından daha üstün olduğu ve geniş bir tedavi alanı imkânı sunduğu biliniyor. Ancak sahip olunan potansiyelin turizm sektörüne yeterli düzeyde yansımadığı ve termal turizmin istenen düzeye ulaşmadığı biliniyor. Şöyle ki termal turizmde 2018 yılı için 100 bin yatak arzı ve 1,5 milyon yabancı turist talebi ve e 3 milyar dolar gelir elde edilmesi öngörülürken bu sayı 2020 yılına gelindiğinde 36 bin191 yatak ve 130 bin 695 yabancı turist sınırında kalmış bulunuyor.
HEDEF 5 OTELE ULAŞMAK
Türkiye’de ise sağlık turizmi amacı ile kullanılan hali hazırda üç ayrı Termal Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi ile 72 Termal Turizm Merkezi (KTB, 2007-2023) ve 46 kentte toplam 196 kaplıca ve termal tesis bulunuyor. 2020 yılında Mersin’e 15 dakika bir uzaklıktaki İçmeler Mevkii’nde hizmet vermeye başlayan BN Hotel Thermal & Wellness de onlardan biri. Balsuyu ve Narlı ailelerinin yatırımıyla hayata geçen otel üç yıl önce 350 milyon TL’lik yatırımla hayata geçirildi. Yılda yaklaşık 250 bin kişi ağırlama kapasitesi ile Mersin turizmine katkıda bulunan otel, yurtiçi ve yurtdışından turist ağırlıyor.
Geçtiğimiz günlerde NG Grup’tan transfer edilen BN Hotel Thermal & Wellness Genel Müdürü Suat Delidere, oteli alanında daha da iddialı bir konuma getirmeyi hedefliyor.
Mersin’in Akdeniz Bölgesi'nin ve Türkiye'nin önde gelen turizm merkezlerinden biri olma potansiyeline sahip olduğunu, BN Hotel’in ise bugüne kadar deniz ve güneşi ile öne çıkan kente termal değeri de ekleyerek yeni bir destinasyon turizmine kapı açtığını söyleyen Delidere, “Türkiye’nin farklı bölgelerinde sağlık odaklı otel yatırımlarımız devam edecek. Türkiye çapınca bir zincir olma hedefiyle çıkılan bu yolda ilk etapta 3 ardından 5 otele ulaşma hedefimiz var” diyor.
2024 yılının turizm açısından kolay olmayan bir yıl olacağına da değinen Delidere, “Fakat beklentilerimiz dolulukların artacağı yönünde. Biz işletme olarak ortalama yüzde 60 büyüme ön görüyoruz” diye ekliyor.
5 MİLYON DOLARLIK GES YATIRIMI
450 dönüm arazi üzerinde, 348 dönümü tarımsal faaliyetler, 102 dönümü otel yerleşkesi olarak yükselen otelin 11 bin 500 metrekare alana kurulu Türkisye’nin en donanımlı SPA’sında, tam 35 farklı termal havuz yer alıyor. BN Hotel Thermal & Wellness 9 farklı oda kategorisinde 249 oda, 3 villa, 644 yatak kapasitesi ile farklı ihtiyaçlara yönelik alternatifli konaklama sağlıyor.
Sürdürülebilirlik yaklaşımları çerçevesinde de yatırımlar gerçekleştiren otel, kendi elektrik ihtiyacı karşılamak üzere 5 milyon dolarlık bir GES yatırım hedefliyor. Otel aynı zamanda geri gıda atıklarını kompost olarak değerlendiriyor, tüm plastik atık, cam ve diğer materyalleri deri dönüşüme kazandırıyor. Doğal kaynağından gelen su mineral zenginliğini koruyarak hem banyo hem de içme kürü olarak kullanılıyor.