2019'un bilançosunun analizi

11 Mart 2019
2018 yılını geride bırakalı neredeyse 2,5 ay oldu ama bilançolar yeni ortaya çıktı. Ceren de aracı kurumların analistleriyle banka ve finans dışı şirketlerin bilanço analizini kapak haberimize taşıdı.

TALAT YEŞİLOĞLU
tyesil@ekonomist.com.tr

Aslında, reel sektörün röntgeni çekildi diyebiliriz. Belki de doğrusu, şirketlerini, bilançolarını iyi yöneten şirketlerin röntgeni demek. Sırasıyla da uzmanların dikkat çektiklerinden kendi çıkarımlarımı sizlerle paylaşmak istiyorum.

Birincisi, özellikle yılın ikinci yarısına yaklaştıkça, döviz kurlarındaki yükseliş, iç talebe dayalı büyüme modeline sahip şirketleri olumsuz etkiledi. Yeni bir gelişme olmadığını biliyorum.

Ama kayıtlara geçsin istiyorum. Tabii, kategorik olarak bütün şirketleri aynı kefeye koymak doğru değil. Çünkü, azalan gelirler karşısında değişen tüketici eğilimleri, özellikle indirim marketlerinin bilançolarında görülüyor. Veya ürün gamını, iş süreçlerini değişimin getirdiği koşullara uyduranların bilançoları ayrışıyor.

İkincisi, iş dünyası da iç piyasaya bağlı kalmanın şirketin sağlığı açısından risk taşıdığının farkında. Bu yüzden kimisi yıllar öncesinden kimileri de yeni yeni 'ihracat' odaklı bir iş modeline geçiş yaptı. Nitekim, ihracat ağırlıklı çalışan şirketlerin bilançolarındaki pozitif ayrışma net olarak görülüyor.

Aslında yıllardan beri bu mesajı Ekonomist Dergisi olarak vermeye özen gösteriyoruz. Nasıl mı? Röportajlarımızdaki başlıkları anımsatırım.

Üçüncüsü, özellikle 'enflasyonla mücadele programı' çerçevesinde oluşturulan zabıtalı, soruşturmalı, ihbar hatlı ortamı destekleyecek vergi indirimleri yapıldı. Bunun sonucunda maliyetlerin bir miktar düştüğü gözleniyor. Sorun şu, maliyetlerdeki düşüş kalıcı mı?

Olmadığını herkes biliyor. Hatta, şu anda ticareti bile negatif etkilediğini söyleyebiliriz. Nasıl mı? Hafta içinde konuştuğum, gıda sektöründen bir şirketin genel müdürü, "Bırak çeki, senedi, peşin parayla mal alamıyorum, herkes 1 Nisan tarihini bekliyor" bilgisini paylaştı.

Dördüncüsü, bu pazartesi 2018'in büyüme verisi açıklanacak. Muhtemelen bizi üzecek bir veri olacak. Haydi, "2018'i geride bıraktık, önümüze bakalım" diyelim. Yılın ilk çeyreği için verilerin umut vermediğini zaten sevgili Orhan, Gösterge sayfasında sizlerle paylaşıyor.

İkinci çeyrek itibariyle tablo değişir mi? Dış dünyadaki mevcut riskler, gelen ve gelecek haberler, işimizin zor olduğunu gösteriyor. Neden olduğunu paylaşayım. ihracattaki büyüme temposu düşüyor. Bunun en önemli nedeni de dünyadaki ticaret savaşları ve en büyük ticaret ortağımız AB'deki daralma beklentileri.

Buradaki tek olumlu ayrışmanın Almanya olacağını düşünüyorum. Beni Almanya konusunda iyimserliğe iten temel neden ise bu ülkede kamu çalışanlarına yapılan yüzde 8'lik ücret artışı.

Almanya'da enflasyonun yıllık yüzde 1,6 olduğunu anımsatırım. 2008'deki global krize en erken müdahale eden ülke olan Almanya bu sefer de daralma beklentilerine yönelik ilk adımı attı ve bence bunun olumlu sonuçlarını göreceğiz.

Olumlu haberlerin bol olduğu bir hafta diliyorum...