Aydın Germencik'te 2005'ten bu yana faaliyet gösteren Efeler Çiftliği, inovatif çalışmalarıyla öne çıkıyor. Efeler Çiftliği Yönetici Ortağı Leyla Kayhan Elbirlik, "En büyük amacımız Efeler Çiftliği'ni ülkenin en sürdürülebilir ve inovatif çiftliği yapmak" diyor.
KOBİ Girişim Mayıs 2022 tarihli sayıdan
Türkiye’de tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin azaldığı günümüzde var olan tesisler de maliyetler nedeniyle zorlanıyorlar. Aydın Germencik’te 2005 yılından bu yana faaliyet gösteren Efeler Çiftliği, kendi yemini üreten yapısıyla bu zorlu süreçte kendini döndürebiliyor.
Ar-Ge, teknoloji ve inovasyona büyük önem veren çiftliğin büyümesi, hayvan refahı, daha yüksek verim ve ürün gamını genişletmek için halka arz edilmesi planlanıyor.
“Rekabette var olabilmek için ve kaynakların en iyi şekilde kullanılabilmesi için teknolojiye yatırım yapmak şart” diyen Efeler Çiftliği Yönetici Ortağı Leyla Kayhan Elbirlik ile Efeler Çiftliği ve hedeflerini konuştuk.
Çiftliğinizin kuruluş öyküsünden bahseder misiniz?
Ailemiz yaklaşık 200 yıldır Söke ve Aydın’da zirai tarımla uğraşmış bir ailedir. İlk sanayi girişimimiz de buna yönelik olarak aile büyüklerimizin girişimi olan Söke Değirmencilik’ti. Onların ön ayak olmasıyla Söke Un markası doğdu.
1971 yılında zirai faaliyetlerimizin genişlemesiyle Söktaş Tekstil Sanayi ve Ticaret A.Ş.’yi kurarak tarımdan endüstriye bir kurumsallaşma sürecini başlattık.
Kuşaktan kuşağa aktarılmış gıda ve tarım alanında edindiğimiz bilgi birikimiyle Efeler Çiftliği’ni 2005 yılında Aydın’ın Germencik ilçesinde kurduk.
2008’de Efeler Çiftliği, Türkiye’nin en kaliteli sütünü üreterek ülkemizin en büyük süt ve süt ürünleri markalarına büyük ölçekli satış yapmaya başladı. 2009 yılında Avrupa Birliği standartlarında üretimi belgeleyen “Onaylı Süt Çiftliği” ve “Hastalıklardan Ari İşletme” belgelerini aldık.
Şu anda kaç çeşit ürün üretiyorsunuz ve hedefiniz nedir?
Hayvan refahını sürekli geliştirerek süt verimini ve sürünün verimli yaşam ömrünü artırmaya yönelik çalışma prensibimizle üretime devam ediyoruz.
2017’den bu yana alametifarikamız çiğ sütü 2 litrelik ambalajlarda 320’den fazla noktada perakende olarak kendimize ait soğuk zincir kanallarıyla doğrudan satışa sunuyoruz. Ayrıca 1 litrelik pastörize sütü tüketicilerle buluşturduk.
Özenle uygulanan pastörizasyon işlemi ile olası zararlı organizmalardan arındırılarak içerisindeki kalsiyum, protein ve vitaminleri koruyarak, besin değerini kaybetmeden sütümüzü şişeliyoruz. Kapağı açılır açılmaz başka hiçbir şey yapılmasına gerek olmadan kullanılabilecek kadar pratik bir ürün.
Uzun Ar-Ge çalışmaları sonucu ürettiğimiz yeni ürünümüz taze kaşar peynirini de geçtiğimiz aylarda satışa sunduk. Yüksek oranda (1 kg’ı yaklaşık 11,1 litre) taze süt içeren Efeler Çiftliği Taze Kaşar Peyniri hiçbir renklendirici ve katkı maddesi olmadan; saf süt, doğal şirden mayası ve az miktarda tuzla besin değerini kaybetmeden paketliyoruz.
En yeni ürünümüz ise Efeler Çiftliği İzmir Tulum Peyniri. En az 9 ay dinlendirdiğimiz tulum peynirimiz sadece süt, şirden, maya ile geleneksel yöntemlerle hazırlanıyor ve seçkin şarküterilerde satışa sunuluyor.
Ürünlerinizi tüketiciye hangi kanallardan ulaştırıyorsunuz?
Bizim 2007'den itibaren esas ürünümüz çiğ süt. 2017'de bakanlık tebliği ile beraber perakende de markalaşarak çiğ sütümüzü tüketici ile buluşturmaya başladık. Bizim esas işimiz toptan şekilde dağıtım yapmak ve daha sonra kendi markamız ile ürünümüzü satmak.
Sütümüzün en önemli özelliği tek kaynaktan olması. Biz kooperatiflerin yaptığı gibi başka kaynaklardan süt toplamıyoruz. İneklerimizin sütünü anında sağıp anında soğutarak şişeliyoruz.
Dolayısıyla minareli bakımından çok zengin bir süt elde etmiş oluyoruz. Süte olan ihtiyaç her zaman baki. Bunun en kalitelisini üretmeyi kendimize hedef bildik.
Bunu da en inovatif ve en doğal şekli ile yapma arzusuna sahibiz. Biz kendi yemlerimizi kendimiz üretiyoruz. Yemlerin hiçbirinde antibiyotik yok.
Hasta olup antibiyotik alması gereken bir hayvanımız varsa onu sütten ayırıyoruz. Hiçbir şekilde sütünü şişelemiyoruz, toptan satışa sunmuyoruz. Bizim sütümüzde hormon ve antibiyotik içermiyor böylece. Tamamen doğal ve sağlığa en yararlı şekli ile tüketicimize sunuyoruz.
Hedeflerinizden bahseder misiniz?
Ar-Ge, teknoloji ve inovasyona büyük önem veriyoruz. Bu amaçla Efeler Çiftliği'ni halka arz edeceğiz. Halka arz gelirini çiftliğin büyümesi, hayvan refahı, daha yüksek verim ve ürün gamını genişletmek için kullanacağız.
Rekabette var olabilmek için ve kaynakların en iyi şekilde kullanılabilmesi için teknolojiye yatırım yapmak şart. En büyük amacımız Efeler Çiftliği'ni ülkenin en sürdürülebilir ve inovatif çiftliği yapmak.
Türkiye’deki çiftlikler arasında yeriniz, farklarınız neler?
AB Onaylı Süt Çiftliğimiz, İyi Tarım ve Hastalıktan Ari İşletmeler sertifikalarına sahip. Çiftliğin en önemli özelliği de sütlerimizin tek kaynaktan olması. Sadece Efeler Çiftliği'nde bulunan ari ırka sahip, doğal beslenen ineklerin sütünü tüketicimiz ile buluşuyoruz.
Çiftliğimizdeki ineklerimiz, kendi tarlalarımızda büyüyen doğal yemlerle besleniyor, çiftlikteki laboratuvar koşullarında her şey denetleniyor ve yine çiftlikteki veterinerlerin yönlendirmeleriyle ineklerin sağlığı her an kontrol ediliyor.
Soyağaçlarını tek tek bildiğimiz ineklerimizin iklim kontrollü padoklarda rahat etmeleri için çalışıyoruz. Yani Efeler Çiftliği, üretim süreçlerinde tamamen izlenebilir iyi tarım ve iyi veteriner uygulamalarını en ince ayrıntısına kadar planlayarak kullanıyor.
Çiftlik kurmak isteyen girişimcilere önerileriniz, uyarılarınız neler?
Bizim sektörümüz insanoğlunun varlığından günümüze kadar var olmuş ve gelecekte de var olmaya devam edecek önemli sektörlerden.
O yüzden bu sektöre girecek girişimcilerin stratejik olarak çok büyük öneme sahip bir sektörde olacaklarını unutmamaları gerekiyor. Bu sektörde bir yandan da gelecek nesle kendi çocuklarımıza, onların çocuklarına da bir yatırım yaptığımızı aklımızdan çıkarmamamız gerektiğini düşünüyorum.
Maliyet artışları üretim süreçlerinizi, sürdürülebilirliğinizi nasıl etkiliyor?
Gelişen ve değişen dünyada toplumun önemli konularının başında yeterli ve dengeli beslenme geliyor. Hayvansal ürünler diğer besin maddeleri ile karşılaştırıldığında vazgeçilmez bir noktada.
Dünya ülkeleri dikkate alındığında, gelişmiş ülkelerde tarım, gelişmekte olan ülkelere göre daha fazla desteklenmektedir. Bunun nedeni, stratejik öneme sahip olan tarım sektörünün getirilerinin farkında olmaları.
Örneğin yurt dışında Amerika'da çok düşük faizlerle devlet desteği sağlanıyor. Bizde en fazla beş yıl içerisinde çok yüksek faizlerle kredi veriliyor. Bu durum küçük çiftlikler değil büyük çiftlikler için bile çok yüksek bir oran. Devlet destekleri olmadan sektörün gelişmesi ve büyümesi, hatta hayatta kalması çok zor. Sürdürülebilirlik için devletin daha çok sektörü desteklemesi gerekmektedir.